banner102

Bir haftadan beri herkes yazısına  ‘15 Temmuz’ diye başlıyor. Tiwitler, paylaşımlar, çetler, çeteleler gırla gidiyor. Fikir üstüne fikir serdediliyor. Doğru atışlar, çapraz atışlar... Herkes bir günah keçisi yakaladı, maazallah çullanan çullanana. Hırlayan mı dersin, gürleyen mi dersin, her ifade mevcut... Taze fırından çıkmış fikirler, senaryo üstüne senaryolar... vay vay vay

Şu da bir gerçek, herkes ne olur ne olmaz ‘benim de üstüme bir çamur sıçrar mı acaba’ diyerek olaylara temkinli yaklaşıyor. Malum ortalık boz bulanık. Sis dağılıncaya kadar da böyle devam edecek anlaşılan.

Siz zannediyor musunuz ki Gülen bir terör örgütü kurdu da bu durumlara geldi. Buna kargalar bile güler. Birileri pekala kullanıyor zevat-ı. Dümeni elden kaçırmış, rotası şaşmış, alabora olmuş bir geminin kaptanının fonksiyonu neyse şu anda Fetullah Gülen odur. 

Eminim Fetullah Gülen şimdi anasından doğduğuna bin pişmandır. Ancak neylersin ki dünyada rezil olmak da var. Belki çok iyi niyetle yola çıkmıştı. Ağzı laf yapıyordu. Sonra ne oldu da bu millet kendisini hoca efendi yaptı. O da ‘ben Gülen’im, bir bilenim’ havasına girdi.  Boyundan büyük işlere kalkıştı. Şu Kemal Sunal’ın ‘Kara Bela’ filmindeki pozisyonu gibi.

En büyük hatası hem kendine hem milletimize hem de Müslümanlara çok büyük zarar verecek olan ‘Dinler arası diyalog’ denen sinsi projeye balıklama dalmasıydı. İkincisi 28 Şubat sürecinde Atatürk’e dil uzatarak memleketten kaçmasıydı. Tabii gittiği yerde yer olsa. Pat diye Amerika’nın kucağına düştü. Onlar da alıp bir güzel besleyip büyütüp bu günlere hazırladılar. Şimdi bu cennet vatanımızın huzurunu bozmak için maşa olarak kullanıyorlar.

Tabii Amerika, Fetullah Gülen’i önce AKP’ye sevdirdi. Zaten AKP’nin kurulmasında Amerika’nın parmağı olduğu herkesçe malumdur. Bunun fikir babası yada danışılan kişisi de muhtemelen zat-ı muhterem Gülen efendidir. Durum böyle olunca AKP ile Gülen arasındaki işbirliği de kendiliğinden başlamış oluyordu. Artık AKP, zât-ı muhteremi yerlere göklere sığdıramadı. Aman hoca yaman hoca. Bir dediği iki edilmiyordu. Mübarek hoca değil AKP’nin oy deposu adeta. Böylelikle Hoca efendinin adamları bütün stratejik noktalara getirildi.

Neticede işin boyutu, sınırları dahi aşarak taa Dinler arası diyalogu bile geride bırakacak ‘Medeniyetler İttifakı’na kadar vardı. Bilindiği üzere Sayın Cumhurbaşkanımız o gün bugündür hala bu yüzkarası ittifakın eş başkanıdır. Demek ki Türkiye 15 Temmuz’a durup dururken gelmedi. Herkes kendini bir gözden geçirmeli.

Bu günkü gelişmelere bakarak, Fetullah Gülen’i bir Humeyni sananlar da vardır diye düşünüyorum. Ancak, yanılıyorlar. Humeyni kendi inançlarına göre bir ideal ve iddia sahibiydi. Bunun ise öyle bir davası yok. Yani eğer Müslüman ise ki öyle biliniyor. Peki bir Müslüman’ın dinler arası diyalogla ne işi olabilir. Fetullah Gülen eğer tehlikeli biri olacaktıysa bu yönüyle olmalıydı. Tabi bizim ülkemizde kimse hiçbir işin gerçek yönüyle ilgilenmiyor. Hele Milletimiz adeta televizyon ekranına iman etmiş, oradan ne duysa ‘amenna ve saddekna’ diyor. Biraz ağır cümle oldu ama arkadaş uyanmak zorundayız.

Evet, bir zamanlar Gülen ve cemaati, AKP’nin kankasıydı. Yıllar yılı birlikte ne işler başardılar. Asıl paralellik o zamandan vardı. Daha önce de yazmıştık, bilindiği üzere paralellik, iki yapının bir birine her noktada aynı mesafede durmasıdır. Bir anlamda AKP ile Cemaat aynı yolun yolcusu paralel iki yapıydı. Şimdilerde ‘Paralel Yapı’ söyleminin değiştirilip yerine FETÖ denilmesinin altında yatan düşünce de aslında ‘artık aynı istikamet üzere değiliz’ manasını vermek olsa gerek.

Kankalık bayağı iyi gidiyordu. Zamanla bütün idari makamlara cemaatçiler yerleştirildi. Hatta Ergenekon’dur, Balyoz’dur derken bir takım kadrolar münhal hale getirildi ve paralelcilerle dolduruldu. Bu gün bu darbenin icracıları işte onlar. İcracıları diyorum, planlayıcıları demiyorum çünkü planlayıcılar mâlum gammaz batılılar. Proje ise tabii ki BOP...

Peki, kankalık neden bozuldu? ... Tabii ki senaryo öyle yazılmıştı. Derken öncesinde kısmen husumet olsa da her şey 17 ve 25 Aralık 2014’teki rezilliklerle başladı. Ne olduysa araya bir kara kedi girdi. İki paralel yapı başladılar birbirlerin ipliklerini pazara çıkarmaya. Ne kadar kirli çamaşır varsa döküldü ortaya. Memleket, AKP’nin dört bakanının yolsuzlukları ve Başbakan Erdoğan’ın ses kayıtlarıyla çalkalandı. Muhtemelen Amerika Güleni gözden çıkarmıştı. Tabii bir taraftan da AKP’den dayatmalarına karşı müspet icraat bekliyordu. İnsan düşünüyor da eğer 17 ve 25 Aralık olmasaydı bu kankalık tünelin yapımı devam edecek ve bütün devlet kademeleri tamamen fetöcülerle doldurulacaktı.

İşin bir başka boyutu daha var ki o da FETÖ denilen örgütle ilintisi olan elli bini aşkın insan hain ilan edilmesi, yetmedi işinden edilmesi. Bu kadar insan nasıl oldu da hemen bir gecede tespit edilir. Demek ki elde yerleştirildikleri liste vardı. Bu listenin de hazır tutulmasının bir mânâsı olsa gerek. Anlaşılan her an bir girişim olabilir düşüncesi hâkimdi. Eğer bu ise Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın hatta ve hatta Genel Kurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının hemen ensesindeki kişilerin bu listede olması gerçekten düşündürücüdür. Başka türlü onca insanın açığa alınması, hain ilan edilmesinin bir izahı olamaz. Deniliyor ki masum olanlar varsa görevine iade edilecek. İyi de toplum da fişlenmiş muamelesi görmez mi bu insanlar?

Faraza AKP hain ilan edilse, ona gönül vermiş 40 milyon insan da hain mi ilan edilecek. Olmaz öyle şey!.. Evet, ben AKP’yi hiçbir zaman samimi bulmadım. İşbirlikçi bir zihniyetin ürünüdür dedim. Bir çok yazımda bu düşüncelerimi dile getirdim. Hatta bu mânâda ‘Bu oyunu sen bozarsın Hüsnü Amca’ isminde bir de kitabım yayınlandı. Ancak, şimdiye kadar AKP içinde benim bilmediğim ve sayıları üçü beşi geçmeyecek hain haricinde hiçbir AKP‘ye gönül vermiş kardeşimi hain ilan etmedim. Biz millet ve ümmet olarak kardeşiz elbette. Buna dayanarak soruyorum; ‘Şimdi yüzde doksanı samimi bir şeklide Fetullah Gülen’in kandırmalarına kanmış insanlarımız ne hakla mağdur ediliyor?’ Bu insanların bir suçu günahı var ise bu yine ülkedeki idari mekanizmanın yanlış işlemesinden değil midir?..

Ez-cümle, şu kadar ki bu işin altında çok şey aranır. Bu işin içinde bizim bilmediğimiz kim bilir daha neler var!? Açıkçası ben, kuklacıyı hedef gösteriyorum. Biraz kameraların çekmediği, mikrofonların uzatılmadığı yerlere dikkat kesilmemiz gerektiğinin altını ayrıca çiziyorum.             

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
mülayim kavuncu 2016-08-03 17:02:23

akp yi amerikamı kurdurdu dediniz yani biz amerikayı kalkındırma partisimiyiz dünyanın engünlü partisi ak parti dir duruşu azmi cesareti merhameti her alanda güçlüdür siz kıskanmayın çok çalışın belki meclise giremesende kıyısından geçersin

banner90