banner102

Türk dış politikası üzerine pek çok yazı kaleme alınmıştır. Dış politikamıza karşın katkısı olan bu metinlerin dışında, sürekli değişen gündem ve konjonktür de bizimde katkımız olmasını niyet edinerek bu yazımızı kaleme almış bulunmaktayız.

Hepimizin gündemini de teşkil eden gerek iç meselelerimiz gerek bölgemiz gerekse küresel  olarak yaşanan olaylar çerçevesinde, öneme haiz olan dış politikamızda yeni bir kavrayış - farklı bir bakış açısını dile getirmek ve tekrardan gözden geçirilmesi gereken dış politikamızın, dış politikada  temel yaklaşım olan bölgesel ittifak ve işbirliği konusunu gündeme getirmek, hatırlanmasını sağlamak ve bu konuda harekete geçilmesine katkıda bulunmak en büyük temennimizdir.

Cumhuriyet tarihi boyunca Türk Dış Politikasının önceliği herkesin malumu farklı boyutlarla tartışılmıştır. Genelde ABD ve AB güdümünde ve seyrinde hareket alanı bulmuş ancak zaman zaman farklı eksen kaymaları yaşandığı bilinmektedir.

Cumhuriyet tarihimizi Atatürk ' ün ölümünden sonraki süreci kapsayacak şekilde inceleyeceğiz.  Biz burada uzun bir zamanı ve geniş bir alanı kattığımızın farkındayız, bu nedenledir ki konuya çok derinden girmeden sadece politikalarımızda yönelişimiz ve politikalarımızın temel mantığını ortaya çıkaracak olan devlet büyüklerimizin sözleri ve eylemlerine yer vereceğiz. 

1958 yılında insanlık tarihin en büyük barış projesi olarak takdim edilen AET ( Avrupa Ekonomi Topluluğu ) kurulmuş ve Türkiye 31 Temmuz 1969 da ortaklık başvurusunda bulunmuştu. Türkiye adına bu başvuruyu dönemin başbakanı Adnan Menderes yapmıştır. Bunun yanı sıra farklı bir bakış açısı ile dönemin dış işleri bakanı Fatin Rüştü Zorlu, ABD ve AB güdümünden çıkılması, Hindistan gibi büyüyen üçüncü dünya ülkeleriyle ilişkilerin kurulması ve Rusya ile ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğini dile getirmiş ve bu alanda çalışmalar başlatmıştır.

Diğer bir yandan dış politikamızın bölgesel birlik ve ittifak eksenin genel olarak AB yolunda atılan adımlar olduğunun ispatı için, 1964 Ankara Antlaşması' nı örnek verebiliriz. Dönemin başbakanı İsmet İnönü AB' yi "Beşeriyet tarihi boyunca insan zekâsının vücuda getirdiği en cesur eser" olarak dile getirmiştir.

Dış politika da birlik ve ittifak kurmak yolunda atılan adımların genelde AB yönünde olduğu açıktır. Fazla uzatmadan Özal, Demirel ve ismini zikredemediğimiz devlet büyüklerimizin genel bakışları da bu yönde olmuştur. Buraya istisnaların zikredilmesi gerekir ancak biz biliyoruz ki " İstisnalar kaideyi bozmuyor. " Kararlı ve temenni bir değişim - dönüşüm olmadığı müddetçe bu durum değişmeyecektir ve kaideyi bozmayan durumlar bu şekilde somut verilerle ispatlanmış olacaktır.

Şimdi bu kararlı ve değişimin ilk adımını oluşturan Soğuk Savaş sonrası bölgesel işbirliğinin, tek kutuplu düzende bu tür birliklerin önemine binaen ve inancı gereği dış politikamızda yeniden kavrayışın ve farklı bir bakış açısının şüphesiz tek örneği "Refah – Yol” hükümeti ve dönemin başbakanı Erbakan olmuştur.

Rahmetli Erbakan'ın söylemleri ve eylemleri her zaman İslam Birliği'nden yana olmuştur. Türkiye'nin öncülüğünde İstanbul Çırağan sarayında sekiz İslam ülkesi ile D-8 "Gelişmekte olan sekiz ülke" projesinin imzalanması bunun somut örneğidir.

BOP' un en büyük hedefi olan İslam iç savaşına karşı, İslam Birliği’ni ve Müslüman kardeşliğinin çekirdeği olan bu proje günümüzde maalesef atıl kalmıştır.

 

Günümüzde yaşanan, bu günlerimizi de meşgul eden problemlere değinecek olursak; Katar krizi ve İran' a karşı yapılan terör eylemi BOP'un nihai hedefini harekete geçirdiğinin göstergesidir. Bu duruma ve olaylara binaen D-8 projesinin bayrak sembolü olan altı yıldızın anlamını inceleyecek olursak:

_ Savaş değil, Barış

_ Çatışma değil, Diyalog

_ Çifte standart değil, Adalet

_ Üstünlük değil, Eşitlik

_ Baskı ve tahakküm değil, İnsan hakları ve Özgürlükler

_ Sömürü değil, Adil paylaşım ve İş Birliği

 Sloganları kullanılmaktadır.

Bölgesel ittifaklara ve küresel nizama örnek teşkil edecek olan altı yıldızın günümüzde önemi artmaktadır. Şunu da ilave edelim ki artacağından hiç şüphemiz yoktur. Çünkü insanlığın en büyük özlemi bu tür mantıkla ve değerlerle hareket eden ittifaklar olsa gerek diye düşünmekteyiz.

Sonuç olarak dış politikamızda Yeni Kavrayış ve Farklı Bakış mantığı harekete geçirdiğinde, şahsiyetli bir dış politika anlayışı ve Yeni Dünya ya örnek teşkil edecek olan D-8 projesinde Türkiye lider ülkedir. Aksi halde G-20 ye rol model, AB kapısında bekçi, ABD güdümünde bir ülke olur. 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90