banner102
21 yüzyıldaki cihadın "siyasi " cihad olduğunun altını çizen merhum Necmettin Erbakan, duayeni olduğu startejik duruşun sembol ismi olarak Hakk'a yürüdü. Bütün dünya Müslümanlarını bir araya getirme projesi olan D 8 o'nun projesiydi. D 8, siyasi bir güç olmak için: askeri, ekonomik, teknik ve kültürel alanlarda yapılacak işbirliğini öngörmekteydi. Ancak, D 8 asla gayri Müslimlere baskı ve tahakküm aracı olarak tasarlanmamıştı. Dünya üzerindeki kaynakların karşılıklı anlaşmalarla kullanımı, adalet ve refahın yaygınlaştırılmasını gaye edinen D 8, hedeflenen sonuca ulaşabilmiş olsaydı bu gün söz konusu hadiseler belki de hiç yaşanmayacaktı veya kendi içerisinde etkisiz hale getirilecekti.

Bu projenin hayata geçirilmesini engellemek için Milli Görüşü içten çökertmek dahil her türlü yola başvuran batılılar, bu politikalarıyla kontrolsüz bir gücün kendilerine karşı büyümesine zemin hazırladılar. Müslümanlar olarak, bizler dünyanın neresinde olursa olsun insanların inançlarını seçme özgürlüğüne inanırız. Hiçbir zaman kimsenin inançlarını alaya alıcı bir tavrımız da olmaz.
Charlie Hebdo olayını fikir ve basın özgürlüğü kapsamında değerlendiren batı ülkeleri, Paris yürüyüşünde yanyana gelerek bu düşüncelerini dünyaya ilan etmiş oldular. Bunun yanı sıra 6000 adet basan derginin, tepkilere sebep olan sayısını 1 milyon bastırılıp dağıtılmak suretiyle "sınırsız" özgürlüklerden yana olan desteklerini de pekiştirdiler. 

Rönesansla birlikte, Avrupa'nın "aydınlanma" dönemine girdiği iddiaları, maalesef Türkiye gibi pek çok Müslüman ülkede aydın geçinen bir kesim tarafından kabul görmüş durumda. "Aydınlanma"yı ve medeniyeti teknik ve teknolojik gelişmelerle pararlel değerlendiren zihniyetlerin böyle düşünmelerinin nedeni, uzun yıllar boyunca İslam'ın gelişmeye mani olduğu propagandasının oldukça etkisi olmuştur. Fakat gerçekte durum böylemidir.? "Medeniyet ve aydınlanma," sınırsız özgürlük, tölerans ve insan haklarının ön plana çıktığı bir felsefenin sonucu ise; Avrupalılar dünyaya I. ve II. dünya savaşlarını niçin yaşattılar. Neden teknik gelişmeleri işgal ve sömürgeleştirmenin aracı olarak kullandılar.Ve neden medeni Avrupa'lılar ! Bosna'da, Irak'ta, Afganistan'da, Libya'da, Filistin ve bu gün Suriye'de yapılan katliam ve zulümlerin başrol oyuncularıdırlar.? 

Avrupa "medeni ve aydınlanmış" değildir. Günümüz Avrupa'sı "ucuz iş gücüyle İslam düşmanlığı arasında sıkışıp kalmıştır" Avrupalılar açısından buradan çıkışın tek çaresi vardır. Dünya kaynaklarından faydalanmanın yolu "karşılıklı rıza ve adil işbirliğine" dayanan anlaşmalarla belirlenmek zorundadır. Batının, teknik üstünlüğüne ve entrikacı siyaset politikalarına güvenerek yoluna devam etmesi, gelecekte daha da vahim olayların yaşanmasını kaçınılmaz kılmaktadır.

Charlie Hebdo ve 11 eylül olaylarının arkasında İsrail'in olması Netenyahu'nun açıklamaları ile ağırlık kazanmaktadır. İsrail, yeni yerleşim yerleri için ihtiyaç duyduğu Nüfusun temin edilmesini sağlamak amacıyla her fırsatta Yahudileri İsrail'e göçe zorlamaktadır. Bununla ilgili olarak Başbakanlık basın ofisinden yapılan yazılı açıklamaya göre, Netanyahu'nun, "Avrupa'daki tüm Yahudilere, İsrail'in sizin yalnızca kıblenizin yönü olmadığını bilakis eviniz olduğunu söylüyorum. Bu hafta, bakanlardan oluşan özel bir ekip antisemitizmin korkunç yönüyle karşılaşan Fransa'daki ve diğer Avrupa ülkelerindeki Yahudilerin İsrail'e göçünü artırmak için bir araya gelecek" şeklindeki ifadelerine yer verildi.*

Sözün özünü yine Fransız'ların deyimiyle noktalayacak olursak. Dünya gerçeklerine "Fransız kalmak" Kediyi Aslan yapar.



Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90