CİLT KANSERİNİN AşISI BULUNDU
Dr. Howard Kaufman, Rush Üniversitesi’nde yaptığı araştırmada ilerlemiş cilt kanseri olan melanoma hastaları için bir aşı geliştirdiklerini açıkladı.
ABD’nin Chicago kentinde bulunan Rush Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, cilt kanseri hastaları için umut oldu. Üniversitenin tıp merkezinde görev yapan Dr. Howard Kaufman, ilerlemiş melanoma hastaları için bir aşı geliştirdiklerini açıkladı.
Dr. Howard Kaufman, Rush Üniversitesi’nde yaptığı araştırmada ilerlemiş cilt kanseri olan melanoma hastaları için bir aşı geliştirdiklerini açıkladı.
ABD’nin Chicago kentinde bulunan Rush Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, cilt kanseri hastaları için umut oldu. Üniversitenin tıp merkezinde görev yapan Dr. Howard Kaufman, ilerlemiş melanoma hastaları için bir aşı geliştirdiklerini açıkladı.
İngiltere’de klinik olarak denenen aşının, bazı hastalardaki çok ileri safha melanomayı bile tedavi etmeyi başardığını belirten Kaufman, "Bu sayede her yıl binlerce hayat kurtulabilir" diye konuştu.
Aşının denemelerine katılan 50 metaztaslı melanoma hastasından sekizi tamamen iyileşti, dördü ise kısmi olarak tedaviye cevap verdi. Oysa melanomanın son aşamalarında bulunan hastalar, hastalık vücutta sıçrama yaptığı (metastas) takdirde genellikle sadece altı ay yaşayabiliyor. Tümör hücrelerine saldırıp sağlıklı hücrelere zarar vermeyen aşı, aynı zamanda vücudun deri kanseriyle mücadelesini de güçlendiriyor. Lisans konusunun seri bir şekilde halledilebilmesi halinde, aşının beş yıl içinde piyasaya çıkması bekleniyor.
Aşının denemelerine katılan 50 metaztaslı melanoma hastasından sekizi tamamen iyileşti, dördü ise kısmi olarak tedaviye cevap verdi. Oysa melanomanın son aşamalarında bulunan hastalar, hastalık vücutta sıçrama yaptığı (metastas) takdirde genellikle sadece altı ay yaşayabiliyor. Tümör hücrelerine saldırıp sağlıklı hücrelere zarar vermeyen aşı, aynı zamanda vücudun deri kanseriyle mücadelesini de güçlendiriyor. Lisans konusunun seri bir şekilde halledilebilmesi halinde, aşının beş yıl içinde piyasaya çıkması bekleniyor.
KELLİğE ÜARE OLACAK ÜNEMLİ BULUş
Bilim adamları, saçların dökülmesiyle ilgisi bulunan yeni bir gen belirledi. Bu genin mutasyonu, saçların giderek tüy gibi incelmesine neden oluyor.
Nature dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, ABD'nin Columbia Üniversitesinden bir ekip, ender rastlanan bir saç dökülmesi türü olan kalıtsal hipotrişoz simpleks hastalığının APCDD1 adı verilen genin mutasyonundan kaynaklandığını tespit etti.
Bilim adamları, saçların dökülmesiyle ilgisi bulunan yeni bir gen belirledi. Bu genin mutasyonu, saçların giderek tüy gibi incelmesine neden oluyor.
Nature dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, ABD'nin Columbia Üniversitesinden bir ekip, ender rastlanan bir saç dökülmesi türü olan kalıtsal hipotrişoz simpleks hastalığının APCDD1 adı verilen genin mutasyonundan kaynaklandığını tespit etti.
Saç folikülünün giderek küçülmesine yol açan bu rahatsızlık, erkeklerde kellikte, saçların giderek tüy gibi incelmesine yol açan bir süreç olarak dikkat çekiyor.
Pakistanlı ve İtalyan ailelerdeki genetik verilerin analiziyle yapılan çalışmada belirlenen APCDD1 geninde, önceki araştırmalarda başka türdeki saç dökülmeleriyle ilgisi bulunduğu tespit edilen 18. kromozom bölgesinde bir mutasyon keşfedildi.
Araştırmacılar, APCDD1 geninin, daha önce fareler üzerinde üzerinde yapılan deneylerde görüldüğü üzere kılların uzamasının kontrolünde rolü bulunan hücresel sinyalizasyonu engellediğini gösterdi.
İlk kez insanlarda bu sinyalizasyonun manipüle edilmesinin saç ve kıl uzaması üzerinde etkisi olabileceğinin görüldüğünü belirten bilim adamları, bulguların erkeklerde kellik ve başka biçimlerdeki saç dökülmesi tedavilerinde yeni yollar açabileceğinin altını çizdi.
Pakistanlı ve İtalyan ailelerdeki genetik verilerin analiziyle yapılan çalışmada belirlenen APCDD1 geninde, önceki araştırmalarda başka türdeki saç dökülmeleriyle ilgisi bulunduğu tespit edilen 18. kromozom bölgesinde bir mutasyon keşfedildi.
Araştırmacılar, APCDD1 geninin, daha önce fareler üzerinde üzerinde yapılan deneylerde görüldüğü üzere kılların uzamasının kontrolünde rolü bulunan hücresel sinyalizasyonu engellediğini gösterdi.
İlk kez insanlarda bu sinyalizasyonun manipüle edilmesinin saç ve kıl uzaması üzerinde etkisi olabileceğinin görüldüğünü belirten bilim adamları, bulguların erkeklerde kellik ve başka biçimlerdeki saç dökülmesi tedavilerinde yeni yollar açabileceğinin altını çizdi.
DEPRESYON SİGARA İÜİMİNİ İKİYE KATLIYOR
ABD'de yapılan bir araştırmaya göre depresyondaki kişiler, depresyonda olmayanlara göre iki kat fazla sigara içiyor.
ABD'deki Ulusal Sağlık İstatistikleri Merkezi'nden Laura Pratt ve Debra Brody'nin yaptığı araştırma, depresyondaki 20 yaş ve üzerindeki yetişkinlerin yüzde 43'ünün, depresyonda olmayanların ise yüzde 22'sinin sigara içtiğini ortaya koydu.
Yaklaşık 5 bin kişiyi kapsayan araştırma, depresyondaki 40-54 yaş arasındaki erkeklerin yarısından fazlasının, 20-39 yaş arasındaki kadınların ise yarısının sigara içtiğini gösterdi. Depresyonda olmayan erkeklerde bu oranın dörtte birden az, kadınlarda ise yüzde 21 olduğu belirtildi.
Araştırmalara göre gebelik sırasında damarlar, vücut genelindeki kan dolaşımında yaklaşık yüzde 20 daha fazla kanı taşımak zorunda kalıyor.
ABD'de yapılan bir araştırmaya göre depresyondaki kişiler, depresyonda olmayanlara göre iki kat fazla sigara içiyor.
ABD'deki Ulusal Sağlık İstatistikleri Merkezi'nden Laura Pratt ve Debra Brody'nin yaptığı araştırma, depresyondaki 20 yaş ve üzerindeki yetişkinlerin yüzde 43'ünün, depresyonda olmayanların ise yüzde 22'sinin sigara içtiğini ortaya koydu.
Yaklaşık 5 bin kişiyi kapsayan araştırma, depresyondaki 40-54 yaş arasındaki erkeklerin yarısından fazlasının, 20-39 yaş arasındaki kadınların ise yarısının sigara içtiğini gösterdi. Depresyonda olmayan erkeklerde bu oranın dörtte birden az, kadınlarda ise yüzde 21 olduğu belirtildi.
Araştırmalara göre gebelik sırasında damarlar, vücut genelindeki kan dolaşımında yaklaşık yüzde 20 daha fazla kanı taşımak zorunda kalıyor.
Boehringer Ingelheim tarafından yaptırılan araştırmalara göre gebelik sırasında damarlar, vücut genelindeki kan dolaşımında yaklaşık yüzde 20 daha fazla kanı taşımak zorunda kalıyor ki bu fazladan bir litre kan demektir; gebeliğin dokuz aylık döneminde ve sonrasında kan damarlarında ekstra gerilim oluşur. Meydana gelen hormonal değişiklikler damar çeperlerinin esnekleşmesine ve gevşemesine ve dolayısıyla, kanın bacaklarda birikmesine neden olabiliyor.
Gün içinde sıkı çoraplar giyerek, ayaklarınızı sık sık yukarıya kaldırarak ve bacaklarınıza masaj yaparak varisli damarların oluşma riskini azaltabilirsiniz. Beslenmenize de dikkat etmelisiniz, en etkili çare düzenli egzersiz yapmaktır.
Doğumu takip eden iki ay içerisinde şikayetler ortadan kalkmamışsa etkili tedavi seçenekleri kullanılması uygun olacaktır. Hızlı etkisi ile öne çıkan kırmızı üzüm yaprağı özütünün damar çeperini iyileştirip, elastiklik sağlayarak kan dolaşımını artırdığı ve böylece bacaktaki şişmeleri ve ağrıları azalttığı kanıtlanmıştır.
Gün içinde sıkı çoraplar giyerek, ayaklarınızı sık sık yukarıya kaldırarak ve bacaklarınıza masaj yaparak varisli damarların oluşma riskini azaltabilirsiniz. Beslenmenize de dikkat etmelisiniz, en etkili çare düzenli egzersiz yapmaktır.
Doğumu takip eden iki ay içerisinde şikayetler ortadan kalkmamışsa etkili tedavi seçenekleri kullanılması uygun olacaktır. Hızlı etkisi ile öne çıkan kırmızı üzüm yaprağı özütünün damar çeperini iyileştirip, elastiklik sağlayarak kan dolaşımını artırdığı ve böylece bacaktaki şişmeleri ve ağrıları azalttığı kanıtlanmıştır.
KULAKTAKİ SIVIYA DİKKAT
Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Dr. Ümer Korkmaz, "Karadeniz Bölgesi'nde yapılan incelemelerde ilkokul çağı çocukların yüzde 10’unda kulakta sıvı toplanması mevcut olduğu saptanmıştır" dedi
Halk arasında kulakta sıvı toplanması olarak bilinen "Seröz otitis media" hastalığının en fazla çocuklarda tespit edildiği ve Karadeniz Bölgesi’nde yapılan incelemede ilkokul çağı çocuklarının yüzde 10’unda bu hastalığın görüldüğü belirtildi
Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Dr. Ümer Korkmaz, "Karadeniz Bölgesi'nde yapılan incelemelerde ilkokul çağı çocukların yüzde 10’unda kulakta sıvı toplanması mevcut olduğu saptanmıştır" dedi
Halk arasında kulakta sıvı toplanması olarak bilinen "Seröz otitis media" hastalığının en fazla çocuklarda tespit edildiği ve Karadeniz Bölgesi’nde yapılan incelemede ilkokul çağı çocuklarının yüzde 10’unda bu hastalığın görüldüğü belirtildi
Konuyla ilgili açıklama yapan Üzel İmperial Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Dr. Ümer Korkmaz, genetik yatkınlık, doğumsal birtakım yapısal bozukluklar, yarık damak gibi, biberonla beslenme, kötü hijyen, reflü, evde sigara içilmesi, kalabalık aile ve kreş ortamı gibi birçok farklı etkenin "seröz otitis media" riskini artıran faktörler arasında yer aldığını söyledi. Yapılan araştırmalarda okul öncesi çocukların yüzde 35 veya 70’inin hayatlarında en az bir kez kulakta sıvı toplanması rahatsızlığı geçirdiğinin belirlendiğini kaydeden Korkmaz, "Halk arasında kulakta sıvı toplanması olarak da bilinen seröz otitis media; ağrı, ateş, kulak akıntısı gibi enfeksiyon belirtileri olmadan orta kulak boşluğunda sıvı toplanması halidir. Üocukluk döneminin en sık görülen hastalıklarından biridir. Yapılan çalışmalar okul öncesi çocukların yüzde 35 veya 70’inin hayatlarında en az bir kez seröz otit atağının geçirildiği gösterilmiştir. Ancak sadece işitmede azalma ile kendini gösterdiğinden çoğunlukla tanı konulamamakta, başlangıç ya da bitiş dönemleri anlaşılamamaktadır. Karadeniz Bölgesi'nde yapılan incelemelerde ilkokul çağı çocukların yüzde 10’unda bu hastalığın mevcut olduğu saptanmıştır. Türkiye genelinde yapılan çalışmalarda da benzer oranlar bulunmuştur. Üzellikle kreş ve anaokulu çocuklarını kapsayan araştırmalar da yüzde 20’ye yakın kesimde bu hastalığın varlığı bulunmuştur" dedi.
AğIZ KOKUSUNA SON
Bu 10 gıdayı tüketmeyi ihmal etmeyin. Hem kokuyu hem çürümeyi engelliyor!
Uzmanlar, tüketilen kereviz, peynir, balık ve yeşil çay gibi hayvansal ve bitkisel besinlerin dişleri güçlendirirken, ağız kokusunu da giderdiğine dikkat çekiyor.
Kereviz: Kereviz dişleri iki yolla korur. Kereviz ekstra çiğnemeyi gerektiren bir yiyecektir. Bu ekstradan tükürük salgılamayı sağlar, bu da çürüklere neden olan bakterileri etkisiz kılar. Buna ilaveten lifli ya da sert yapıdaki doğal yiyecekler dişetlerine masaj yapar ve diş aralarını temizler.
Bu 10 gıdayı tüketmeyi ihmal etmeyin. Hem kokuyu hem çürümeyi engelliyor!
Uzmanlar, tüketilen kereviz, peynir, balık ve yeşil çay gibi hayvansal ve bitkisel besinlerin dişleri güçlendirirken, ağız kokusunu da giderdiğine dikkat çekiyor.
Kereviz: Kereviz dişleri iki yolla korur. Kereviz ekstra çiğnemeyi gerektiren bir yiyecektir. Bu ekstradan tükürük salgılamayı sağlar, bu da çürüklere neden olan bakterileri etkisiz kılar. Buna ilaveten lifli ya da sert yapıdaki doğal yiyecekler dişetlerine masaj yapar ve diş aralarını temizler.
Peynir: Peynir dişler için birden çok yarar sağlar. İlk olarak ağzın PH dengesini ayarlamaya yardımcı olur. Aynı zamanda çürüklere karşı koruyup, yeni çürükler oluşmasını engeller. Üzellikle şekerli gıdalar alındıktan sonra yenilecek bir parça peynir, şekerin dişleri çürütme etkisini giderme açısından son derece önemli.
Karadeniz