banner102

Doç.Ahmet Kuyaştan açıklamalar

Hitler polemiğini değerlendiren Doç. Ahmet Kuyaş: Tek Parti dönemi diktatörlüktü. Ah Atatürkü çok seviyorum, İnönü babamız diyenler bu sıfatı görmekten rencide oluyorlar

29 Haziran 2010 Salı 12:28
Doç.Ahmet Kuyaştan açıklamalar
Hitler polemiğŸini değŸerlendiren Doç. Ahmet KuyaşŸ: Tek Parti dönemi diktatörlüktü. ‘Ah Atatürk’ü çok seviyorum, İnönü babamız’ diyenler bu sıfatı görmekten rencide oluyorlar.

CHF, adı ‘halk partisi’ olmasına rağŸmen giderek halktan kopan hatta halkın iradesinin tersine işŸler yapılmasının kendi varoluşŸ nedeni olduğŸunu söylemeye kadar vardıran bir parti. 

Doç. Dr. Ahmet KuyaşŸ:

CHP Genel BaşŸkanı Deniz Baykal Churchill’in Hitler’e karşŸı söylediğŸi “DağŸda, derede, denizde, ovada, sonuna kadar mücadele edeceğŸiz” sözleri üzerinden anayasa değŸişŸikliğŸiyle ilgili olarak BaşŸbakan’a “Biz de bu üç maddeye karşŸı parlamentoda, referandumda, AYM’de sonuna kadar mücadele edeceğŸiz” dedi. Hitler’e benzetilmesine itiraz eden BaşŸbakan da “İlla Hitler’e benzetecek bir siyasi figür arıyorsa genel merkezlerindeki eski genel başŸkan fotoğŸraflarına baksınlar. Orada Führer’e özenip, kendisine ‘Milli şžef’ dedirtmişŸ genel başŸkanlarının Hitlervari bıyıklarının altından kendilerine gülümsediğŸini görecekler” deyince polemik başŸladı, sürüyor. Peki öyle mi? Milli şžef İsmet İnönü Hitler’e benziyor mu? Tek Parti dönemi bir diktatörlük dönemi miydi? İnönü diktatör müydü, ya Atatürk? İyi diktatör kötü diktatör var mıdır? İnönü Atatürk’ü unutturmak ve yerine geçmek istedi mi? Kemalizm Atatürk’e rağŸmen nasıl oluşŸturuldu? Galatasaray ܜniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü ܖğŸretim ܜyesi Doç. Dr. Ahmet KuyaşŸ’a sorduk. 

Milli şžef’ İsmet İnönü ya da BaşŸbakan ErdoğŸan Hitler’e benziyor mu sahiden?

İkisinin de yaptığŸı yakışŸtırma yanlışŸ çünkü siyasi akılla tarihi akıl birbirini tutmuyor. Bugünün dünyasında diktatör dendiğŸinde sevimsiz bir şŸey duymuşŸ oluyoruz ve diktatörlük istemiyoruz ama bu, geçmişŸteki bazı diktatörlüklerin toplumun olumlu yönlerde evirilmesine katkısı olduğŸunu görmemizi engellememeli. 

• Tek Parti dönemi nasıl bir dönemdi ‘nesnel’ olarak? 

Diktatörlük dönemiydi ama kadınlara eşŸit haklar veren, laiklik getiren bir diktatörlük. Bugün Tiananmen Meydanında tanka karşŸı duran oğŸlan olsanız da, geçmişŸteki bir diktatörlüğŸün o ulus ya da insanlığŸın gelişŸmesine katkısı olduğŸunu söyleyebilirsiniz. 

• Bu durumda iyi diktatör, kötü diktatör gibi bir ayrım yapmak zorundayız galiba. 

Kesinlikle. 1930’larda Fransızların Atatürk’ü nasıl gördükleri üzerine yazılan bir yüksek lisans tezinde sonuç ne biliyor musunuz? Bon diktatör demişŸler Fransızlar Atatürk’e, ‘iyi diktatör’ yani. Diktatör, kimseye sormadan, kafasına göre doğŸru bildiğŸini yapan adam demek. Zarar da verebilir yarar da getirebilir. Bunu görmemiz lazım. 

• Tek Parti, diktatörlük; devrimleri yapan Atatürk, uygulayan İnönü olduğŸuna göre diktatör tanımı Atatürk için de mi geçerli? 

Elbette. Atatürk, ardından İnönü yönetimindeki Cumhuriyet Halk Fırkası bir diktatörlük yönetimidir. Bu, bir tarihçi için rahatlıkla kullanılacak bir sözcüktür, kötü bir sözcük değŸildir. Atatürk’ü, Hitler’i, Mussolini’yi, Stalin’i, Cromwell’i, Robespierre’yi bir yere koyup diktatörlük hakkında parlak şŸeyler yazabilirsiniz. Millet hayran olur ama okuyanlar ne Atatürk’ün Türkiye’si, ne Hitler’in Almanya’sı, ne Cromwell’in İngiltere’si hakkında zırnık şŸey öğŸrenmezler. Tarihçi uzun zaman sonra ‘bu ülkenin tarihinde olumlu sonuçlar yaratmışŸ’ da diyebilir ‘toplumu batıran sonuçlar doğŸurmuşŸ’ da, hangisine baktığŸına bağŸlı olarak. 

• Bunu belirleyen nedir? 

Jakoben diktatörle faşŸist diktatörü ayırt edebilmemiz lazım. Diktatör sözcüğŸü o kadar kötü değŸerler taşŸıyor ki ‘Ah Atatürk’ü çok seviyorum, İnönü babamız’ diyenler o isimlerle bu sıfatı birarada göremiyor, görmek istemiyor, görünce rencide oluyorlar. Tarihi anlayabilen bir toplum değŸiliz. Atatürk, İnönü böyle yaptı çünkü o zamanlarda böyle yapmak gerekiyordu, demek de doğŸru değŸil. Toplumların her zaman alternatifleri vardır. Siyasetçiler o seçeneğŸe değŸil de buna giderler. 

DEVRİM DEMOKRASİNİN DURMASIDIR 

• Halka rağŸmen halk için yapılan devrimler başŸka bir yolla tesis edilemez miydi? 

Ama bunlar öyle yapıldığŸı için devrim diyoruz zaten. Suriye’de şŸapka devrimi yapılmadı ama şŸimdi Halep’te kimsenin şŸapka ya da fes giydiğŸi yok. Ama aradan 70 yıl geçti! Devrim, toplumun çoğŸunluğŸunun ‘ne güzel’ deyip kucaklamaya hiç yatkın olmadığŸı hatta karşŸı durduğŸu bazı şŸeylerin ‘bunu böyle yapacaksın’ diye diretilerek yapılması zaten. Diktatörlük için söylediğŸimiz şŸey devrim için de geçerli. Bugün demokrat birinin devrim isteme olasılığŸı sıfır. Bir zamanlar, romantik kimi Marksistlerin aklında olan şŸeydi bu. Devrim zaten demokrasinin durması demek. Zaten devrimci, jakoben diktatörlük diyoruz buna. GeldiğŸimiz yere Atatürk’ün İnönü’nün rejimi olmadan da gelirdik diyenler beni ikna edemiyor. ܇ünkü aşŸağŸı yukarı aynı yıllarda ve benzer bir kafa yapısıyla yola çıkan İran, bugün Türkiye’nin vardığŸı yere varamamışŸ. 

• Bugün benimsenmişŸ devrimler dışŸında yanlışŸ tercih ya da iyi öngörülememişŸ olanlar da var mı? 

GüneşŸ Dil Teorisi artık kimseyi heyecanlandırmıyor, Türk Tarih Tezine gülüp geçiyoruz. 1930’larda kullanılsın diye üretilen sözcüklerin bazılarını aldık bazılarını almadık, halk uçak kelimesini kabul etti ama, pilot yerine uçman’ı kabul etmedi. Devrimlerin aşŸırılıkları olur, her devrimde olmuşŸtur ama toplum benimsemeyince kaybolup giderler. 

• İnönü nasıl bir devlet adamıydı? 

En büyük talihsizliğŸi dünyayı kasıp kavuran bir savaşŸ sırasında cumhurbaşŸkanı olması. İnönü de Atatürk de ülkeyi bir yerden bir yere diktatöryal yöntemlerle götürmeye çalışŸan insanlar ama İnönü çok partililiğŸi yeniden yaşŸama geçirmekte samimi davranmışŸ, iktidarını teslim etmeyi sineye çekebilmişŸ bir insan. 

• Milli şžef döneminde Almanya’da Hitler, İtalya’da Mussolini, İspanya’da Franko ve başŸkaları var. Bu, Türkiye’yi nasıl etkiledi? 

İki dünya savaşŸı arasında liberal demokrasi değŸer yitirmişŸ denir. YanlışŸtır. OrtalığŸı diktatöryal tek parti rejimleri kaplamışŸtır ama klasik liberal demokrasiyi yaşŸama geçiren İngiltere, Fransa, Amerika liberal demokrasiden geri adım atmıyor. 1. Dünya SavaşŸı’ndan hırpalanarak çıkmışŸ ya da isteklerini kabul ettirememişŸ Almanya ve İtalya’da var bu. Bir de SSCB’de. Polonya, Macaristan, Yugoslavya, Yunanistan zaten yok. Kurulunca hepsi bizim gibi tek partiyle yönetiliyorlar, başŸlarında da bir milli şŸef. Sizce neden, moda diye mi? 

CHF’YE GܖRE HALK CAHİL CܜHELA 

• Ulus devletin inşŸasında bu yönetim anlayışŸı kaçınılmaz görüldüğŸü için mi? 

Atatürk, İnönü dahil bu adamların hepsi, Batıyı gördüklerinde, ah ülkemiz de böyle olsun dedikleri için, memleketlerinde okuma yazma oranları yüzde 10’a varmamışŸ, yüzde 85’i köylü olan ülkeler oldukları için. Yüzde 85’i köylü, yüzde 92’si okuma yazma bilmeyen bir ülkede burjuva demokrasisi olmuyor. Türkiye niye çağŸ atladı değŸişŸti şŸu kadar oldu falan filan? DüşŸünün, Tansu ܇iller’in başŸbakanlığŸı döneminde köylü ve kentli nüfusu yüzde 50, yüzde 50 oldu. Yüzde 90 okuma yazma eşŸiğŸini yakaladı. Japonlar, Fransızlar 1890’larda yakalamışŸlar. Memleketini seven, ben niye geri olayım, caddelerim niye böyle olsun, yönetmenlerim, bilim adamlarım uluslararası ödüllerin bir kaçını niye kapmasın, diyen adam oturup bekleyecek mi 90 yılın geçmesini? Bunu anlamaya çalışŸmalıyız. Burada bir kötü niyet yok. 

• Atatürk öldükten sonra 11 Kasım’da İnönü CumhurbaşŸkanı seçildi ama CHP genel başŸkanlığŸı devam etti, CHP’nin ‘değŸişŸmez genel başŸkanı’ ve ‘milli şŸef’ oldu. 1936’da CHP il başŸkanları tüm yurtta valiliklerle birleşŸtirildi, CHP genel sekreteri içişŸleri bakanı oldu, CHP’nin altı oku anayasaya girdi. Devletle partinin bütünleşŸtirilmesine nasıl bakmalı, dönemin siyasi aklı için aksi mümkün değŸil miydi? 

Bilmiyorum, mutlaka öyle olması gerekirdi diyemeyiz ama parti devlet bütünleşŸmesi dediğŸiniz süreç yürümüyor zaten. İl başŸkanının vali olması üç yıl sürüyor, 39’da kaldırılıyor. 1936-37 dönemeci dışŸ ilişŸkilerde Batı Avrupa’ya daha fazla yüzümüzü çevirmeye başŸladığŸımız dönem. 1919’da uluslararası ilişŸkilerde beklediğŸimiz yardımları sağŸlayabilmek için Turancılıktan nasıl vazgeçtikse, devlet parti bütünleşŸmesinden de 1930’ların sonlarında geri dönüşŸ var. Buna yeşŸil ışŸığŸı yakan Genel Sekreter Recep Peker ve BaşŸbakan İsmet İnönü de bu konumlarından uzaklaşŸtırılıyorlar. 

• Cumhuriyet Halk Fırkası’nın halkla ilişŸkileri nasıl tüm bu süreçte? 

Adı halk partisi olmasına rağŸmen giderek halktan kopan hatta halkın iradesinin tersine bazı işŸler yapılması gerektiğŸini bunun da kendi varoluşŸ nedeni olduğŸunu söylemeye kadar vardıran bir parti. ‘Halka rağŸmen halk için’ler bilmem neler. “E biz halk partisiyiz, tüm halk doğŸal üyemiz değŸil mi” diyenlere “yok canım, bir sürü cahil cühela devrim karşŸıtı, hayır hayır bütün halka açık değŸiliz” gibi laflar ediliyor. Bunun sonucunda il başŸkanları vali oluyor, dediğŸinize geliniyor ama dünyada öyle değŸişŸmeler oluyor ki, yüzümüzü daha bir Batıya dönüyoruz. 

O bıyık dedemde de vardı! 

• İnönü para ve pullardan Atatürk’ün resmini çıkarttırıp kendi resmini niye koydurtuyor, Atatürk’ün yerini almak gibi bir arzusu mu var İnönü’nün? 

Olmaz mı? Ama o günlerde kullanılan alfabelerde Atatürk sol sayfada, Atatürk ile ilgili son derece övücü sözler, İnönü sağŸ sayfada ve onu daha güzel göstermek için İnönü, Atatürk’ün silah arkadaşŸı, devrim yoldaşŸı Atatürk ile birlikte bu ülkeyi adam etmeye çalışŸan adam diye anlatılıyor. Atatürk’e saygı eksilmişŸ değŸil ama paralara pullara kendini koyarak kendi görünürlüğŸünü, popülaritesini sağŸlama almak istiyor. Bir politikacıdan başŸka ne beklenir ki? 

• İnönü’nün Hitler bıyığŸı kullanmasının özel anlamı var mı, sadece moda mı?

Saçmalıyor millet. o dönem başŸka bıyık mı varmışŸ? Yakup Kadri’nin bıyığŸı da öyle, Andre Gide’in de, dedemin de... 

Kemalizm Atatürk’e rağŸmen üretildi 

• Bugün siyasi tartışŸmalar Cumhuriyetin kuruluşŸ yılları ideolojisiyle ve Kemalizm’le çakışŸıyor. Kemalizm de parti programına ilk 1935’te girdi. 

O da Atatürk’ün iyice yaşŸlanıp zayıfladığŸının göstergelerinden biridir. 

• Atatürk kendi adına ideoloji üretilmesinden rahatsız olduysa ona rağŸmen mi oluşŸturuldu Kemalizm? 

Biraz öyle. 30’ların başŸında buna direniyor. Sözlerinin kalıcı hal almasını istemiyor, bu dondurmak olur, diyor. HÜ¢lbuki o, alınan tedbirlerin sürekli kullanılan şŸeyler değŸil o günün Türkiye’si için gerekli ama aşŸılması gerenken şŸeyler olduğŸu kanısında. 1929’da kendisinin yazdığŸı “VatandaşŸ İçin Medeni Bilgiler Kitabı”na adını koymayıp da manevi kızı Afet İnan’ın adıyla çıkmasını istemesinin nedeni de o zaten. 

Atatürk İnönü’ye karışŸtı araları açıldı 

• Atatürk İnönü’ye niye küs öldü? 

Birçok nedeni var. Mesela Batıya dönük uluslararası politik değŸerlendirme Atatürk’ün. İnönü ise kılı kırk yararak herkese mavi boncuk vermeyi sürdürelim diyor. Atatürk’ün İnönü’nün yerine Bayar’ı geçirmesi önemli, ayrıca gerginlikler var. ܇ünkü Mustafa Kemal ikide bir işŸine karışŸıyor İnönü’nün. Sonunda İnönü dayanamayıp feveran edince de araları bozuluyor. Atatürk biraz daha yaşŸasaydı belki 1940’larda İnönü ile tekrar can ciğŸer kuzu sarması olabilirlerdi. Ama bunlar politikada olağŸan şŸeylerdir. 

• Atatürk’ün naşŸı 15 yıl Etnografya müzesinde kaldı. Anıtkabir’e DP döneminde nakledildi. İnönü işŸi niye ağŸırdan aldı? 

Atatürk’ü koruma kanunu çıkartmak da DP’ye nasip oldu ama Anıtkabir yapma kararı DP’den önce alındı. Atatürk’ü unutturma amaçlı olduğŸunu sanmam. 

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90