banner102

Kim bilir belki bu sefer ikramiye de alırsınız. Hadi yine iyisiniz!

TBMM, 20 Mart 2003’de Irak için tezkere çıkarmasaydı, o günlerde biraz zor maaş alırdınız. Neyse ki o zaman Sayın Başbakanımız Meclise henüz on gün kadar önce girmişti ki Milletvekillerine gerekli uyarılarda bulundu da tezkere çıktı. Hatta o zaman henüz başbakan bile değildi.

Bu yakında da Suriye için tezkere çıkacak. “Bu seferki çocuk oyuncağı.” diyor hükümet yetkilileri. Nasıl olsa bayram da yaklaşıyor. Kurban paranız çıktı demektir. Hatta tatile de gidersiniz. Bayram tatili de bu sene tamı-tamına dokuz gün. Yaşadınız vallahi. Aslında ikramiyeden artarsa şöyle bir kurban da veya olmazsa direk kendi kurbanınızı da Suriyeli savaş mağduru kardeşlerimize yollarsınız, Kızılay aracılığıyla. Ha, ne dersiniz? Ne olacak tatilde kurbanı ne yapacaksınız. Hem bir sürü meşakkat. Sora hayvanları katletmek vs. değil mi yani?  Kızılay’la dedim de! O da yardımları bazen iç ediyor ama! Canım, olmazsa diğer sosyal yardımlaşma derneklerini düşünürsünüz.

Ha, tatil demiştik! Aman, neme lazım Suriye yakınlarında her hangi bir yere tatile gitmeyin de, ne olur-ne olmaz. Savaştır bu hiç belli olmaz. Sonra, Türk hava sahası yabancı Silahlı kuvvetlerin hava unsurlarına açık olacağı için tatile giderken hava yolunu da kullanmayın. Bakarsınız Amerikan bombardıman uçakları Şam’a, Halep’e vs. 4990 sorti düzenlerler. Hava trafiği yoğun olur. Dikkat etmek gerekir değil mi yani? Ne de olsa savaş bu. İyisi mi atlayın özel aracınıza, şöyle bir Eğe sahili yapın. Olmaz mı?

Bana kalırsa tatilde pek medyayla da ilgilenmeyin. Belki orada da bir buçuk milyon insan ölür. Vahşet sahneleri olacak, feryatlar, çığlıklar; değil mi yani, sonuçta bombardıman sahneleri. Tatiliniz de zehir olmasın. Ama yok; “Doğrusu benim için fark etmez.” derseniz o da başka…

Bu sene böyle geçer. Seneye de Allah Kerim. Daha sıra da İran var. Onlar için de tezkere lazım. Sanırım o zaman Amerika’dan en büyük yardımı alır Hükümetimiz. 2023’e kadar da sırada diğer komşularımız için tezkere çıkarırız. Ne bileyim canım yani Yunanistan, Bulgaristan sonra Ermenistan, Gürcistan vs. Onlar için gerekmez mi dersiniz? O zaman Azerbaycan var. Hatta Kuzey Kıbrıs var. Hatta ve hatta Kürdistan var. Ya da olmazsa yeniden Irak’tan bir daha başlanır. Tabi esas İran’dan sonra sıra da biz varız diyeceğim ama… Neyse…

Neyse, bu işin latifesi de… Ey Milletim! Latife dedimse yabana da atmamak lazım… Dert, söyletiyor işte. Ne yapayım, ciddi söylüyorum, kimse tınlamıyor! Bari hiç olmazsa biraz şakayla karışık anlatayım istedim. Bütün memur kardeşlerimi de hasetsen tenzih ediyorum. Sakın kusuruma bakmayın. İktidarın yetkili ağızlarının geçmişte bir takım söylemleri vardı da onun üzerine bina etmek zorunda kaldım düşüncelerimi. Beş-altı paragraf sonra da olsa, özür… Hedefte olan sizler değilsiniz. İstirham ediyorum mazur görün.

Şimdi ciddileşiyorum! Ve harbi harbi soruyorum! Ne olacak bu memleketin hali? Ne olacak bu Ümmetin hali? Daha ne kadar bu acılar yaşanacak? Daha ne kadar zalimlerle işbirliğine devam edilecek. İhanetin bini bir para… Kendi kuyruğunu yiyen yılan misali bir anlayışa sahibiz. Adeta kendi ayağımıza sıkıyoruz. Vallahi silah elimizde patlayacak. Ne olur şu başımızı ellerimizin arasına alıp bir düşünelim…

Bilirsiniz, şu eski Yeşilçam filmlerinde Hollywood’dan örnek alınan sahneler vardı. Düşman, kendisiyle işbirliği yapan karşı tarafın adamını işi bittikten sonra imha ederdi ya; ki ‘kendi tarafına ihanet eden bir gün bana da aynısını yapar’ diye. Görünen köy kılavuz istemez. Durum ona doğru gidiyor. Ne olur bu işe bir el atalım. “Nasıl?” mı dersiniz… Yani ne bileyim bizim artık eskisi gibi öğle darbeyle falan işimiz olmaz. Her darbe mutlaka affedersiniz gammaz Batılıların işine yarıyor.

Peki ya ne yapalım? … Yani isterseniz buna da darbe diyebilirsiniz. Yakında seçim var. Şu işbirlikçileri şöyle bir güzel sandığa gömelim, hep beraber. Kendi öz görüşümüz olan Milli Görüşü bu seçimlerde yerel, bir sonrakinde de genel iktidara taşıyalım. Hem de tek başına. Emin olun o zaman her şey düzelecek. Siz kendinizi düzeltmedikçe, Allah sizi asla düzeltmez. “…Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez…” buyuruyor yüce Allah (ra’d/11).

Demek ki neymiş? Siz kendi Milli Görüşünüzü iktidar yapmazsanız, böyle sürüm sürüm sürünürsünüz. Tabii bu ifadeden hemen sonra AMA… diye başlayan bin tene mazeret sıralanıyor. İşte zaten asıl problem burada. Ne zaman ki bu mazeretlerin tümünü bir kalemde çizersek, o zaman geriye sadece Milli Görüş kalıyor. …İnadına Milli Görüş…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
derman oflu 2013-09-15 12:28:12

böyle sonununa kadar okuma zahmetinde bile bulunamadımız kişilerin eline kami vermeyin

Avatar
sadik eroz 2013-11-24 19:20:00

okyun ogrenin bu yaziyi her yazar yazamaz.helal olsun.kalem yakisana bos konusmayin

banner90