banner102

Bir arada yalnızlığımızı yaşadığımız bir dünyada gereksiz bir boşlukta bulunuyoruz. Bana öyle geliyor ki yapmacık bir hayatın oyun kurucuları ya da oyuncularıyız. Her geçen gün sayımız artıyor! Samimi ilişkiler kuramayıp sürekli eskiye ayarlanmış saatler gibi kelimeler üretiyor ve ilişkiler geliştiriyoruz. Kimle nasıl iletişime geçerseniz geçin hep bir yakınmanın olduğunu görüyorsunuz. Genel olarak yaşı ilerlemiş veya ilerlemeye aday olanlar hep geçmişten bahsediyor. Geçmişte söyle güzeldi, geçmişte böyle olurdu, o zamanlar hayat daha güzeldi, insanlar daha samimiydi gibi ifadeleri sizde duymuşsunuzdur. Şuan genç olarak ifade edeceğimiz lise çağındaki kardeşlerimiz bile aynı konulardan yakınıyor. Gelecekle ilgili genel olarak karamsar bir bakış açısına sahipler. Yaşlısı genci, kadını erkeği herkes bir şekilde geçmişe özlem duyuyor. Genelde herkes çocukluk döneminde yaşadıklarını dile getiriyor. Özlemlerini ifade ediyor. Bu özlemi gidermek için tekrar çocuk olamayacağımıza göre başka bir çözüm bulmalıyız. Aslında çocukluğumuzu, eskiden yaşadığımız samimiyetimizi ve hep yakındığımız o eski günleri şimdiye taşıyamaz mıyız? Hiç deneyen oldu mu  bilemem ama deneyenler mutlaka vardır. Mevcut zamanda bu samimiyeti ve özlemi farklı şekilde giderebiliriz. Çocukluğumuzu çocuklarla kurduğumuz ilişkilerle hatırlayabilir ve bu sorumlulukla çocuklarımızla ilişkiler geliştirebiliriz. Evet bu bizim elimizdedir. Çünkü biz çocukken de insandık şimdide insanız. Bizim örnek olma gibi bir sorumluluğumuz var. Biz çağımıza nasıl ayak uydurduğumuza bakmalıyız. Bu konuda sadece oturup bir an düşünmek bizim için yeterli olacaktır.

Hayatın bizim açımızdan asıl öznesi insandır. İnsan eşrefi mahlukattır. Halife olarak yaratılmıştır. İnsan havf ve reca çizgisinde bir yaşam sürmeli ve ölümü sürekli hatırda tutmalıdır. Böylelikle bütün yakınmalarımızı ve özlem duyduklarımızı güncele uyarlamanın bir yolunu bulabiliriz. Demem  o ki, hatırladıklarımız bize bizden emanettir. Allah fecr suresinde ne diyor: o gün insan hatırlayacaktır. Hatıralarımız böylece bize emanet edilmiştir. Hayat bu işte; yolcu olmak, yolda olmak ve yol olmak üzere aslında inşa edilmiştir. Bu inşa da bizim elimizdedir. Zamanı unutmadan ve zamanda yaşayarak yolumuzu da seçeriz. Saatler eşlik edecektir bu yolculuğumuza ve saatler anlatacaktır bize kendi içinde dönen yolculuğu. Ben derim ki saatler zamanı tavaf eder bundandır sağdan sola hareket etmesi. Tavaf devam ediyorsa ve hala bir imkanımız varsa gelin bütün bu yakınmalarımızı, özlemlerimizi ve hatıralarımızı insanlığımız için insanca yaşatalım. Sonuçta hatırlıyor musun diyeceğimiz insanları bugünden kırmaya gerek yok. Hatırlıyor musun diye söze gireceğimiz insanlarla güzel bir gün ve yarınlara ilişkin başlangıç yapabiliriz. Bu iyiliği başlatalım, iyilerden olalım, öncü olacağımızı düşündüğümüz değerleri kendimizde yaşayalım. Nitekim insanın en büyük yatırımı insana başta kendisine yaptığı yatırımdır. İyilikler her zaman öndedir ve çoktur. Bakmayın bize özellikle medya aracılığıyla karamsar bir tablo çizildiğine. Bu konuda bir örnek vermek isterim. Sürekli aracımızla kullandığımız bir yolda kaza olmadığı sürece dikkatimizi çekmez ama kaza olduğunda hele ölümcül bir kaza olduğunda ( olmamasını temenni ederim )  bütün dikkatler oradadır. Kötülük, sürekli kullandığımız yolda yapılan kaza gibidir. Asıl olan iyiliktir ve iyilik kazanacaktır buna inanmalıyız. Yukarda da ifade ettiğim gibi önce kendimizden başlamalıyız.

Yeni bir yıla daha gireceğimiz şu günde bizden olmayan, bizim olmayan değerleri benimseyip yaşamamak için şuurlu olmak dileğiyle, hayırlı-bereketli bir yıl geçirmeyi Rabbimden niyaz ederim.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90