banner102

Diyorum ki şöyle birileri bu dönen dolapların şu hakikat boyutlarını bir anlatsa da dinlesek. Biz de hiç olmazsa yorum yapmaktan, kim bilir belki zaman zaman zanda bulunmaktan kurtulmuş oluruz.

Başlığın Türkçe karşılığı ‘Bir dakika bitti.’ Bitti ama tamı tamına 6 yıl sürdü. Geçekten de biz ne kuzu milletmişiz böyle. Bir dakikayla 6 yıl oyalandık. Aslında uyutulduk. Dile kolay altı yıl. Helal bize desem oturmaz. Yuh bize desem ayıp kaçar. Yani onlar bir yana da biz nasıl uyanacağız, asıl bu önemli!

Denizde kum bizi uyutanlarda yalan. Yalan rüzgârı maazallah! Estikçe meltem gibi yalayıp geçiyor. Her yaladıkça da bir şeyler eksiliyor değerlerimizden. Kültürümüz yozlaşıyor, dini hassasiyetlerimiz azalıyor, kırmızıçizgilerimiz flulaşıyor. Etrafımız ateş çemberi ve gitgide daraltılıyor.

IRAK PARAMPARÇA!

Bir zamanlar Irak’ta görev yapan pis Amerikan conileri Irak’taki görevlerini başarıyla tamamlayıp, sağ salim ülkelerine dönsünler diye dua ediyorduk. Zannediyorduk ki Coniler Saddam’ı tahtından alaşağı edip, heykellerini devirip, Irak’a demokrasi getirip gidecekler... Ama baktık ki kazın ayağı hiç de öyle değil. Bunların amacı buraya yerleşmekmiş. İş bu boyuta gelince, bu defa dedik ki Irak’ın toprak bütünlüğüne sahip çıkılacak, Asla ve asla bölünmeyecek. O da olmadı Irak şimdi fiilen paramparça. Resmen en az dört parçaya bölünmek için zamanını bekliyor. Kürtler var, Sünniler var, Şia var şimdi bir de DAİŞ var... Tarih bütün bunları kaydetti.

BAHAR KIŞA DÖNDÜ!

Neyse Irak’tan geçtik. Sırada Arap baharı var. Zalim diktatörler var. Bir an evvel demokrasi gelmeli. Kuzey Afrika bir Arap baharı yaşamalı artık. Hadi bakalım, Tunus, Mısır ve Libya derken diğerleri sırasını bekliyor. Her şey malum ortada... Zannettik ki Kaddafi gidecek, Libya’ya bahar gelecek. Kaddafi parçalanırsa her şey hallolacak. Öyle zannettik! Tabii biz zannederken pis Batılılar da emellerini gerçekleştirdiler ve hızla Libya’yı da paramparça ettiler... Bunun için Fransızlara destek adına donanma gemilerimizi gönderdik. Düşmanımız Libyalı Müslümanları denize döktük!!  Tarih bunları da kaydetti.

SURİYE'NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNDEN DEM VURURKEN!

Suriye bunların hiç birine benzemedi. Suriye adeta bir kanayan yara haline döndü. Ne kanayan yarası, tam bir kangren oldu. Suriye bölük pörçük, Suriyeli perperişan. Biz ise bir zamanlar Suriye’nin toprak bütünlüğünden dem vurup durduyduk. Şimdi o geride kaldı. Birileri yeter dediler onun vakti geçti, şimdi kardeşlik ilkelerini ön plana çıkarın!.. Hatırlarsanız Ramazan ayı boyunca hutbelerde sürekli kardeşlik duygularından dem vuruldu. Tabi biz iyi niyetimizden dolayı bundan Ramazan’dır, bayramdır derken Suriyeli kardeşlerimize daha da iyi sahip çıkmayı, fitre, zekât derken daha çok yardımlaşmayı anladık. Ama kazın ayağı hiç öğle değildi. Peki, neydi? ... Şöyle ki iş biraz daha ileri gidecek ve artık Suriyeli kardeşlerimizle vatandaş olacaktık. Şimdiye kadar Bulgar göçmen vatandaşlarımız vardı. Bundan sonra Sûri göçmen vatandaşlarımız da olacak. Ne yapalım bizler Müslümanız, kardeşlerimizin başımız gözümüz üstünde yerleri var. Yabana atacak değiliz ya!.. Elbet tarih bütün bunları da kaydediyor.

BİR DE FİLİSTİN DAVAMIZ VAR

Hele bir de Filistin davamız var ki kanayan yara. Kudüsümüz, Mescid-i Aksamız sürekli Yahudi tehdidi altında. Altı yıl önceki bir ‘One Munite’ ile avunduk durduk. Acaba Filistin bununla bir nefes mi aldı ki? ... Yook! Yahudi yine  yapacağını yaptı. İş öyle bir noktaya geldi ki van münit de bitti, Yahudi de her istediğini elde etti. Türkiye NATO ve BM ile ilgili İsrail’e karşı veto hakkını kullanmayacak. Güya Türkiye Gazze’ye yardım edecek ancak İsrail’in eliyle. Bu işlerin göstermelik olduğunu anlamayacak kadar da kuzu değiliz elbet. Ve tabii tarih bunları da kaydediyor bir bir...

Bütün bunlar İslam coğrafyamızda dönen dolapların bir özetiydi. Dedik ya çerçeveyi git gide daraltıyorlar. Demem o ki sırada bizim ülkemiz yani Türkiye var. Türkiye’de çok daha farklı oyunlar oynanıyor. Nedir peki? ... Terör merkezli güdülen siyaset. Ergenekon, Balyoz, Çözüm Süreci, Paralel Yapı vs. bunların hepsi birbiriyle ilintili ve hapsi de vatandaşı uyutma taktiği. Elbet tarih bunları da kaydediyor.

Kimi okuyucularım bu iddialara kızıyorlar. Biliyorum tamamen iyi niyetlerinden kaynaklanıyor. Eksiklik, şu: Vatandaş siyasetin çirkin yüzüne çok sığ bakıyor. Ya da güvendiği siyasilerin yanlış ya da yamuk yapacağına ihtimal vermek istemiyorlar. Hakikatlerle yüz yüze gelmekten imtina ediyorlar. Hakikatlerden yüz yüze gelebilmek için siyasete Milli Görüş çerçevesinden bakmak gerekir. Tabii bu ifade de artık yılgınlığa neden oluyor. Ancak, Milleti uyutanları Milli Görüşten ve Milli Görüşçülerden başka kimse deşifre edemez, etmez. Çünkü diğerleri de planın bir parçasıdırlar. Bu da dokunan bir ifadedir farkındayım ama buna rağmen dile getirilmelidir. ‘Tabii bir tek akıllı siz misiniz?’ gibi bir şey ortaya çıkıyor ama önemli olan hakikatlerin anlaşılmasıdır. Kimin dile getirdiği çok fazla bir anlam ifade etmez.

Peki, iş bu şekliyle nereye varacak dersiniz? ... Tabii ki BOP (yani Büyük Ortadoğu Projesi) Son on on iki yıldır bu BOP’u çok duyduk, duyurduk da işin ciddiyetini bir türlü anlayamadık. Ya da bizi uyutanlar dikkatlerimizi hep başka yerlere çevirdiler. Anadolu’da buna ‘Ağzımızı kıra verdiler’ derler. Ama şunu çok açık ve net olarak ifade edelim ki BOP hiçbir aksamaya mahal vermeden yürüyor ve bizim Sayın Cumhurbaşkanımız da bu ne menem projenin hâlâ eş başkanı.

İnşallah önümüzdeki birkaç yazıda BOP’u enine boyuna ele alacağız. 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90