Bu kılavuza ne kadar samimiyetle bakarsak o derece bize çare oluyor. Samimiyetimiz ölçüsünde çare bulduğumuz bu kılavuzun okunması, anlaşılması ve anlaşıldığı ölçüde yaşanılması için bu konuda dertli olmamız lazım.
Bu dert de sadece bilinen ibadetlerde değil, yaşamın her alnında olması lazım. Camii kürsülerinde her daim anlatılan namaz, oruç, zekat, hac ve bunun gibi diğer önemli ibadetlerin yanında yaşamın diğer alanlarını kapsayan sosyal yaşam ibadetlerini de yerine getirmeliyiz.
Toplumu ilgilendiren ibadetlerin ecri, şahsımızı ilgilendirenden çok daha önemli olduğunu Rabbimiz bize Kur'an-ı Kerim'de bildiriyor.
Bu ibadetlerin en önemlilerinden biri olan kul hakkı, toplumun dirayetini sağlayan ve aynı derecede dikkat edilmediğinde yıkılmasına neden olan bir ibadettir. Bunu gereği gibi idrak edemediğimiz için terör, kargaşa, cinayet vb sorunlar günümüzde artarak karşımıza çıkıyor.
Esasen bu büyük sorunların çıkış noktası basite aldığımız ve her yaptığımızda kul hakkına girdiğimiz yanlışlarımızdır. Bunları tek tek sıralayacak değilim ama dikkatimi çekenlerin bazılarını misal olsun diye burada zikredeceğim.
Sokakta yürürken, çocukların ve diğer insanların görerek dumanından rahatsız olduğu sigarayı alenen içmek, izmaritini yere atmak..
Susuzluğunu gidermek için bakkaldan aldığı pet şişeyi içer içmez yere atmak..
Arabayla giderken yediği bir gıdanın paketini veya kabuğunu araç kirlenmesin diye camdan dışarıya atmak..
Bundan ne olur diye elinde bulunan küçücük çöpü yere atmak..
Sokak ortasında yere tükürmek..
Başkalarını rahatsız edecek derecede sesli konuşmak..
Aracını sokağın uygunsuz yerine park etmek..
Kahve köşelerinde boş boş zaman geçirip gıybet etmek..
Oturduğu binanın merdivenlerini kirletmek ve uygunsuz eşya doldurarak işgal etmek..
Çalıştırdığı işçisinin hakkını vermeyip lüks hayat yaşamak..
Evladına sırf babalığını veya anneliğini ispatlamak için haksızlık etmek..
***
Bu saydığım maddeler gibi birçok yanlış yüzünden birbirimize karşı muhabbetimiz azalıyor ve düşmanlığımız artıyor. Sırf dünyalık hesaplar yüzünden birbirimizi çekemeyerek zıtlaşıyoruz ve gereksiz yere çekişerek gücümüzü kaybediyoruz. Bundan dolayıdır ki düşmanlarımız bizi kolay lokma görüp istediği gibi zulüm yapabiliyor. Halbuki Müslümanlar olarak eğrisi-doğrusu, hatalısı hatasızı ile tek vücut olabilseydik kafirler Müslümanlara ve mazlumlara bu zulümleri yapamazlardı. Bunun için herkes kul hakkını aldığı her nefeste düşünsün ve yaptığını Allah Zülcelal ve Tagaddes Hazretlerinin rızası için yapsın.
Rabbim cümlemizi Hakkı Hak bilip bu yolda son nefesine kadar mücadele edenlerden eylesin.
