banner102

Durun canım hemen kızmayın, yobaz da demeyin. Ayıp oluyor ama!

Neden mi karşıyım? … Çünkü kadın üstündür de ondan. Şimdi rahatladınız değil mi? Ha illa da eşitlik derseniz başka…

Peki, neden üstündür? Çünkü erkekleri de kadınlar doğuruyor. Yani kadın annedir. Sadece bu bile eşitlik safsatasına rest çekiyor.

Peki ya kadın üstündür de erkek değil mi? … Elbette ki oda üstündür! Ne anladık şimdi bundan? … Şunu anladık: kadın da erkek de herkes kendi şartlarında üstündür. Eşitlik söz konusu olamaz. Her ikisi de birlikte üstündür. Çünkü Yüce Allah, insanı eşref-i mahlûk olarak yaratmış. Yani insan yaratılmışların en üstünüdür.

Şimdi, kadının kendi şartlarında üstünlüğü var elbette. Ancak erkeğe kıyasla değil. Dedik ya kadın annedir. ‘Cennet annelerin ayakları altındadır.’ buyuruyor Peygamberimiz. Bir başka hadis-i şerifte de kendisine: ‘İyi davranıp hoş sohbette bulunmaya en çok kim hak sahibidir?’ diye sorulduğunda O, “Annendir.” diye cevap veriyor.Soru dört kez soruluyor, üçünde anne dördüncüsünde baba cevabı veriyor.

Bakınız ‘hak sahibi’ diyor. Yani olsa da olur değil. Bu hak ona aittir. Ancak, bu üstünlük vesilesi değildir. Erkeğin aynı hakkı yok ki ona verilsin de kadına verilmesin ve eşitlik bozulsun. Böyle bir şey yok. Bu babanın daha aşağıda olduğu anlamına da gelmez. Dedik ya herkes kendi şartlarında üstündür. Peygamberimiz: ‘Anne-baba, Cennet’in orta kapısıdır. Artık sen o kapıyı ister zayi et, ister muhafaza et.’ diyor… İlla da herkese her şeyden yüzde elli vereceksin diye bir kaide yok ki.

Dersiniz ki: “Sen evlatla ana baba arasındaki ilişkiden dem vuruyorsun, biz ise kadın erkek eşitliği” diyoruz. “Biz, sosyal, siyasal, kültürel vs. açıdan eşitlik diyoruz.” dersiniz. “Eşit işe eşit ücret deriz.” dersiniz. “Yönetimde kadın da erkek kadar söz sahibidir.” dersiniz. Daha birçok şey dersiniz. Dersiniz de “Acaba ne getirir ne götürür.” demezsiniz…

Her şeyden evvel dengelerin bozulacağından/bozulduğundan bi-haber gibi duruyorsunuz. İlla kadın da erkek gibi olacak derseniz evvela ona zulmetmiş olursunuz. Sonra çocuklar ve bütün bir aileye. Kısacası ailenin temeline dinamit koymuş olursunuz. O aileden sevgi, şefkat, merhamet zarafet… duygularını söküp almış olursunuz da haberiniz olmaz. Ailede huzurun önüne bir set çekmiş olursunuz… Bırakalım da kadın kadınlığını erkek de erkekliğini yaşasın. Olmaz mı?

Şu eşitlik safsatasını birileri üretmiş, salmış kapımıza aile çatımızı çatırdatmak için. Tıpkı evvelden yaptıkları sağ-sol, Alevi-Sünni, Kürt-Türk gibi kardeş kavgasıyla bozamadıkları toplumsal yapımızı aile çatısı altına taşıyıp temelden bozmaya çalışıyorlar. Biz ise bunu yutuyoruz. Yazık!.. ‘Şiddet!..’ Şiddete elbette top yekûn karşıyız. Ancak biz kendi değerlerimizden uzaklaştı(tırıldı)ğımızın sunucudur o illet.

Peki öyleyse, aile değerlerimizi toplum değerlerimizi muhafaza etmeninin sırrı nedir? … Elbette ki fıtrata uygun yaşamak ve kadın erkek birbirinin haklarını bilmek ve gözetmek. Herkesin kendi özgün hakları vardır, onlara saygı duymak. Veda hutbesinde Peygamber Efendimiz: “Kadının sizin üzerinizde, sizin de onların üzerinde hakkı vardır.” buyuruyor. Bu gayet ölçülü bir ifadedir. Fıtrata(yaratılışa) uygun olan budur.

Deniliyor ki illa da erkeğin yaptığı işi kadında yapacak. Bu mümkün mü Allah aşkına? “Eşitlik” deniyor, “erkek nasıl falan işi yapıyorsa kadının da yapması lazım.” deniyor. Bir kere bu kadının doğasına aykırıdır. Yani Mesela kadın 400 metre yerin altında maden ocağında çalışabilir mi? Kadın tır şoförlüğü yapabilir mi? Onlarca yüzlerce erkeğin yaptığı kadının yapamayacağı iş dalı sayılabilir. Keza tersi için de birçok şey sayılır…

Hem sonra kadın iş hayatında ‘illa olması gereken’lerin dışında olmamalı. Biliyorum buna da kızacaksınız ama şu kadarını ifade edeyim ki: kadının bu derce iş hayatında bulunması züldür. Başta kadının kendisi olmak üzere bütün aile fertlerine züldür. Topluma da, ülkeye de züldür. Evet, durum işte o derece vahimdir.

Kadına züldür, çünkü onun fıtratına uygun olan ailede düzeni kurmaktır. ‘Yuvayı dişi kuş yapar.’ demiş atalar. Dişi kuş yuvayı yapmakla meşgul olması gerekirken eşitlik safsatası yüzünden asli görevini ihmal etmiş oluyor. İkisini bir arada yürütmeye mecbur kalıyor, işte esas zül budur…

Çocuğa züldür, çünkü anne ilgisinden, şefkatinden, merhametinden mahrumdur. Anne evinde çocuğunu arzu ettiği şekilde yetiştirmesi gerekirken, evine koyduğu bir bakıcının kültürüne emanet ediyor. Bu ise bilhassa ileride çatışmalara zemin hazırlıyor…

Eşine züldür, çünkü sevgi merhamet sıcak ilgi çoğu kere yerini stres, yorgunluk ve zaman zaman kaos ve de şiddete bırakıyor. Sonu özellikle çocukların bağrına hançer saplanacak olan boşanma hezimetine dayanıyor çoğu kere…

Topluma züldür, Çünkü bir ailede her iki eş de çalışıyorsa bu bir başka ailede her iki eşin de işsiz olması anlamına geliyor. Netice de bir aileye iki kat, diğerine sıfır gelir. İşte asıl eşitsizlik burada. Bu vehim durum toplumun sosyal dengesini alt-üst ediyor ve zamanla yerini kaosa terk ediyor.

Aranacaksa, kadın erkek eşitliği değil de aileler arası eşitlik aranmalıdır. Her aile deki kadınlarda çocuklar da, erkekler de eşit şartlara kavuşsun. İşte o zaman denge kurabilirsiniz. Hz. Peygamber sav, “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” buyurmuş. Gelin aile yapımızı toplum yapımızı bu cümlenin mânâsı üzerine kuralım.

Kısa bir paragrafla da eğitime değinmek isterim. Şöyle ki kadın erkek hiçbir ayrıma tabii tutmadan eğitimli olmasını isterim. Tabi temel standartlar göz ardı edilmeden. İlla etiket olacak bir şey de yok. Herkes istediği alanda kendini geliştirebilmeli. Bu çok büyük oranda toplumun gelişmesine katkı sağlayacaktır. Bence eğitim hiçbir zaman bir iş sahibi olabilmek için olmamalı…

Mevzu, elbetteki şurada üç beş paragrafla özetlenecek kadar basit ve kısa değildir. Aslında sosyal dengenin bozukluğunun temelinde siyasi bozukluk vardır. Asıl neşterin oradan vurulması gerekir. Bunun için de sil baştan bir analiz yapıp, zihinlerdekinin gözden geçirmesi gerekir vesselam…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90