banner102
Sene 2017 ve 54 yıl, işte Avrupa Birliği’nin uzun ince meşakkatli yolları... Bizdeki bitmez tükenmez tam üyelik hasreti ve onlarda bitmez tükenmez oyalama taktikleri ve bin bir türlü entrika...

Dört yılı aşkın bir süre devam eden II. Dünya Savaşı sonrası, ister galip, isterse mağlup bütün Avrupa ülkeleri savaştan bitkin çıkmışlardı. Adeta taş üstünde taş kalmamış beldeler, harabe şehirler... Savaşın tarafı olmasına rağmen Amerika kendi topraklarında savaş olmadığından dolayı tek kazançlı ülke...

Fırsat bu fırsat Amerika, Avrupa ülkelerini hegemonyası altına almak ve halklarını sömürmek için bir takım plan ve projeler geliştirmeye başladı. Öncelikle, bu ülkeleri hem silahsızlandıracak ve hem de ‘Marshall Yardımı’ adı altında sözde mali destek vererek borçlandıracak ve sonrada dilediği gibi sömürecekti.

Avrupa ülkeleri durumu sezdiler ve 1950’li yılların başlarında başta Fransa olmak üzere Almanya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg’un katılımıyla altı Avrupa ülkesi 18 Nisan 1951’de ‘Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT)’ adı altında bir birliktelik oluşturdular.

1957’de yapılan Roma Antlaşması’yla genel manada ekonomik işbirliğine gidildi ve topluluğun adı da ‘Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET)’ olarak değiştirildi.

Türkiye’nin birliğe girme çabası

Türkiye, o dönem sadece ekonomik birliktelik amacıyla bir araya gelmiş olan topluluğa 31 Temmuz 1959’da Adnan Menderes Hükümeti zamanında Yunanistan’dan 15 gün sonra müracaatta bulundu.

Yaklaşık 40 gün sonra başvuru kabul edildi. 1963 yılına gelindiğinde Türkiye dört yıl süren hazırlık döneminden sonra resmen aday ülke statüsü kazanabilmişti. Üç yıl sonra da 16,17 Mayıs 1966’da Türkiye-AET karma parlamentosu ilk kez toplandı. Ekim 1970’de ise ilk ‘Gümrük İşbirliği’ toplantısı yapıldı. Aynı yıl 23 Kasım’da Brüksel’de katma protokol imzalanarak Türkiye-AET müzakereleri başladı. Ancak bir türlü tam üyelik müzakerelerine geçil(e)miyordu.

Gerek Türkiye ve gerekse AET’deki bir takım gelişmeler, sürecin uzamasının bahanesi olarak ele alınıyordu. Nihayet 1 Ocak 1973’te ‘Katma Protokol’ yürürlüğe girdi. Bu şu anlama geliyordu. Türkiye 22 yıl sonra 1995’te ‘Gümrük Birliği’ne girebilecekti. Tabii bu arada Türkiye’nin de bir takım uyum yasaları ve çalışmaları gerçekleştirmesi gerekiyordu.

Topluluk, aynı tarihte İngiltere, Danimarka ve İrlanda’yı da bünyesine katarak, ekonomik manada sınırlarını genişletti.

Bir yıl sonra 1 Ocak 1974’te ise Topluluk ile Türkiye arasında tamamlayıcı protokol ile ilgili geçici anlaşma yürürlüğe girdi.

Müracaatından yaklaşık 21 yıl sonra 1981’de Yunanistan, beş yıl sonra da 1986’da Portekiz ve İspanya üyeliğe kabul edildi. Böylelikle üye sayısı bugünkü AB bayrağındaki 12 olan yıldız sayısına ulaşmış oldu.

Türkiye’nin üyeliğinin askıya alınması

Aslında Türkiye 1978 yılına kadar, katma protokolün gerektirdiği şartları yerine getirmiş ve topluluğa katılması adına da Yunanistan’la birlikte davet edilmiştir. Ancak, iktidardaki Ecevit Hükümeti, ‘4. Beş yıllık plan’ süresince Türkiye’nin yükümlülüklerinin dondurulmasını istedi. Bu bahaneyle Topluluk da Türkiye’nin adaylık talebini askıya alır.

Takriben 10 yıllık bir süre sonra da Nisan 1987’de Özal Hükümeti, topluluğa tam üyelik için yeniden başvuruda bulundu. Askıda geçen 10 yıllık sürede yerine getirilmesi gereken yükümlülükler için de hızlandırılmış bir takvim sundu.

Takriben üç yıla yakın bir süre sonra da Türkiye’nin başvurusunu henüz yeni değerlendirmeye alan topluluk, ekonomik ve siyasal alanlarda kriterlere uygun seviyeye gelmediği gerekçesiyle müzakerelere başlamama kararı aldı.

Avrupa Birliği (AB)

Topluluk, Şubat 1992’de Hollanda’da yapılan Maastricht Anlaşması’yla Avrupa Birliği (AB) adını aldı. Haziran 1993’te Kophenhang zirvesi yapıldı. Bu zirvede Doğu Bloğu ülkelerinin adaylıkları kabul edildi. Ayrıca bu tarihten sonra başvuruda bulunan ülkelerin tam üyeliğe kabul edilmeden önce yerine getirmeleri gereken bir kısım kriterler belirlendi.

Ocak 1995’de İsveç, Finlandiya ve Avusturya da tam üyeliğe kabul edildiler. Böylelikle üye sayısı 15’e çıkmış oldu.

25 Temmuz 1995’te Çiller Hükümeti döneminde 22 yıl önceden planlanmış olan AB-Türkiye arsında ‘Gümrük Birliği’ anlaşması imzalandı. Sadece sanayii ve işlenmiş tarım ürünleri için geçerli olan gümrük anlaşmasını, o günkü başbakan Tansu Çiller, Avrupa’yı fethetmiş edasıyla Türkiye’de adeta bayram havası estirmişti. Ancak ne hazindir ki bu güne kadar Türkiye bu anlaşmadan hep zarar ederek çıkmış ve bugün dahi bu zarara devam ediyor. Mevcut AKP Hükümeti de ‘zararın neresinden dönersek kârdır’ kıssasını maalesef hiç mi hiç aklına getirmiyor. Müthiş bir ithalat söz konusu ve gümrük uygulamasındaki kolaylıktan dolayı yerli üretici rekabet karşısında adeta yok oluyor denilebilir.

Eylül 1996’da 54. Erbakan Hükümeti döneminde Türkiye’ye bütçeden yardım kararı alan AB, yaklaşık bir ay sonra gerekçe göstermeden bir takım kaygıları nedeniyle bu kararını askıya aldı.

Aralık 1997 tarihinde Lüksenburg zirvesinde Macaristan, Polonya, Estonya, Slovenya, Bulgaristan, Romanya, Lituanya, Letonya, Slovakya ve Kıbrıs Rum Kesimi’nin adaylığını kesinleştiren Birlik, Türkiye için üyeliğe ehil olduğunu teyit etti ancak resmen aday statüsü vermedi. 

1 Ocak 1999’da Euro AB ülkelerinde tek para birimi olarak kabul edildi.

Türkiye aday ülke

1963’te başvurusu resmen kabul edilen Türkiye’ye adaylık verilmesi için 34 yıl geçecekti. Bundan sonraki oyalama taktikleri de artık yön değiştirerek ‘aday ülke’ şeklinde devam edecekti. Aralık 1999’da dönemin Başbakanı Bülent Ecevit ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem, Helsinki’de bu statüyü tanıyan belgeye imza attılar. Artık, Türkiye eline tutuşturulan ve adeta ev ödevi anlamına gelecek olan ‘Katılım Ortaklığı Belgesi’ ile çalışmalarına hız verecekti

AB, 2000 yılında önüne koyduğu programı uygulanabilmesi için Türkiye’ye 450’si kredi ve 285’i de hibe olmak üzere toplam 735 milyon EURO ödemeyi kararlaştırdı. Ancak ödeme bir seferde değil de dört yıla yayılarak peyderpey yapılacaktı. 

Eylül 2001’de AB Parlamentosu Kıbrıs’la ilgili problemin çözülmemesinin sorumlusu olarak Türkiye’yi gösterdi ve 2004 yılına kadar çözüm olmasa da Kıbrıs Rum Kesimi’nin tam üyeliğinin gerçekleştirilmesine karar verdi.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90