Mevcut hükümet iktidara gelmek veya seçim kazanma adına yaptığı çalışmalar gibi referandum çalışması yapıyor..
Eğer gerçekten de bu referandum için yaptıkları çalışmaları ve söyledikleri söylemleri seçimlerden hemen sonra yapsalardı, ülkemiz kesinlikle bu halde olmazdı.
En son seçimlerde meydanlarda, konferanslarda, el ilanı, billboardlar ve diğer tanıtım araçlarında “Bu seçimi kazanırsak, ülkede terör bitecek, ülkede istikrar sağlayacağız, halk refaha kavuşacak..” gibi sözleri söyleyerek, bu sözlerle halkı ayakta uyuttular!
Şimdi de aynı oyunlarla referandum propagandası yapıyorlar. Hollanda, Almanya ve diğer birçok ülkede, İslâm ve ülkemiz adına yapılan çirkin saldırıları dahi referanduma bağlayıp prim kazanmaya çalışan bu zihniyete nasıl güvenelim? 15 yıldır iktidarda olmalarına rağmen ülkemizde terör bitti mi? Ekonomi düze çıktı mı? İstikrar sağlandı mı ? Halk refaha kavuştu mu?
Hayır, hayır, hayır..
Bu referandumun sonucu da önceki seçimler gibi olmayacağı ne malum? Ben adım gibi inanıyorum ki, bu ne ülkemiz için, ne de İslâm âlemi için faydalı bir proje değildir.
Neden mi?
Bakınız bu işin iç yüzünü az çok Erbakan hocamızın Siyonizm hakkında bize anlattıklarından ve okuduğum Hak ve Hakikat kitaplarından biliyorum. Fakat iç yüzünü anlatsam sadece komplo teorileri kuruyor diyenlerin çok olacağını düşünerek yüzeysel şekilde kısa bir açıklama yapmak istiyorum. Ayrıca Sevgili Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem) buyurmuyor mu ki, “Bir Müslüman iki defa aynı delikten ısırılmaz” Pekala, bu iktidardakiler kaçıncı defa ısırılacaklar ki, yanlış yolda olduklarını anlayasınız?
Neyse işi uzatmadan önümüze koyulan ve yüzeysel olarak okuyunca evet diyebileceğimiz! maddeleri anlatan “evet” gazetesinde 18 maddenin önemli olanlarını nasıl anlatmışlar ona bir göz atalım:
2. Madde: Milletvekili sayısı 550’den 600’e çıkıyor.
Bu maddenin vatandaşa yararı ne? Bir milletvekilinin aylık masraflarını düşündüğümüzde bunun yararlı mı zararlı mı olacağına her aklıselim insan karar verebilir. Bu olumsuz tablonun rakamlarını internette kısa bir araştırma ile öğrenebilirsiniz. Kısaca şunu bilmenizi isterim, 50 vekilin 5 yılda devlete maliyeti yaklaşık 187 milyon lira
10. Madde : Sorumlu Cumhurbaşkanı geliyor..
Cumhurbaşkanının yardımcı ataması ve yerine bakacak kişilerin belirlenmesi ile yargılanma konusunu içeren maddeye atılan başlık gerçekten düşündürücü değil mi?
15. Madde: Meclis güçleniyor. Kanunları hükümet değil milletvekilleri teklif ediyor.
Bütçe ve kesin hesap ile alakalı bu maddenin bu şekilde açıklanması gerçekleri gizlemenin göstergesi değil mi?
Ayrıca Ak Parti gençlik Kollarının bastırıp dağıttığı bu evet bülteninde geçmiş dönem koalisyon hükümetlerinin başarısızlıkları ön plana çıkartılarak yanlış bir algı oluşturulmaya çalışılmış. Hâlbuki Milli Görüş’ün ortak olduğu koalisyon hükümetler zamanında ülkemiz en büyük kalkınmayı yaşamış, ekonomi, manevi ve sosyal alanlarda yükselişe geçmiştir. Anlayacağınız mesele hükümetin şekli şemalı değil, onu idare edenin düşünce yapısıdır. Eğer düşünce batılın düşüncesi olursa, isterse tek başına iktidar olsun bir şey değişmez. Fakat Hakkı savunan bir düşünce yapısı iktidarda olursa, o koalisyon da olsa, tek başına da olsa hayırlı işler yapmaya muktedir olur. Çünkü Hakkın tesir gücü diğer güçlerin üstündedir.
Ayrıca bu bültenin 16 ve 17. Sayfalarında yer alan geçmiş dönem hükümetlerin bilgileri çarpıtılarak verilmiştir. Adeta halkın gözünde küçültülüp, mağdur, güçsüz, beceriksiz bir hükümet gösterilerek daha güçlü bir iktidar beklentisi talebinde bulunulmaktadır. Hâlbuki bu yanlış yönlendirme düpedüz iftiradır, yalandır.
Bakınız 1994-1997 Refah Partisi DYP Koalisyonu başlığı altında yazılan yazıda şu ifadeler yer alıyor:
.. Refah-yol koalisyonu 7. ayında 28 Şubat post modern darbesi ile son buldu.
Bu külliyen yalan ve büyük bir iftiradır. Çünkü Refah-yol hükümeti, Erbakan hocamızın, başbakanlık görevini Tansu Çiller'e devretmek amacıyla 18 Haziran 1997'de Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e istifasını sunmasıyla son buldu. Şubat ayı nerde Haziran nerede? Arada yaklaşık dört ay var.
Evet bu kadar çelişkili ve iftira kokan bir bülten ve anlatımlarla yapılan bu çalışmaların sonu kesinlikle hayırlı çıkmaz.
Sonuç olarak bir davayı bölerek ve bu bölmeyi de cennet mekân Erbakan hocamızın yaptığını söyleyerek yola çıkanların çizgisi doğru olamaz. Olsa idi İslam Birliği yerine kafir birliğini tercih etmezlerdi. İslam ülkelerine kafirlerle ortak olup yön ve şekil vermeye kalkmazlardı..
Velhasıl doğru yol bellidir ve bu da Kur’an ve Sünnet çizgisi doğrultusunda olmalıdır. Bunun dışında çizilen bütün yollar yanlıştır.. Bunu idrak etmenin yolu da, öndeki! insanlara bakarak değil, Kur’an ve Sünnete bakmakla olur.
pkk ve avrupa neden acaba hayır çıkması için çalışıyor bunu açıklayabilir misiniz