Onuncu yüzyılda ticaretin gelişmeye başlamasıyla birlikte feodalizm zayıflamaya başlamakla birlikte, yirmibirinci yüzyılda halen, batılılar ekonomik düzenlerini sömürü üzerine kurmuşlar. Rahmetli Erbakan'ın deyimiyle: sömürü “vahşi kapitalizm” olarak yürürlükte .
Yeni dünya sisteminde: Feodalizmin yeni versiyonu olan vahşi Kapitalizm, bireysel Feodaliteden kollektif Feodaliteye terfi (!) etmiştir. Günümüzde artık çok uluslu şirketler, Bankalar, Borsa, Dolar ve Euro'ya endeksledikleri ülke ekonomilerini istedikleri gibi yönetiyor ve sömürüyorlar.
21. yüzyılda “Globalleşme” adı altında şirin bir maskeyle toplumlara dayatılan sistem, çeşitli enstrümanlarla hedef toplumlara balın içerisindeki zehir misali yediriliyor. İ.M.F ve Dünya bankasından veya küresel egemen güç kabul edilen finansal merkezlerden kredi kullanan ve kullandıran hükümetler “küresel Feodalizm'e” destek olmakta ve onların saltanatının daha da güçlenmesine katkı sağlamaktadırlar. Geniş halk kitlelerinin sömürülmesi demek olan faizin yaygınlaşması, imalat sanayiinde, tarımda ve kısaca bütün üretim sektörlerinde Faizi artı maliyet unsuru olarak nihai tüketicilere ek bir yük olarak yansımaktadır.
Avrupa ülkelerinin birçoğunda devletin kamu iktisadi teşebbüslerindeki payı % ellidört civarında iken memleketimizde perakendecilik yabancıların veya büyük sermayenin tekeline girmiş durumda. İşyerini kapatan esnaf, küçük ölçekte imalat yapan bir çok imalatçı küresel sermaye karşısında pes ederek A.V.M lerde tezgahtar olarak çalışmak zorunda artık. Diğer taraftan Çin mallarının sınırızca ithal edilmesi, memleketimizi Çin mallarının çöplüğü haline getirdi adeta.
Bütün bu yanlışlardan dönmek için sadece irademizi kullanıp radikal kararları cesurca almak zorundayız. Bizim ülke olarak dünya sistemiyle entegre olma zorunluluğumuz yoktur. Şayet yeniden tarım ve hayvancılık politikalarımızı milli ve halkımızın yararına olarak düzenlersek bunu başarabiliriz. Daha da önemli olan eğitim sistemimizi yeniden "Önce Ahlak ve Maneviyat" prensibi doğrultusunda inançlı, ahlaklı ve "tüketim toplumu değil," üretim yapan ve ürettiğini insanlığın yararına kullanabilen bir nesil meydana getirmeliyiz. Bu vesile ile okulların açıldığı şu günlerde tüm öğretmenlerimize ve öğrencilerimize hayırlı başarılar diliyorum. Yeni öğretim yılının ülkemize ve insanlığa hayırlar getirmesini diliyorum.
Başarı, istikametin doğruluğu ve ısrarla çalışmanın neticesinde elde edilen bir sonuçtur. Ancak mevzide direnmek şarttır. Direnmeyenler siperlerini düşmana teslim etmek zorunda kalırlar. Allah cc. bizden sonuç istemiyor. Seyri hayatımızı kulluk cihetiyle nasıl yaşadığımız ve kimin yanında yer aldığımıza ve amellerimizin nitelik ve niceliğine göre karşılık verecektir.
Modern köleler olmaya direnen bir toplum arzu ve temennisi ile..Vesselam.
tayyip erdoğan kuran okuyor namaz kılıyor yani dindar hangi başbakan namaz kılıp kuran okuyordu