Sosyal medya bir fırsat oldu kimileri için. Aslında herkes için. Herkes ne bildiği, ne düşündüğü, ne gamı, ne kederi ya da ne bileyim ne karın ağrısı varsa döküyor orta yere bir bir.
Kimileri sırf bir şeyler yazmak, paylaşmak, ben de varım demek için bir şeyler paylaşıyor. Kimileri ne yaptığının bilincinde ve insanlığa gerçekten yararlı olma peşinde. Kimileri de bir nevi provokasyona girişiyor.
Ve tabii kimileri de araştırma zahmetine katlanmadan algılara aldırıyor... Sonuçta her şey birbirine karışıyor, zihinler bulanıyor, böylelikle provokatör de hedefine ulaşıyor.
O kadar çok İslam’ı karalama kampanyası var ki gırla gidiyor. Senaryo üstüne senaryo üretenler, oyun içinde oyun kurgulayanlar, algı üstüne algı yönetimi yapanlar, hakikatle bağdaşmayan nice nice entrikalar...
Gerçi hiç biri de yeni icat edilmiş değil ya. Taa Ben-i Âdem’den-günümüze kadar gelen klişe iftiralar, iddialar, yakıştırmalar, efendim affedersiniz zırvalar, saçmalıklar vs vs.
Yani aslında Güneş’in balçıkla sıvanamayacağını herkes biliyor. Kimse İslam’a zarar veremez. Bu mümkün değil. Ancak, sinsi kampanya yapanların sadece kendilerinin kaybedeceklerini de bilmelerini isterim.
Tabii asıl acıdığım ise provokalara kananlardır. Hayır, yani insanı üzen boyutu Müslüman’ım deyip, şu basit akıllıların aklına uyanlar...
Ya arkadaş sana ne oluyor? Bir takım gammazların aklına uyacağına; aç kitabını, Kur’an’ı Kerim’i okusana! Yaratıcın Yüce Allah ne buyuruyor, bir anlasana!.. Nedir İslam’dan, Müslüman’dan alıp-veremediğin.
Yok ‘Falan Müslüman bozuntusu şunu yapmış Müslümanlıkta böyle şey var mıymış?’ ‘Filan şunu yapmış...’ İyi de onlar ya cahil ya provokatör, ya da zır deli.
Peki ya sen ne yapıyorsun? ... Onların şahsında İslam’ı karalıyorsun. Allah senden bunu mu istiyor. Senin görevin Allah’a layıkıyla kulluk yapmak ve yanlışta olanları doğruya davet etmek. Hapsi bu...
Peki bu işin sonu nereye varacak? Böyle yapmakla akıbetin hayr mı olacak zannediyorsun? ... Hayır, vallahi de billahi de hayır! Bu insanı sadece hüsrana yani Cehennem’in dibine sokar, haberin ola!
Hadi diyelim kendine merhamet etmiyorsun, bari zürriyetine, gelecek nesle acı, merhamet et. Onları bari yanlışa sevk etme. Sonuçta ne olacak böyle yapmakla? Eline bir şey mi geçecek? Yook.
Hadi diyelim inkâr ettin, hadi diyelim inkârının arkasına sığınarak kulluğunu ifa etmedin... Vur patlasın, çal oynasın gününü gün ettin... ne olacak sonra? ... Yediğin, içtiğin, gezdiğin, tozduğun sana ebedi saadet mi verecek? ... Yok vallahi.
Netice de hepimizin gideceği yer bir-birbuçuk metreküp bir çukur. Onu da bulabilsek bari. Sonra? ... Ne olacak yılanlar, çıyanlar... gerisini de sen düşün!..
İnkâr, inkârcı ile hakikatler arasında küçücük bir perdedir. Hepsi o. Hesap günü bu perde kimsenin bir ayıbını örtmeyecek. Bilakis şahitlik yapacak.
Aman o gün ne dehşet günüdür!.. pişmanlık pişmanlık!
Allah o gün hepimizin yardımcısı olsun inşallah!..
