banner102

Allah Teala Hazretlerinin subuti sıfatlarından biri de İlim sıfatıdır. Allah'ın ilim sıfatı demek Allah'ın geçmişi şimdiyi ve geleceği bilmesi demektir. Allah'ın geçmişte şimdi ve gelecekte bir şeyi bilmemesi demek Allah'ın ilahlığıyla bağdaşmaz. Muhaldir. Akıl ve izan bunu kabul etmez.

Günümüzde bazı Hocalarımız nerden cesaret alıyorlarsa Allahımızın geleceği bilemeyeceğini ifade eden bazı sözleri ortalıkta dolaşmaktadır. Bu düşüncenin imkansız olduğunu az önce ifade ettim. Çünkü böyle bir şeyin olması Allahımızın ilahlığına zarar verirde ondan. Bir kişi böyle bir şey söylüyorsa bu kişi bilmeden Allahımızın ilahlığını tartışmaya açıyor demektir. Bu durumda da bu kişinin durumunun inanç noktasında Allah'a iman bahsinde problem yaşadığını ortaya çıkaracaktır

 Allahımız her anı bilir. Başka türlü bu sonsuz evrende herşeyin düzenli gitmesi mümkün değildir. Allah herşeyi bilecek ki evrende olması gereken her şeyi yaratmış olsun.

Bakınız Rabbimiz bir ayetinde ezeli ilmiyle nasılda bir kıyaslama yapmaktadır.Ayet;" Yeryüzünde ki tüm okyanuslar mürekkep olsa ağaçlar kalem olsa Allah'ın ilmini yazmada yeterli gelemezler." Bu ayetten anlıyoruz ki Allahımız her şeyi bilmektedir. Bildiğinden dolayı da istediği herşeyi yaratmaktadır.

Allahımızın ilim sıfatı sebebiyle kutsal kitabı Kuranda ilk emir olarak "OKU" emriyle başlamıştır. Yeryüzünde hiçbir dinde emirler arasında oku yoktur. Hangi dine bakarsanız bakın bu böyledir.

Kutsal kitabımız Kuran ilk emir "OKU" ile başladığından dolayı Peygamberimizde hayatı boyunca arkadaşlarını eğitmekle vakit geçirmiştir. Durum o kadar önemlidir ki Peygamberimiz dünyanın en büyük devletlerinden birinin devlet başkanı olduğu halde hayatı boyunca belki birkaç kez devlet başkanı ünvanını kullanmış ve her gittiği meclislerde "BEN MUALLİM OLARAK GÖNDERİLDİM." Demişlerdir. Konuyla ilgili bir sözlerinde bakınız ne buyurmaktadır;" Peygamberimiz Medine'de mescide uğradığında arkadaşlarından iki sınıfla karşılaşmıştır. Bunlardan biri Kuran okumaktadır diğerleri ise ilimle meşgul olmaktadır. peygamberimiz yanlarına geldiğinde ilk gruba hitaben evet sizler güzel bir amel yapmaktasınız. Fakat ben muallim olarak gönderildiğimden dolayı o ilimle meşgul olan ilim meclisine katılmışlardır." Durum bu kadar önemlidir.

Buradan şu anlaşılmaktadır ki bir kişi insanlığa sevgi medeniyetini sunacaksa ilk yapacağı iş evlatlarını yetiştirecek ilim meclisleri kurmasıdır. İlim meclisleri kurulmadan hiçbir durumda sevgi medeniyeti kuramazsınız. İstediğiniz kadar zengin olun istediğiniz kadar en üst seviyede yönetici olun bu mümkün değildir. Sevgi medeniyetini kuracaksanız sınıfa girip çocuk yetiştirilmesi gerekmektedir.

Sevgi medeniyeti kurmak amaçlı Peygamberimizde aynı yolu tutmuştur dedelerimiz ninelerimiz Selçuklular ve Osmanlılarda aynı yolu tutmuşlardır.

Nasıl ki Peygamberimiz sevgi medeniyeti için önce ahlak ve sonra bilim demişse Osmanlılarda önce ahlak ve sonra bilim demişlerdir.

Osmanlı sevgi medeniyetinin gölgesinde yetmiş beş ayrı millet huzur bulmuşlardır. Bu insanlar içerisinde kadın erkek Hristiyanı da var Yahudisi de var Hindusu da var Şitoisttide var Kürdü Türkü Arabı Çerkezi Bosnalısı Afrikalısı ismini dahi bugün hatırlayamadığımız daha pek çok millet Osmanlıların gölgesinde huzur bulmuşlardır. Durum o kadar önemlidir ki birkaç dönem önce Arap Birliği Genel Sekreteri AmirAs "Osmanlılar coğrafyamızdan bir takım derin faaliyelerin neticesinde aramızdan ayrılıp vazifesini yapamaz hale getirildikten sonra Ortadoğu'da huzur kalmadı.Yeniden Osmanlının kurduğu sevgi medeniyetini torunları Türkler bölgemizde huzurun inşası için hayata geçirmesi gerekmektedir." Neden çünkü Osmanlı baştı. Kurduğu sevgi medeniyeti önce ahlak adalet ve sonra bilime dayanmaktaydı. Osmanlılar önce ahlak maneviyat adalet ve sonra bilim dediklerinden kurdukları sevgi medeniyeti bin yıl gibi akıl tutulması bir zamanda devam etmiş durumdadır.

Dedelerimiz ninelerimiz Osmanlılar biz torunlarına şöyle demek istiyorlar. Torunum! Allahın izniyle birgün mazlum milletler tarafından göreve davet edildiğinde kuracağın sevgi medeniyetinde önce ahlak ve maneviyat ve sonrada adalet ve bilim olsun. Ancak bu şartlarda derin yapılarla baş edip mazlum milletler senin gölgende huzur bulur. Başka tüm yollar büyük bir çıkmazdır.

Ondan dolayı dedelerimiz ve ninelerimiz Osmanlılar sevgi medeniyetini inşa amaçlı dünyanın görüp göreceği en büyük bilimsel çalışmalarını yapmışlardır. Çünkü onlar çok iyi bilmektedir ki yani Peygamberlerimiz aynı yolu takip ettiğinden dolayı sevgi medeniyeti için bilim yapılmalıdır.

Tüm bu bilgiler Allahımızın ilim sıfatıyla irtibatlıdır. Bu konu o kadar önemlidir ki konuyu bir Eğitimci arkadaşla beraber geçen hafta televizyonda  detaylı bir şekilde işlemek fırsatı bulmuştuk.

AKLA VE BİLİME DAYALI SEVGİ VE ADALET KAYNAKLI SEVGİ MEDENİYETİ...ZAMANIMIZDA  VE GELECEKTE TEK KURTULUŞUMUZ...AKSİ DERİN YAPILARLA KIYAMETE KADAR DEVAM EDECEK MÜCADELEMİZDE SORUN YAŞAYABİLİRİZ...

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90