İptal edilen İBB seçimlerinin yinelenmesi malûm 23 Haziran’da.
Vatandaş olarak sağlıklı bir analiz yapıyor muyuz? Yoksa yönlendirmelere kapılmış gidiyor muyuz?
Seçimlerin iptali ya da yenilenmesinde bir haksızlık var mı? Yok mu? Kendi kendimize bir değerlendirme yaptık mı? Yoksa siyasilerle, medyanın yönlendirmesine mi kapılmış gidiyoruz.
Vatandaş olarak bizim aklımız yok mu? Birileri bir takım bağnaz klişe safsataları temcit pilavı gibi sürekli servis edip önümüze getiriyor. Yiyecek miyiz, yemeyecek miyiz?
Birileri sürekli başkalarının kirli çamaşırlarını pazara çıkararak kendi ayıplarını gizlemeye çalışıyorlar. Hatta çoğu kere bir şey bulamazlarsa bu defa iftiralarla, rakiplerini karalamaya çalışıyorlar. Kısacası bin bir entrikayla insanları kendi saflarına kanalize etme çabasındalar.
Gelelim düşüncelerimizi biraz somutlaştıralım.
Şimdi, AKP’nin adayı Binali Yıldırım’a neden destek verelim! Hayır, yani vermeyelim manasıda değil elbette ki.
Verelim mi vermeyelim mi onu biraz irdeleyelim…
Bir tezi var Binali Bey’in, diyor ki: “Seçim vaatleriyle, seçildikten sonraki icraatlar, hiçbir zaman birbiriyle aynı şeyler olmaz.”
Yani ki söylediklerime bakmayın, bunları yerine getireceğimi düşünmeyin!..
Açıkçası yalan söylediğini ifade etmiş oluyor.
Hayır, yani partisi AKP’nin zaten sicili bozuk. Adaya verelim oyu desen, söyledikleri ortada.
…
Gelelim CHP’ye ve adayına. Bir kere geçmişte bu millet CHP zihniyetinden çok çekti. Ülke kalkınmasına mesai harcayacağına, insanların inançları üzerinden siyaset yapmayı tercih ediyor. Baskıyla vatandaşını sindirmeye çalışıyor. Dünya’nın hiçbir yerinde hiçbir yönetim, kendi halkına böyle bir ezayı reva görmemiştir. Millet de adeta bunun için tiksinmiş bir kere CHP’den. Haklılar mı? El hak haklılar. Zaten AKP’nin bunca iktidarda kalması da CHP’nin bu imajı yüzündendir.
Bana fikrimi soracak olursanız, CHP, iktidara gelirse aynı politikasını devam ettirir mi? … Doğrusu değiştirdiğine pek ihtimal vermiyorum.
Ha şahsi olarak CHP’nin adayı İmamoğlu, daha bir harbi gözüküyor! 18 günlük belediye başkanlığı süresince bu izlenimi verdi. Peki bir başkası aynı durumda olsa aynı izlenimi verir miydi? Vermeye çalışır dı!.. Şayet kazanırsa, partisi de müdahale etmezse sanırım iyi işler çıkartır. Hatta zaman zaman Milli Görüş saflarına katılsa iyi olur diye de düşünmüyor değilim. Gerçi herkesin Milli Görüşçü olması birincil arzumuzdur.
Gelelim SAADET’in adayına, Necdet Gökçınar’a.
Bir defa Hiçbir Milli Görüşçü kendi adayından başkasına oy veremez. Ehveni şermiş, şuymuş, buymuş… bunlar oy hırsızlığı propagandası. Tabi sadece Saadet Partililer değil herkesin Milli Görüşçü adaya oy vermesi gerekiyor. Arzumuzdur, dileğimizdir. Bir kimsenin iyi işler çıkarası için Milli Görüşçü olması yeter. Mühim olan zihniyettir.
Esas olan safları belli etmektir. Yoksa takdir Yüce Allah’ındır. Kimi dilediyse koltuğa o oturacaktır. Duruşunu hâkdan yana kullananlar, gerçek kazananlar olacaklardır…