banner102
 Yıl 1945 ...Stalin zulmünün insanlık dışı bir boyuta ulaştığı zamanlar...146 Azeri kardeşimiz bu zulümden kaçıp Aras nehri üzerinden boraltan köprüsünü geçip Türkiye'ye sığınıyorlar.Zamanın iktidari CHP Cumhuriyetidir.Azeri kardeşlerimiz öz kardeşlerinin yurduna gelip, öz kardeşleriyle kucaklaşıyorlar...


     Yaşanan kardeşlik dramını yazmaya ne kalem dayanır ne de yürek.! Stalin bu Azeri kardeşlerimizin derhal iadesini iste
r.Gelen emir Azeri mültecilerin teslim edilmesi yönündedir. Komutan emri tekrar tekrar teyid ettirir.Emir Ankara'dan kesin ve nettir.Dönemin CHP Cumhuriyeti Aras nehri kenarında ki karakola telgraf çekerek emri yerine getirir.Öz kardeşlerimiz yalvarırlar yakarırlar...Ne olur bizi teslim etmeyin..Bizi burada siz öldürün ama zalime  teslim etmeyin..Kanımız öz kardeşlerimizin elllerine aksın..Lâkin yalvarmak yakarmak nafiledir.Sınırı geçer geçmez askerlerimizin gözleri önünde 146 kardeşimiz infaz edilir...Geriye ise şu ağıt kalır;

"Boraltan bir köprü, aşar geçer Aras’ı.

 Yuğsan Aras suyuyla, çıkmaz yüzün karası.
 Düşman bekler karşıda, önüne kattı beni.

 Can alınan çarşıda, kardeşim sattı beni.
 Dönüp seslendim geri, merhametsiz birine.

 Beni siz vursaydınız, şu gavurun yerine."

 

      Yıllar geçti.Ülkeler değişti.Sınırlar değişti.Türkiye değişti. Bu değişim sürecinde değişmeyen zihniyetler de oldu.Boraltan köprüsünde emir veren zihniyet gibi. Bizim Türkmen kardeşlerimizi satmamızı bekleyen zihniyet gibi."Suriyeli mültecilerin ne işi var Ülkemizde" diyen zihniyet gibi."Filistin bizimle alakalı bir durum değildir" diyebilen zihniyet gibi."Kıbrıs barış herekatı önemsiz bir harekattır" düşünceside olan zihniyet gibi. Belki de Allah'ın takdiri böyledir.Belki de düşüncelerini ellerinden almıştır. ALLAHU ÂLEM.


     Bugün ortadoğuya yeni bir harita çizmek isteyen Ülkelerin menfaatleri uğruna neleri sattığını müşahede ediyoruz.
Ne olacak canım 12 saniye ihlal etmişte düşürülmesi mi gerekir?Peki Rusyanın mazisine bir bakmak lazım.1 Eylül 1983 Soğuk savaş döneminde Güney Kore yolcu uçağının otomatik pilotunun yanlış ayarlanması sonucu Rus hava sahasına girerek nasıl düşürüldüğünü tarih bize hatırlatıyor. Yakın zamanda Malezya uçağındaki durum da çok farklı değildi.Durum bu aşamaya nasıl geldi? Rusya'nın Kırımı işgal etmesi ve orada ki Türklere yapılan zulüm hafızamızda tap taze duruyor.Aynı zamanda Rusya'nın Esed'i desteklemesi ve Suriyedeki terör gruplarından ziyade Türkmen köylerini bombalaması bir uyarının olmasını işaret ediyordu.Aslında dolu bir Türkiye vardı.Bu basit bir ihlal değildir.Bugün düşürülen Rus uçağının bir Egemenlik meselesi olduğunu idrak etmek çok zor olmasa gerek.Türkmen kardeşlerimizi satmayacağımızı sattırmayacağımızı anlamak çok zor olmasa gerek...Lâkin tam tersi düşünenler 1945'te olduğu gibi şimdide mevcuttur.Yarın da mevcut olacaktır.Şimdi akıllı ve zeki bir diplomasi yolu tutulup bu olay eritilebilir.Ekonomik yaptırımlara Rusya muhakkak gidecektir.Bunun uzun soluklu olmaması temennimizdir.Göz altına alınan Türk iş adamları ılımlı bir diplomasi yoluyla serbest kalmalıdır.İki ülke arasında vizelerin kalktığı gerçeği de göz ardı edilmemelidir.Bu olay daha çok ekonomik politikalar üzerinden sindirilecektir.Dikkat çeken önemli bir nokta da Rusya'nın Ermeni tasarısını gündeme tekrar almasıdır.Bu oldukça düşündürücüdür.Bel altı vurma düşüncesi bariz bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

      Yaklaşık bir haftadır Rus gazetecileri gibi davranan yerli gazetecilerimize söyleyecek çok fazla sözümüz yok;Çünkü dün Fransa'nın,Almanya'nın,İngiltere'nin de sözcüsü ve gazetecisi olmuşlardı.Ülkesi için her türlü ihaneti itina ile servis etme lüksüde bunlara aittir.Değişmeyenler  içinde özel bir yerleri vardır.

        Türkiye son yılların en ateşli sınırlarına sahip.Kıldan ince kılıçtan keskin...Etrafını çepeçevre kuşatmış kan emiciler ve onların işbirlikçileri ateşin daha da harlanması için var güçleriyle çalışıyorlar.Düşürülen uçağın mesajı çok açık "İkinci Boraltanı Türkmen kardeşlerimize yaşatmayacağız".Bu, bir egemenlik meselesidir.Bu, bir Ülkenin Diri olduğunun göstergesidir.

              Zirveler...Zirveler...Ya bir şeylere gebedirler.Ya da bir şeylerin habercisidirler..Sahi yakın tarihte her hangi bir zirve var mı? Vesselam.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90