banner102

Tipik bir CHP tipi Muharrem İnce. İfadeleri de tipik bir CHP’li açıklaması. Biraz AKP’yi taklit etme hevesi var. Kendi siyasetini üretecek yerde AKP siyaseti odaklı çıkışlarda bulunuyor. “İki seçimde birinci parti olmazsam, başbakan olamazsam giderim.” diyor. Bu AKP’nin üç dönem mevzusunu anımsatıyor.

Yukarılara tırmanmak için Kılıçtaroğlu’nu basamak olarak kullanmak istiyor. Seçimler öncesi Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın Kılıçtaroğlu’na: “Kazanamazsam istifa ederim, yüreğin varsa sen de aynı iddiada bulun?” şeklindeki meydan okumasına karşılık Kılıçtaroğlu’nun “Varım.” dememesini eleştiriyor.

İşte, ucuz siyaset buna denir. Bir muhalefet liderinin meydan okumaya karşılık varım demesi bir defa kafadan kaybetmek demektir. Delikanlı siyasetçi o meydan okumaya güler geçer. Ama bir fırsatını bulur farklı bir platform da kendisi rakibi mindere davet eder. Canım!..

Düşmanın silahıyla düşmanı vurmak istiyor zaar. Bir defa düşman dediğin o silahla aslında Milleti vuruyor. O silah bir kere Millete döndürülmüş. Sen sanki aynısıyla milleti vurmayacak mısın? Bakma millet bir şeylerin farkında değil. Politik dümenleri siyaset zannediyor. Oysa buna siyaset falan denmez.

Siyaset dediğin kendi öz değerlerin; öz kültürün, öz tarihin, dinin, bayrağın, vatanın vs kısacası öz görüşün üzerine kurgulanmış olmalıdır. Yani Milli siyasetin olmalıdır. Sizlerin üretip bu asil fakat saf millete yutturduğunuz siyasetin adına ancak işbirlikçi siyaset denir.

Maske değiştirmekle zihniyet değişmiş olmuyor. Önemli olan zihniyetin değişmesi. Maske değişmese de olur. Ama bunu yapmaya yürekli siyasetçi lazım. Hem sonra CHP için Kılıçtaroğlu’lu dönemi çokta kötü değil. Tabii CHP açısından. Biraz dini motifler üzerinde durulmaya başlanmıştı.

Bu bir artı değer gibi gözükse de aslında eksi olmaması veya nötr pozisyonda kalabilmek içindi. Zira CHP içinde muhafazakâr diye tanımlanabileceklerin kayma ihtimali vardı. Ama bu defa da sol kanattan sesler işte böyle inceden inceye yükseliyor. Yani sakal bıyık meselesi.

CHP’de kim gelirse gelsin ister ince ister kalın bu sakal bıyık meselesi bitmez. Yani bana göre CHP’nin mazisinden gelme bir yaftası var, ondan nasıl kurtulur doğrusu bir fikrim yok. Ama CHP’li biriyle konuştum geçenlerde bu konu açıldı. Meğer o kafasında bir çözüm bulmuş. 12 Eylül’den sonraki kapatılmasını kastederek “Aslında CHP, bir daha açılmamalıydı.” diyor. Hani haksız da değil.

Aslında önceki yazılarımda CHP’nin kendisini feshederek Türkiye siyasi sahnesinden çekilmesinin daha hayırlı olacağını yazmıştım. Bunun samimi solcular için de hayırlı olacağını ifade etmiştim. Tabi kimse kaile almadı. Almazlar da. Ama şuraya yazıyorum, bu önünde sonunda olacak. Tecrübelerim bana bunu dedirttiriyor.

Samimi CHP’lilerin de itiraf ettikleri bir şey var. Diyorlar ki: “CHP asla iktidar olamaz. Ancak koalisyon belki.” Yani aslında CHP, ne zaman iktidar oldu ki bu memlekette? Tabii tek partili dönemdeki dayatma iktidarları saymazsak. Şöyle bir göz atalım bakalım…

1960 ihtilalinden sonra üç tane İnönü hükümeti kuruldu. Bunların birincisi AP ile 7 ay ve ikincisi YTP ile 1 yıl 6 ay süren koalisyon ve üçüncüsü ise 1 yıl 2 ay süren tek başına hükümet dönemi ki toplam da 3 yıl 3 ay ediyor.

Onun dışında 1974’de MSP ile 10 ay süren koalisyon hükümeti var. O dönem ülkeyi adeta 48 milletvekilli MSP yönetiyordu. En basitinden 350 tane İmam hatip okulunun açılması, Amerika’ya rağmen sekiz ilde haşhaş ekimi, Kıbrıs barış harekâtı. Bütün bunlar ve daha fazlası MSP’nin eseriydi. Tabii CHP’de bunlardan payına düşeni almadı değil. Hani şu Karaoğlan, maraoğlan mevzusu. Yaşı müsait olanlar bilirler…

Bir başkası da 1978’de meşhur Güneş Motel hadisesi olarak bilinen AP’den 11 milletvekilini ayartıp ve 10 tanesine bakanlık vererek 13 ortaklı hükümetti. Yazık ki o da iktidarsızlığı yüzünden aynı yıl Aralık ayında 20 ilde sıkıyönetim ilan ederek adeta ihtilale davetiye çıkardı. Ömrü ise sadece 10 ay oldu. Yakın tarih sayfalarında hepsi kayıtlıdır. Karıştırmak lazım…

12 Eylül 1980 ihtilaliyle kapatılan CHP, Haziran 1992’de 12 yıl aradan sonra yeniden açıldı. Mart 1995’de 6 aylık ömrü olan DYP-CHP koalisyon hükümetinde yer aldı. Ekim 1995’de yine DYP ile koalisyon ortağı olduğu hükümetin ömrü ise 4 ayla sınırlı kaldı.

Toplarsak CHP son 52 yılda 5 yıl 9 ay ülke yönetiminde söz sahibi oldu. Bu sürenin 1 yıl 2 ayı tek başına, 4 yıl 7 ayı da koalisyon hükümetlerinde geçen süredir. Koalisyon süresinin ise 3 yıl 9 ayında hükümette büyük ortak ve 10 ayı ise küçük ortak olarak geçti. İşte bu CHP’nin karnesi.

Bir de genel manada Türkiye solunun karnesine bakarsak son 52 yılda 15 yıl hükümette kalmış. Bunun 1 yıl 6 ayı tek başına, 7 yıl 2 ayı koalisyon hükümetlerinin büyük ortağı ve 6 yıl  4 ayı da küçük ortağı olarak geçmiş.

İşte karne bu. Muharrem İnce’nin bu karneden haberi var mı bilmiyorum. Yoksa, biz burada küçük bir çalışma yaptık. Doğrusu bir göz atmasını tavsiye ederiz. Sayın İnce kendisine yontuyor dedik ya! Hani hesap ta ince. İlk iki seçimden sonra cumhurbaşkanlığı seçimi geliyor. CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olmak da var. Havası yeter!..

Ne diyelim, “Varsın inceldiği yerden kopsun…”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90