banner102

İmam Harun ve adalet için haykırmak Güney Afrika’da İmam Harun’un işkence altında ölümüne giden süreç 54 yıl önce 28 Mayıs’ta gözaltına alınması ile başlamıştı. Hayatı ve mücadelesi bir “Adalet Haykırışı” idi. Dini çerçevelere sığmamış, insan onuru için canıyla ödediği bir mücadele vermiştir.

Dil, din, ırk ve renk farkı olmaksızın 40 bin kişiye yakın bir kalabalık Güney Afrika’nın Cape Town şehrinde 29 Eylül 1968’de müteveffanın cenaze törenine katılmak için bir araya gelmişlerdi.
Bugüne kadar hep cenazeleri kıldıran şahsın şimdi kendisi cenaze namazı kılınmak ve cemaatten helallik alınmak üzere musalla taşında idi.
Cape Town, bu kadar büyük bir kalabalığın bir araya geldiği ender cenaze törenlerinden birisine
şahitlik ediyordu.

MAZLUMLAR İÇİN CAN VERDİ
Cenaze namazı kılınan şahıs tekli hücrede, hâkim önüne çıkarılmaksızın, kimseyle görüştürülmeksizin 123 gün süren bir gözaltı sonrasında, resmi iddialara göre, “Merdiven boşluğundan düşerek” hayatını kaybetmişti.
Cenazeye katılan Marksist öğretmen Victor Wessels “O canını sadece Müslümanlar için vermedi, o davası yolunda öldü, zulme uğrayanların davası yolunda” diyecekti.
“Kaburga kemikleri kırılmış, 27 yerinde çeşitli travmalardan çürük oluşmuş bedeni” taşıyan tabut, Müslüman mezarlığının olduğu Mowbray’a kadar
10 km taşındı.
Bebekliğinden itibaren öksüz yaşamış müteveffa geride dul bir eş ve 3 yetim çocuk bırakmıştı.

 

GÜNEY AFRİKA BÜYÜK BİR DEPREMLE SARSILDI
Cape Town o gün sadece bu mahşeri kalabalıkla eda edilen cenaze namazına şahitlik etmekle kalmayacaktı. O gece, ülke tarihinin en büyük depremi de yaşandı. Cape Town merkez üssü Tulbagh olan bir depremde 6,3 şiddetiyle sarsılacaktı. Sanki yer kabuğu da müteveffanın ölümüne (öldürülmesine) sessiz kalmak istememiş ve uyarmıştı. O gün cenazesi kılınan kişi 45 yıllık genç ömrüne inanılmaz hikayeler sığdırmış İmam Abdullah Harun idi.
DAVAYA ADANMIŞ BİR ÖMÜR
Malezya asıllı bir ailenin en küçük çocuğu olarak dünyaya geldi İmam Abdullah Harun. Annesini daha bebekken kaybetmiş, çocuğu olmayan halası onu bir nevi evlatlık edinmişti. İlkokulu bitirdikten sonra ilim öğrenmek için Suudi Arabistan’a gitti.
1955’te Cape Town - Claremont’taki El Camia Camii’ne imam olarak göreve getirildiğinde Güney Afrika’nın en genç imamlarından birisi idi.

 

İMAMLIĞA YARAŞAN ÖNDERLİK MİSYONU
İmam Harun’un imamlık geçmişine baktığımızda tamamen farklı bir portre karşımıza çıkıyor.
Kendisini klasik cami imamı olarak sınıflandırmak zor, aslında o imam kelimesinin içeriğinde mündemiç, önde olan, önde giden, önder olmuş, öncülük yapmış birisi. Zulüm ve baskı karanlığının ülkeyi sardığı ve cahiliyenin dibe vurduğu bir zamanda bedelini de en büyük fedakarlıkla, canı ile ödemiş bir örneklik şahsiyet.
Kendisini dinine, toplumuna ve insanlığa adamış bir davetçi. Yaptığı faaliyetler statik bir toplumu dinamikleştirmeye ve o dönemde hâkim olan Apartheid rejimiyle sembolleşen insanlık dışı zulümlere karşı çıkmak için bilinçlendirmeye yönelik olmuştur.

 

İMAM’IN İLERİ DAVET METOTLARI
İmam Harun imamlık yaparken, aynı zamanda bilinçli bir Müslüman toplum ve gençlik oluşturma amacıyla ileriye yönelik oldukça önemli faaliyetlerin temelini atmıştır. Öncelikle caminin fonksiyonlarını ibadet kılınan yerin ötesine taşımıştır. El Camia Camii’nde müzakere grupları oluşturmuş, yetişkinlere eğitim dersleri düzenlemiştir.

 

GENÇLERE ÖZEL İHTİMAM
1958’de “Claremont Müslüman Gençler Birliği” derneğini kurmuştu. Gençlere yatırım yapar onları geleceğin sermayesi olarak görür ve onların eğitimi için anormal efor sarf ederdi. Müslüman toplum dışından da, içerisinde liberal siyasetçiler ve sendikacılarında olduğu, şahsiyetleri davet eder Güney Afrika’da neler olduğunu gençlere kavratmaya çalışırdı.
İmam Harun çalışmalarında çocuklar, kadınlara da özel önem göstermiştir. Çocukları safların önüne getirir, bazan onlardan namaz kıldırmalarını isterdi. İmam kadınları da eğitim dairesine katmıştı. O zamanda bu Müslüman toplum için yeni bir çalışma idi.

 

“BÖL VE YÖNETE” KARŞILIK “BİRLEŞTİR VE DİREN”
Güney Afrika’da baskıcı ve zalim bir rejim “böl ve yönet” taktiğini uygulamaya çalışırken, Abdullah Harun akıntının tersine kürek çekecek “birleştir ve diren” politikası ile Hristiyanlar ve komünistler de dahil, ırklar ve renkler arasında birlik oluşturmaya gayreti güdüyordu. Aslında rejime yönelik bir tehdit oluşturan bu politika kendisini de hedef haline getiriyordu.
Müslümanların haberi ve ilgisinin olmadığı bir zamanda, İmam Harun siyahi Afrikalı toplumlarla da bağlar geliştiriyordu. Her fırsatta onların bölgelerine gider onlara her türlü yardımı ulaştırmaya çalışırdı. Öyle ki ilgilendiği toplumlar kendisini “mfundisi -din adamı” olarak tanımlamaya başlamışlardı.

 

TÜCCAR KILIĞINDA FAALİYET
O dönem rejimi kanunlarına göre hareket sınırlaması olduğu için, İmam bir konfeksiyon firmasının pazarlamacısı olmuş legal olarak hareket etme kabiliyeti kazanmıştı. Böylece irtibat kurmak istediği kişi ve toplumlarla kolayca irtibata geçebiliyor, kolayca
seyahat edebiliyordu.

 

PAN AFRİKA KONGRESİ İLE İLİŞKİLER
İmam, yasaklı “Pan Afrika Kongresi” ve “Afrika Ulusal Kongresi” ile yakın ilişkiler geliştirmişti. Hapse atılan ya da öldürülen kişilerin ailelerine yardım ederdi. Ayrıca legal düzlemde faaliyet gösteren, şiddet yanlısı olmayan beyaz kadınların bir hareketi olan Black Sash ile de ilişkileri vardı.

 

GİZLİ FAALİYETLER
Sürgündeki siyasilerle ve Dünya İslam Konseyi ile görüşmek üzere gizlice Mısır’a da seyahat etmişti.
İmam Harun, günlük açık faaliyetleri yanında Apartheid karşıtı gizli operasyonlara da katılıyordu. Gizli faaliyetlerini ailesine zarar gelmesin diye hanımı ile bile paylaşmazdı. Ama ölümü ile birlikte sırları kendisi ile birlikte gitti ve faaliyetlerinin bu boyutu fazla bilinmiyor.

 

MUSLİM NEWS GAZETESİ
İmam Harun medya ayağını da unutmamış, Cape Town’daki diğer bazı arkadaşları ile birlikte 1960’tan 1986’ya kadar yayımlanan “Muslim News” gazetesi ile çalışmalarını güçlendirmiştir. Ölümüne kadar da editörlüğünü yapmıştır.

 

GÖZALTI VE İŞKENCE ALTINDA ÖLDÜRÜLÜŞÜ
İmam Harun, Cape Town’da 28 Mayıs 1969’da polis tarafından gözaltına alındı. 123 gün hücrede tutuldu. Günlük sorgu ve işkenceye tabi tutuldu. Polis, 27 Eylül’de ise merdiven boşluğundan düşüp öldüğünü bildirdi.
Ailesi buna hiç inanmadı. Geçtiğimiz yıl soruşturma yeniden açıldı ve duruşmaları halen devam ediliyor.
İmam Harun’un işkence altında ölümüne giden süreç 54 yıl önce bugün gözaltına alınması ile başlamıştı.
İsmini İmam Harun’dan alan Haroon Gunn-Salie “Adalet İçin Haykırış” ismini verdiği, İmam ve onun gibi gözaltında hayatını kaybeden 118 kişi anısına boş mezarlardan oluşan ve yukarıdan bakıldığında İngilizce “Justice-Adalet” kelimesi okunan sanat mezarlığı yaptırıldı.

 

İmam Abdullah Harun’un hayatı ve mücadelesi bir “Adalet Haykırışı” idi. Dini çerçevelere sığmamış, insan onuru için canıyla ödediği bir mücadele vermiştir.
Müslümanlar içerisinde çalışmış ama en büyük fedakarlığı insanlık adına yapmıştır. Yaptığı faaliyetler alttan gelecek derin dalgaya zemin hazırlamıştır. Meşaleyi yakan adamın misyonu unutulmamalıdır.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90