Halkın ilk kez sandık başına giderek verdiği oylarıyla belirlediği cumhurbaşkanı seçimlerini geride bıraktık. Görünüşte halk seçiyor gibi olsa da seçmen TBMM içindeki partilerin seçtiği adaylara oy verme zorlamasına maruz kaldı. Oysaki Türkiye’yi en üst noktada layıkıyla temsil edecek daha onlarca adayın önü kesilmiştir bu haliyle.
Seçim sonuçları ve bundan sonraki dönem ile alakalı yazıyı bir sonraki sayıya bırakıp seçim yöntemiyle alakalı bu kısa eleştiriyi yaptıktan sonra esas konuya dönelim…
Malumunuz seçimler sırasında AKP tarafından Recep Tayyip Erdoğan’ın desteklenmesi için kamuoyuna özellikle AKP dışı seçmene gizli bir propaganda yapıldı. “Ehven-i şer…” Bu mantığa göre mevcut 3 aday içersinden en iyi olana oy vermek gerektiğini subliminal bilinçaltı mesajlarla değişik toplum kesimlerine, özellikle seçimde adayı olmayan siyasi düşünce gruplarına ve dini cemaatlere angaje ettiler.
Cemaat demişken burada İsmailağa cemaatine ayrı bir parantez açıp seçim döneminde yaşananlar için bir şeyler söylemek şart. CB seçim süreci başladığı andan itibaren maalesef İsmailağa Cemaatinin bazı isimleri inanılmaz derecede politize oldular. Bu gereksiz, mantık dışı ve tehlikeli durum aslında İsmailağa’nın vermiş olduğu hizmetlerin sekteye uğraması, ilerde yaşayacağı sıkıntıların ilk adımı olduğunu söylememiz yanlış olmayacaktır. 13 Yıldır ülkeyi yöneten siyasi zihniyet, dinlerarası diyaloğu ve seküler İslam anlayışını kendine merkez yapan cemaat ile ortaklığını 17 ve 25 Aralık Operasyonları ile noktalar gibi görünmüş kendisine yeni bir partner arayışına girmiştir. Geçmişte ikinci, üçüncü sıraya koyduğu İsmailağa cemaatini ise öne çıkarma ve daha yakın ilişkiler içersine girme hareketi içine girmiştir.
Peki İsmailağa cemaati, cemaatin önde gelen hocaları bu konuda ne düşünüyor?
Aslında geçmiş seçimlerde önde gelen pekçok hocasının ülkeyi 13 yıldır yöneten AKP hareketine kayıtsız destek verdiği malum. Üstelik AKP’nin pekçok aksiyonu, düzenlemesi ve zihniyetinin İsmailağa ile taban tabana zıt olmasına rağmen. Örneğin 13 Yılda AKP’nin kanuni düzenleme olarak meclisten geçirdiği pekçok eylem İsmailağa’nın hizmet ve varlık anlayışı ile hiçbir şekilde uyuşmuyor. Örneğin kesintisiz eğitim düzenlemeleri, zina yasası, homoseksüellere dernek kurma statüsünün verilmesi, AB yasaları vs…
Hal böyleyken İsmailağa’nın önde gelen hocaefendilerinin, hocalarının bu gerçekleri görmezden gelerek hemen her seçimde, bilhassa cumhurbaşkanlığı seçimlerinde insanın aklının alamayacağı şekilde AKP adayı Erdoğan’a destek vermesi ne ile açıklanabilir?
Bilenler bilir… Geçtiğimiz belediye başkanlığı seçimleri arefesinde Of’ta önemli hizmetler yapmış bir hocaefendinin cenazesine İstanbul’dan katılan bir İsmailağa Hocaefendisi cenaze töreni esnasında dahi “oyların yönünü sakın şaşırmayın ha, ülkemize büyük oyunlar oynanıyor, başımızdaki adama kayıtsız destek vermemiz lazım” kabilinden sözler sarfederek büyük skandala imza atmış, bence musalladaki cenazeye onun cenazesine katılan yüzlerce insana dahi saygısızlık etmişti. İşi cenaze başında dahi siyasete vardıran bu düşüncenin İsmailağa gibi örnek hizmetler içerisindeki bir cemaate, onun müntesiplerine ne gibi bir faydası olabilir? Aynı mantık Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de işledi. Ülke genelinde olduğu gibi Of’ta da İsmailağa cemaatinin önde gelen isimleri derin bir şekilde Erdoğan propagandası içine girdiler. Erdoğan’ın ehven-i şer olduğu İslami görünüm taşıdığı sıkça vurgulanarak etki altına alınan kesimlerden oy vermeleri istendi.
Hatta iş o raddeye vardırıldıki Büyük Allah dostu Mahmut Efendi Hz.lerinin (ks) dahi oy kullanmak için sandığı gittiği yaygarası dahi çıkartıldı! Halbuki Efendi Hz.nin (ks) sandığa gitmek şöyle dursun saadethanesinden dışarı bile çıkmadığı seçim akabinde sağlam kaynaklardan teyit edilmiştir. Efendi Hz.leri adına konuşmaya, üstelik yalan yanlış konuşmaya cüret edenleri buradan bir iç muhasebe yapmaya davet ediyorum. Hem ihvan olacaksınız, hem de kaynağı belirsiz ifadeleri Efendi Hz. adına kullanarak ihvanı seçimde belli bir adaya yönlendirmeye kalkacaksınız. Bu vebal size yeter de artar!...
Şunu net olarak söylemek de sakınca yoktur…
İsmailağa hocaefendileri geçen yıllar boyunca büyük bir itibar kaybına uğramışlardır. Toplumu ifsad eden durumlara karşı teyakkuzda olması gereken bir hizmet anlayışı nasıl olur da bu durumlara düşebilir? Bu sorunun cevabının cemaatin istişare noktalarında enine boyuna istişare edilmesi gerekir. Eğer bu yapılmazsa İsmailağa’yı sıradanlaştırıp seviyesini düşürme tehlikesi ortaya çıkmakla beraber, başındaki büyük Allah Dostu’nun da kalbini kırmaya devam edecek, O’nu Nazar-ı İlahi’de zor durumda bırakmış olacaksınız.
Lütfen bu gidişe dur deyin…
Eksik var fazla yok agzina saglik