Gönül kıyında bir tufan çıkmış, yer ile gök yerini şaşırmış.
Sordular sebep ne?
Dediler, cihan dayanamamış göz yumup karşı yakadaki kirpiklerinin kavuşmasına.
Ağır gelmiş bu âleme. Bir tufan kopuvermiş. Gökler kıskanmış kendi maviliğini gördüğü gözlerinin bir an kararmasına.
Sokaklar geceyi giydi şimdilerde. Caddeler sessizlik çınlıyor. Seni görüyorum anlıyorum bir kez daha uyuduğunda gece geldiğini bu topraklara. Gözlerin en masum haliyle uykuya teslim olduğunda en barışçıl halini takınır bu coğrafya.
Uyku sarhoşluğuyla sırtını dönüyorsun bana. Ve bir cihanı beşik gibi sallıyorsun koynunda. Tufan telaşıyla arkalarına bakmadan kaçışıyor ademoğlu. Bedeninde kurulan tabiat en sert sarsıntıları yaşamış. Oysa yüzünü dönseydin bana kaç cennet bahçesi yeşerirdi bağrında ? Bülbüller güle kavuşma namesiyle ninniler söylerdi bize. O vakit huzur sarardı benliğimi. Dayanamayıp senin şehrinin sokaklarında sana doğru yalın ayak koşardım.
Hep sana, her gün sana...
Yazıların Cahit Zarifoğlu kokuyor. Buz dağının görünmeyen kısmına yazıyorsun sanki. Tebrikler Gizem.