banner102

Mekke şehir devletin iç siyasi hayatına baktığımız zaman ne krallık ne de bu gün anladığımız mana da bir demokrasi olduğunu görürüz. Yani bu küçük şehir devletini belli bir kral veya devlet reisinden ziyade kabile ve aşiretleri temsil eden bazı müstakil bakanlıklar idare ediyordu. Bu bakanlıklar direkt veya dolaylı olarak Kabe ve Kabe’nin hizmetleriyle ilgiliydiler. Yani Kabe’nin her bir hizmeti ile bir kabile(bakanlık) ilgileniyordu. Mekke’nin yönetiminde dair bazı bakanlık oluşumları şunlardır.

SİKAYE: Su işleri bakanlığı

RİFADE: Maliye bakanlığı

SİDANE: Kabe’nin örtüsü ile ilgilenen bakanlık

KIYADE: Savunma bakanlığı

SEFİR: Dış işleri bakanlığı

DAR’UN NEDVE: Bakanlar kurulu, meclis, parlamento

Mekke Şehir devletinin dış siyasi hayatına dair şunlar söylenebilir ki Mekke, ekonomisi küçük, içeride kabile savaşları olan küçük bir şehir devleti idi. Dolayısıyla dış devletlerle boy ölçüşebilecek bir durumda değildi. Mekke şehir devletinin komşusu olan devletlerin en büyükleri Bizans Rum ve İran Sasani imparatorluklarıydı. O zamanın süper güçleri olan bu iki devlet devamlı savaş halinde ve birbirlerinin rakibi durumundaydılar. Bu rekabetin temelinde sömürü vardı. Her ikisi de sömürgelerini genişletme çabasındaydılar. Bu sömürge rekabeti yüzünden binlerce, milyonlarca insan ölüyor, zulme uğruyor, eziliyordu.

Bunun içindir ki Resulullah İslam’ı tebliğ etmeye başladığında muhataplarına söyle seslenecekti: “La İlahe İllellah, Muhammedün Resulullah deyin. Bizans ve İran sarayları yıkılacaktır.”  Demek ki bu iki devlet insanları eziyor, Resulullah da bu sömürüden kurtulmanın yolunun Tevhid dinine bağlanmak olduğunu söylüyordu. Tevhid dini İslam’dı. Asya, Avrupa ve Afrika’yı sömürgeleştiren bu iki devletten başka, uzak doğuda ise değişik hanedanlarla insanları ezen, sömüren Çin vardı.

Günümüzde durum cahiliye döneminden farksızdır. Günümüz dünyasında zulüm düzeninin sahibi olan süper güç diye ifade edilen devletler, diğer devletler üzerinde siyasi, ekonomik, askeri ve kültürel olarak sömürüye dayalı işgallerini sürdürmektedirler. Bir taraftan özellikle Müslüman ülkelerin yeraltı ve yerüstü zenginliklerini sömürmeye çalışırken diğer taraftan Müslümanları çeşitli oyunlarla birbirine düşürmeye çalışmaktadırlar.

Öte taraftan teknolojinin gelişmesiyle birlikte sinema, internet ve benzeri araçları kullanarak Müslüman zihinleri, gönülleri zehirlemeye çalışmaktadırlar. Bu durumda sapasağlam, sarsılmaz bir imana sahip olmalı, Kur’an hükümlerinden taviz vermemeli, Resulullah’ın baktığı yerden dünyaya bakmalıyız. Ve gönüllerimizde,  zihinlerimizde bu zulüm düzeninin değişmesi gerektiğine inanmalıyız.

Zulüm düzeninde ezenler ve ezilenler vardır. Zulüm düzeninin sahipleri, insanlara zulmedip onları sömürürken sadece öncelik sonralık sıralaması yaparlar. Ve her zaman ilk sırada Müslümanlar vardır maalesef… Günümüzde Çin’de, günde sadece 2 dolara çalıştırılan insanlar (Müslüman olsun, olmasın) bu düzenin mağdurlarıdır.

Çünkü çalışana emeğinin karşılığını kesmek, gasp etmek veya onu az ücretle çalışmaya mecbur edip çalıştırmak zulümdür. Ve İslam her türlü zulmü, zulüm düzenini reddeder. Diğer taraftan 320 milyon nüfuslu Amerika’da 50 milyon insanın kendisine bakacak durumu olmadığından hayatta kalmak için aş evlerinde yemek yemektedir.

Bu gün dünyada her gün 26 bin insanın açığa bağlı sebeplerden dolayı öldüğünü düşündüğümüzde “Açlıktan kim ölmüş” sözünün artık ne kadar anlamsız hale geldiğini görebiliriz.  7 milyar insanın yaşadığı dünyada 17 milyar insana yetecek gıda üretildiği halde 2 milyar insanın aç olduğunu susuz bir şekilde yaşam mücadelesi vermektedir.

7 milyar dünya nüfusunun 2,2 milyarını oluşturan çocuk nüfusunun 200 milyonunu yetim çocuklar oluşturmaktadır. Tüm bunları düşündüğümüzde dünyanın adil İslami düzene ne kadar ihtiyacı olduğunu anlayıp bir Müslüman olarak üzerimizdeki ağır sorumluluğu hissedebiliriz.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90