Özgürlük! Peygamberi
HZ. MUHAMMED MUSTAFA (SALLAHU ALEYHİ VESELLEM

Sevgili Peygamberimize her zamankinden daha çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde bütün Müslümanlar! O'nu anmak için programlar düzenliyorlar. Sadece anmak için olsa gerek ki bugün yeryüzü Müslümanlara zindan edilmiş durumda. Gerçekten anlamak için anılsaydı bu şekilde olur muydu yeryüzü?

Mekke'de putlar adına kurulmuş, müşrik idarenin düşünce ve zulmüne karşı Hakkı ikame etmek için gönderilmiş Rahmet elçisidir O,

Bu mesele, Rahmet elçisinin ve O'na inananlar için pazarlık konusu yapılamayacak en önemli var oluş  sebebidir.

Bu konuda kendisine teklif edilen tüm uzlaşma girişimlerini,  'Bir elime ayı, bir elime güneşi koysanız, asla vazgeçmem' diyerek reddetmiştir. Bunun için malından, mülkünden, vatanından ve en değerli olan canından vazgeçmeyi göze almıştır.  Ve hicret'te, bundan dolayı olmuştur.

Hicretle başlayan yeni dönemde müşrik düşünce ve idarelerle mücadelenin İslam devlet olmadan olamayacağını bildiğinden, ilk yaptığı iş, Medine İslam devletini kurmak olmuştur.

Devlet kurulduktan sonra, bütün Müslümanların ve insanların, mal, can, namus, akıl ve din emniyetlerinin garanti altına alındığını görmekteyiz. 

Mü'minler; Allah'ın nizamını kaldırmak ve kan dökmek için silaha sarılmış zalimler güruhuna ve işbirlikçi münafıklara karşı cihad etmekle emrolunmuşlardır.

Ve fitne kalmayıncaya ve dîn, Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın (onları öldürün). Bundan sonra eğer vazgeçerlerse o zaman zalimlerden başkasına karşı düşmanlık yoktur. (Bakara S. 193. Ayet)

Size ne oluyor da, Allah yolunda ve “Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver” diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz? (Nisa S. 75. Ayet)

Düşmanlarınızı takip etme konusunda gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı duyuyorsanız, kuşkusuz onlar da sizin acı duyduğunuz gibi acı duyuyorlar. Üstelik siz Allah’tan onların ümit edemeyecekleri şeyleri umuyorsunuz. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Nisa S. 105. Ayet)

Peygamber efendimiz (S.A.V.) buyuruyor ki;

"En Faziletli ibadet, zalim idarecilere karşı hakkı söylemektir."

"Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki; ya iyiliği emreder (bunun için çalışır) yada kötülüklerin kaldırılması için çalışırsınız. Eğer bunu yapmazsanız, Allah'ın azap emri gelinceye  kadar bekleyin. Sonra bela geldi mi, Allah'a yalvarırsınız da duanız kabul olmaz. "

Zulme ve zalimlere karşı hakkı haykırma ve tavsiye etmekle görevli kimselerin! bu görevi ihmal etmeleri, onları Peygamber Efendimizin (S.A.V.) lisanıyla 'Dilsiz Şeytan' durumuna düşürmüştür.  

“Dini dosdoğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin!” diye Nûh’a emrettiğini, sana vahyettiğini, İbrâhim’e, Mûsâ’ya ve İsâ’ya emrettiğini sizin için hukuk düzeni yaptı. Fakat senin kendilerini çağırdığın bu nizam, Allah’a ortak koşanlara ağır geldi. Allah, dilediğini kendine seçer. İçtenlikle kendine yönelenleri de ona ulaştırır. (Şûrâ - 13. ayet) 

Peygambere (Sallahu Aleyhi Vesellem) ümmet olmak, ancak ve ancak O'nun anladığı, yaşadığı ve mücadele ettiği gibi olmakla olur.

Dinin idareye ve hayata müdahalesinden Allah'a sığınan! düşünce sahiplerine; Peygamber Efendimizin başkanı olduğu Medine İslam Devleti, başlı başına bir reddiyedir. O aynı zamanda dinin lideri, ordunun komutanı ve devletin başkanı olma vasıflarını bir arada toplayan olmazsa olmaz olan tek modeldir. 

İslam düşmanları ile işbirliğini, dine hizmet için bir metot olarak kabul edenler;
Efendimizin hayatını ve zulümle mücadelesini yeniden okumak ve anlamak mecburiyetindedirler.  

Düşmanla işbirliğinin faturasını, İslam ümmeti günümüzde fazlasıyla ödemektedir.

İBRET ALMAK İÇİN YETMEZ Mİ?