banner102
‘Yeniden Büyük Türkiye’ hamlesi

Erbakan Hocamız, Milli Görüş’ün yönetim anlayışını anlatıyor. 1976’da ‘Yeni Devir’ ismiyle başlatılan ‘Yeniden Büyük Türkiye’ hamlesi

(1976-TRT-Söyleşi)

Türkiye’de üç büyük parti üç temel fikri temsil etmektedir. Milli Selamet Partisi Milli Görüş’ü, Adalet Partisi Liberal Görüş’ü ve Cumhuriyet Halk Partisi de Solcu Görüş’ü temsil ediyor. Memleketimize çok partili hayata girdiğimiz zaman başlangıçta kurulan partiler, batıdaki fikir sistemlerinden mülhem (esinlenerek) olarak kuruldular. Bir kısmı Avrupa’nın doğusundaki solcu ve sosyalist fikirlerden, diğer bir kısmı da  batısındaki kapitalist fikirlerden ilham aldılar. Her ne kadar Halk Partisi ve Adalet Partisi uzun yıllar kendilerini bir fikir partisi değil bir yığın partisi olduklarını söylemişlerse de Milli Selamet Partisi’nin bir inanç ve fikir partisi olarak kurulması karşısında belli fikirler etrafında toplanmak mecburiyetinde kalmışlardır. Kanaatimizce henüz fikri tekamüllerini tamamlayamamışlardır. Buna rağmen Halk Partisi Solcu fikirleri, Adalet Partisi de ana hatlarıyla kapitalist zihniyetten mülhem olan liberal fikirleri temsil etmektedirler.

Solcu fikir, toplum adına insanların hak ve hürriyetlerini tahdit eden bir fikirdir. O kadar ki bir insan solcu fikrin tatbik edildiği bir ülkede dilediği mesleği seçemez. İstediği tedrisatı dahi yapamaz. Siz şu mesleğe giderseniz, şu mesleği yaparsanız topluma daha yaralı olursunuz zihniyetiyle toplum adına insan hakları tahdit edilmektedir. Bu insanın tabiatına aykırıdır. Materyalist bir zihniyettir. Tatbik edildiği toplumlara saadet getirememiştir ve getirmesi de mümkün değildir.

Kapitalist zihniyete gelince bu zihniyet, bir avuç insanın diğer insanları sömürmesine müsamaha göstermektedir. Çünkü, kapitalist zihniyette temel fikir, insanlara daha büyük hürriyet verme fikridir. Ancak, bu yolda gidilirken hudut aşılmıştır. Sömürü de desteklenir hale gelmiştir. Kapitalist fikir aynı şekilde materyalist bir fikirdir. Toplum içerisinde sınıf ayrımları ve sosyal gerilmeler doğurmaktadır ve bir müddet sonra da çeşitli buhranları beraberinde gitmektedir. Nitekim bugün insanlığın başına bela olan kominizim, kapitalist fikirlerin zamanla sınıf ayrımcılığına reaksiyon olarak doğmuştur.

Milli Görüş’e gelince; Milli Görüş, aslında bizim Malazgirt Zaferi’ni kazanan, İstanbul’u fetheden ruhun görüşüdür. Bu görüş insanlığa saadet ve selamet getirecek tek görüştür. Asırlar boyu bizim milletimiz tarafından geliştirilmiştir. Milli Görüş’te ne solcu görüşün eksiklikleri, insan tabiatına aykırılıkları ne de kapitalist sistemin mahsurlu ve sömürücü yanları vardır. Milli Görüş, toplumun ve ferdin arasında adilane bir denge kurmuştur. Milli Görüş’ün temeli hakkaniyettir. Milli Görüş, bizim milletimiz tarafından geliştirilmiş bir görüştür. Asırlar boyu milletimizi dünyaya hâkim kılmıştır. Milli Görüş, ekonomik, sosyal ve insan hâk ve hürriyetlerine taalluk eden sistemleriyle bir bütündür. İnsanlığa saadet getirecek tek yoldur.

Bizim milletimiz tarihin en şerefli milletidir. Asırlar boyu imparatorluklar kurmuş, çağ kapatıp, çağ açmış bir milletin çocuklarıyız. İlimlerin kurucusuyuz. Büyük âlimler yetiştirmişiz. Devlet adamları, kumandanlar yetiştirmişiz. Bütün insanlığa ışık saçan, ahlak ve maneviyat numunesi sayısız insanlar yetiştirmiş büyük bir milletiz. Bu büyük millet asırlar boyu hakkı adaleti temsil etti. Fakat itiraf edeğim ki bu milleti çekemeyenler oldu. Bizimle uğraştılar. Bilhassa yirminci asra girdiğimiz zaman uzun harp seneleri geçirmek mecburiyetinde kaldık.

Bu bağlamda Milli Görüş’ü daha iyi anlamak için bugün bulunduğumuz noktayı tespit bakımından yirminci asrın seyrine bir genel bakış yapmakta fayda vardır. Milletimiz açısından 20. asrı dört bölüm içerisinde tetkik etmekte yarar vardır. Bu asrın ilk 25 senesi harplerle geçti. Balkan harbi, Trablus harbi, Cihan Harbi, İstiklal Harbi. İkinci 25  senelik devresinde milletimiz bu uzun harp yıllarının yaralarını sarmakla meşgul oldu. Bilahare kendimize gelmeye başladık. Tarihteki şerefli yerimiz almak için harekete geçtik. Üçüncü 25 senelik devresi milletimizin tekrar tarihteki şerefli yerini almak için bir yol arama devresi olarak telakki edilebilir. 1975’e böyle geldik. Bundan sonra ise kanaatimizce yeni bir devir başlamıştır. Artık, yol aramıyoruz, yolumuz bellidir. Milletimiz Yeniden Büyük Türkiye’yi kurmak üzere kollarını sıvamış geceli gündüzlü çalışmaktadır.

Yol arama devresi esnasında solcu zihniyeti temsil eden Cumhuriyet Halk Partisi, Liberal zihniyeti temsil eden Adalet Partisi birbirleri arkasından bir çok defalar iktidar gelmişlerdir. Bunların iktidar devrelerinde her ne kadar bir takım kalkınma sözleri yapılmışsa da temelde milletimizin ana meseleleri üst üste birikmiştir. Öyle ki 1975 yılına geldiğimiz zaman bir çok milli meselleri önümüzde bulduk. İki milyonu memleket içerisinde bir milyonu dışarıda çalışmaya mecbur kalmış evlatlarımızın hepsini hesaba katarsak üç milyon işsizi olan bir ülkeyiz. Bu üç milyon işsizlik bir günde doğmamıştır. Bundan önceki Adalet Partisi, Halk Partisi idareleri zamanında üst üste birikerek bu hale gelmiştir. Dış ticaret açığı üç milyar dolara ulaşmıştır. Aynı zamanda tarih boyunca yeryüzünün en büyük milli gelire ve fert başına en yüksek gelirine sahip bir ülke olduğumuz halde 1974 rakamlarına göre milli gelir itibariyle 217 ülke arasında 25. sıraya, fert başına milli gelir itibariyle de yine 1974 rakamları itibariyle 52. sıraya düşmüş bulunuyoruz. 1974’de biz idareye geldiğimiz zaman, eski devirlerin önümüze getirdiği bir büyük dengesizlikle karşı karşıya kaldık.

Geçtiğimiz yıllarda fabrikalar birkaç vilayete yapılmış idi. Anadolu’nun büyük kısmı adeta karasabanın arkasına terk edilmişti. Bazı zümreler zengin olmuş, fakat büyük halk kitleleri geçim sıkıntısı çeker durumdaydı. İşte biz iktidara geldiğimizde memleketimizde böylesine bir coğrafi dengesizlik, bir zümrevi dengesizlik mevcuttu. Bundan başka anormal derecede altyapı yetersizliği vardı. El âlem dağ başındaki bir tek köyüne bir tek evine dahi elektrik, sıcak su, soğuk su götürdüğü halde bizim bir çok kazalarımızın bile muntazam elektriği bile yoktu. Zamanla sözde iyi niyetle bir takım kalkınma girişimlerinde bulunulmuş, fakat genel karakteriyle adeta yapılan çalışmalar müstemleke tipi bir kalkınma arz ediyor durumdaydı. Bir lider ülke kalkınması söz konusu olmamıştı. Baraj yaptık dendi, bu barajın sermayesi Amerika’nın, projesi Alman, kredisi Fransız, hatta Keban Barajı’nın işçileri bile İtalya’dan getirildi. Buna baraj yapmak denmez. Yapılan iş Türkiye’nin bazı yerlerinde baraj yapılmasına müsaade etmektir. Baraj yapmak için o barajın makinesini yapmak lazım.

İşte şimdi yeni devir bu çeşit müstemleke tipi kalkınmadan, lider ülke tipi kalkınmaya dönen devirdir. Onun için bir yeni devirden söz ediyoruz. Bundan başka geçtiğimiz devirde ekonomik hayata ait çıkartılan bir çok kanunlar, yanlış bir vergi sistemi, yanlış bir kredi sistemi, ağır bir faiz yükü milletin sırtına yüklenmiştir. Bugün kırk yamalı bohçaya benzeyen bir yapı meydana gelmiştir. Ayrıca geçtiğimiz devirde kalkınmaya mani olan bir çok kanunlar üst üste yığılmıştır. Milletimizin önünde bir büyük mevzuat yığını meydana gelmiştir. Geçtiğimiz devrin üst üste biriktirerek getirdiği bu meselelerin çok önemlilerinden bir tanesi de materyalizme sapıştır ve  anarşidir. Bu anarşi, geçtiğimiz devirde gereken tedbirlerin alınmamasının, materyalizme ve yanlış fikirlere sapılmış olmasının bugün önümüze getirdiği faturadır.

İşte iki yıl önce biz idareye geldiğimiz zaman, bizden önceki idarelerin üst üste koyup çözmedikleri büyük meseleleri birikmiş olarak önümüzde bulduk. Bunların halli için gece gündüz çalışıyoruz. Yeni bir devir başlamıştır. Bu devrin en nemli hususiyeti, planladığımı büyük hedeflerdir. Dinamik bir çalışma yapıyoruz. Büyük bir kalkınma hızını gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Laf değil işle meşgulüz. Dikkat edin diğer partilerin yöneticileri sonunda hep laf üretmeye gayret ediyorlar.  Bize gelince bizim işimiz gücümüz, milletimize hizmet etmektir. Bütün gayretimiz, Yeniden Büyük Türkiye’yi kurmaktır. Yeni devirin bir diğer hususiyeti bilgi, disiplin, organizasyon ve takiptir. Yeni devirin ana hususiyeti manevi kalkınmadır, hakiki maddi kalkınmadır. Yeni devrin ana hususiyeti herkese refahtır, sıhhatli ekonomiye geçiştir, lider ülke Türkiye’nin kuruluşudur.

Bu devir zaruretlerden doğmuştur. Çünkü üç milyon işsizi idari maslahatçılıkla, oylamacılıkla, diğer partilerin bu güne kadar güttükleri zihniyete terkederek beş milyona çıkartamayız. Üç milyar dolar dış ticaret açığını seyirci kalıpta 5 milyar dolara çıkmasına müsaade edemeyiz. Millet bu gidişe dur demiştir. Bunları çözüm yoluna koymanın gayreti içine girmiştir. Bir millet, mesellerini bu gördüğümüz şekilde halleder.  Kendini kurtaracak fikirleri etrafında toplar. O fikri temsil eden partiyi iktidara getirir. Onu gece gündüz çalıştırır. İçinde bulunduğumuz hadise budur. Yeni devir, eski devirden farklı bir devirdir. Yeni devir oyalama ve idari maslahatçı bir devir değildir. Eskiden önümüze biriktirilmiş olan meselelerin halledilmesi devridir. Kısacası yeni devir mânen ve madden kalkınmış, Yeniden Büyük Türkiye’nin kurulması devridir. Başlamıştır. Gece gündüz çalışarak ilerliyoruz.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90