Son günlerde Türkiye’de çok ciddi bir konu var. Ergenekon davasını dahi gün yüzüne çıkartacak bir konu, eski cumhurbaşkanlarından olan merhum Turgut Üzal’ın durumu. Aman sormayın gitsin. Günler sonra sonuç açıklanmış. Zehir var amma zehirlenme yok. Amma bakın sonuç ne olmuş: Ülmüş ... Biz bu işleri karar mekanizmasından daha iyi bilemeyiz.
Birileri de şöyle diyor: Biz de haksızlık olmasın diye bir sağdan bir de soldan astık. Amma ne adalet sormayın gitsin.. Haksızlıkla hakkı ve adaleti sağlamış oldular.
Kılık kıyafet serbest olmuş, başörtüsü hariç. Bu yasak Merve Kavakçı’yı bile isyan ettirmiş. O bile diyorum, Merve Kavakçı ki on yıldır Ak Parti’nin değirmenine su taşımış. Kavakçı bakın ne diyor: Bundan kısa bir zaman önce 28 şubat 1997’de mağdur edilen, üzerlerinden tanklar geçmiş buldozerlerle ezilmiş bir ekip için diyor ki, her şey serbest amma başörtüsü değil. Yanlış, yanlış, yanlış... Onların varlık sebepleri adına yanlış, dünyanın gittiği yön adına yanlış, Türkiye Cumhuriyeti’nin gitmek istediği yön adına yanlış. Bu yasağın hiç tutulur tarafı yok.
Milli eğitim bakanımız, basında da konu olan türbanın önü açıldı eleştirilerine cevap vermiş. Biz eğer okullarda başörtüsünü serbest bırakmak istesek hükümetimizi bundan alı koyan nedir, yani ne anlıyorsunuz, biz istemedik.
şimdi biz on beş yıl öncesine dönersek, sekiz yıllık kesintisiz eğitim çıkarken komisyonlarda sabaha kadar uyumayan, nöbet tutan bu insanlar ne diyordu. Aman efendim olur mu, on dört yaşında kız çocuğu baş açık bu okullara gidebilir mi? İsteyen göndersin; amma herkes neden mecbur ediliyor. O yasayı çıkaranlar külliyen ne idi... Peki şimdi mecburi kesintisiz eğitim kaç yıl oldu? On iki yıl. Kız kaç yaşında oluyor: On sekiz. O günün on dördü bu günün on sekizinden daha büyük mü idi ki o gün tepki gösterenler bugün tepki göstermiyor. Bunu bizim uşaklar yaptı diye mubah mı oldu?
Dindar nesil yetiştireceğiz dedik; amma bakın sonuç ne olmuş: Adalet Bakanlığı’nın raporuna göre son sekiz yıl içinde fuhuş tam dört kat artmış. Ve yine Emniyet Genel Müdürlüğünün raporuna göre; her yıl beş milyar dolar parayı yabancı kadınlar kaçak yollarla bir kuruş vergi ödemeden dışarı çıkarıyor!!!
Sayın Başbakanımızın 20 Kasım’da gurubunda yaptığı konuşmayı mutlaka benim gibi dinleyeniniz vardır. Aynen şöyle diyor: Ben Nato’ya güvenmiyorum, Birleşmiş Milletlere güvenmiyorum, Avrupa Birliğine güvenmiyorum. Ve ekliyor, şimdi ben buradan Dünya Barış örgütlerine sesleniyorum: Ey batı. ey Amerika, ey Üin, neredesiniz? 900 yaralı, 115 ölü var. Neden sesiniz çıkmıyor? Pkk’yi gelip Türkiye’de takip ediyorsunuz; amma Gazze’de yoksunuz. ‘Başbakanlığımın ilk yılında İsrail’e gitmiştim. O zaman şaron başbakandı. Bana şunu söyledi: Benim en zevkli anım Filistin’de tankların üzerinde olduğum andır. Ben de ona dedim ki; sen utanmıyorsun musun? Bir Müslüman ülkenin başbakanına bunu nasıl söylersin’
Dünyayı kan gölüne çeviren, insanlıktan nasiplenmemiş bu insanların, insanlığın kanını donduran hatalarını bir bir anlatacaksın ve ben bunlara güvenmiyorum diyeceksin. Aynı konuşmanın sonunda bunlara bağlı barış örgütlerini göreve çağıracaksın. Sayın Başbakanım bu doğru değil. Peki, doğru olanı ne? Hiç de geç kalınmış değil. İslam’dan ve insanlıktan nasiplenmiş milletleri harekete geçirmektir.
Başbakanımız yaşanan Mavi Marmara olayında, ‘İsrail’le ilişkilerimizi askıya aldım, asla onlarla bir masaya oturmam. şu üç şart yerine gelmedikçe: Bir, özür dileyecek. İki, şehitlerin tazminatı ödenecek. Üç, Gazze’ye uygulanan ambargo kalkacak’ Üok güzel; amma bu günkü göstergeler hiç de öyle değil. İsrail’le ticaret hacmimiz o günden bu güne hep büyüdü. O gün İsrail’den ithalatımız 1.31 milyar dolar, ihracatımız 1.8 milyar dolar. Peki, şu an ne? İthalat 1.85 milyar dolar, ihracat 2.17 milyar dolar. Bunlar masaya oturmadan ayakta mı oluyor?
Batı medeniyetinin felsefesi nedir? Başka toplumları sömürmek...
İslam medeniyetinin felsefesi nedir? Ayağa kaldırırsan insanlığın yüzü güler...
Çünkü Salih amellerin işlendiği yerde iyilik olur.
Salih amellerin işlenmediği yerde de kötülük olur.
Zalime yakın olan - mazluma uzak olur.
KÜ¢fire yakın olan - Müslüman’a uzak olur.
Selam ve dua ile...
sayın yazar siz akp kötülüyorsunuz ama akp bize her kış kömür veriyor ramazanlarda gıda veriyor peki bu iyilik unutulurmu