ŞEYTAN VE ŞEYTANİZM!! (1)

Tekrar buluşturan, fırsat veren ve deneyen Rabbimize hamd olsun..

İnsanlık Adem (A.S.) ile başlar, Adem(A.S.)'ın  imtihanı ise şeytanla başlar.

Rabbimiz Adem (A.S.) yaratınca., tüm Meleklere ve cinlerden olan şeytana; Adem (A.S.)'a secde edilmesini emredince, olanlar oluyor. İblisin itirazı ve Rahmanın emrine eğilmeyen bir baş görüyoruz. Gerekçesi sorulduğunda; "Sana emrettiğinde, seni secde etmekten alıkoyan neydi?.." (Araf-12) Rabbimiz cevabını bildiği halde bu soruyu neden sordu?

Adem(A.S.) babamıza ve gelecek olan nesline düşmanlarını tanıtmak, o'nun düşüncesini, ruh halini göstermek ve dikkat etmeleri gereken büyük bir düşmanın karşılarında olacağını hatırlatıyordu.Daha öz bir ifade ile Adem (A.S.) babamız hayata hazırlanıyordu.

"Ben sana emrettiğimde, emrime itaat etmekten alıkoyan neydi?" sorusunun sorulması; boyun eğmekten kaçınan iblisin itirazın sebepsiz olmadığıdır. Rabbimiz gerekçeyi bilmemizi, öğrenmemizi istediğinden yolumuzu açmaktadır.

"..Ben ondan hayırlıyım; beni ateşten, onu ise çamurdan yarattın." (Araf-12)

Rabbin sözü olan bir meselede, itaat değil de başka bir görüş, başka bir hüküm karşımıza çıkıyor. Bu girişim büyük bir cinayet ve insanı hayrete düşüren büyük bir olaydır. Rabbin emrine itirazın, muhalefet etmenin gerekçesi nedir? Allah Zülcelal'in rahmetinden uzaklaştıran tavır nedir?

Şeytanın sahip olduğu bir bilgi ve bu bilgiye dayanan gururu ve kibri vardı. Sahip olduğu bilgiye göre, ateş topraktan üstündü! Burada bir akılcılık yaparak ateşin daha üstün olduğunu ileri sürmektedir. Halbuki bir avuç toprak ateşi söndürebilir. 

Bu batıl temayülle beraber dikkat edilmesi gereken nokta ise, sahip olduğu bilgisi ile Allah Zülcelal'in hüküm ve emirleri çatıştığında Rabbimizin hükmünü değil de, kendi bilgisini kabul etmesiydi. İşte kafirleşme sebebi bu!

Allah Zülcelal'in hükmüne rağmen kendi bilgisini tercih etmek.

Günümüz Müslümanlarının ve sonrada geleceklerin çok dikkat emesi gereken konu, yaşadığınız toplumun  sizi şekillendiren anlayışına göre değil, Kur'an ve Sünnete göre kendinizi şekillendirmeniz gerekir.

Yönelişlerimizi ve tercihlerimizi şekillendirmede dikkate alacağımız ölçü, bizim için Rahmetten çıkış sebebimiz de olabilir. Şeytan gibi!

Yönelişlerimizdeki batıl temayüllere Kur'an dan delil arayıp kendimizi rahatlatmaya yönelik değil, bizzat Allah (Celle Celalühü) ve Resülünün (Sallalahu Aleyhi Vesellem) talimatlarına uygun hareket ve temayüller ortaya koyma gayretinde olmalıyız.

İblis Allah Zülcelal'in varlığını inkar etmiyor, Yaratanın Allah olduğunu ikrar ve itiraf ediyor. Rabbimizin emri karşısında  secde yapmaktan değil, Adem babamıza secde yapmaktan yüz çeviriyor.

"Ben topraktan Yaratılmış Adem'e, secde yapmak için yaratılmadım." diyor. (Araf 12)

Bir varlığın başka bir varlığa secde etmesi basit bir olaydır! Yalnız, bunu emreden Rabbin talimatına itiraz etmek, şerh koymak, başka bir hükme yönelmek ne büyük bir felakettir.

Adem (A.S.)'a secde yapmayan iblis, Adem'e değil Allah'a isyan etmiş oluyordu.

Camilerde Allah'a (Celle Celalühü), sokaklarda modaya, sosyal hayatlarında modernizme hayatın diğer alanlarında tağutlara yönelen insanlar, bu yönelişleri ile kendilerinin hala Müslüman oldukları kuruntusuyla büyük bir aldanışın içine düşmüşlerdir. Şeytanın bu tercihi sebebiyle lanetlenip Rahmetten kovulmasının gerekçesi olarak, Allah'ın (Celle Celalühü), emri değil, bu emre uymasına engel olanın; nefis ve gurur sebebiyle, Adem babamızın varlığı ve makamı olduğudur. 

Nefsi ve gururu değil de Adem babamızın varlığını Rabbin emrine itaate engel gördüğünden hatasından pişman olup tevbe yapmamıştı. Adem'in makamını kıskanıp, itaat konusunda gurur ve kibre düşen şeytan, Adem'e düşman olmuştur artık!

Rabbimiz Adem babamızı ve eşi olarak ta Havva annemizi yaratıp cennete yerleştirdi. Cennette ebedi kalmak istiyorlardı. Kendilerine bir ağaç hariç, her nimetten istifade edebilecekleri söylendi.  Yasaklanan bu ağacın kendilerine neden yasaklandığını bilmiyorlardı.  

Şeytan onlara bu noktadan yaklaştı ve şöyle dedi: "..Rabbiniz size bu ağacı yalnızca birer melek olmamanız yahut ölümsüzlüğe kavuşmamanız için yasak etti." dedi  Ve onlara: "Elbette ben size öğüt verenlerdenim." diye de yemin etti.(Araf 20-21)

Bu aldatma ile aldanan Adem ve Havva yasaklanmış olan meyveyi tatmışlardı. Ayıp yerleri kendilerine açılmıştı.  Bunun üzerine Allah onlara şöyle hitap etti: "..Ben size bu ağacı yasaklamadım mı, haberiniz olsun bu şeytan size açık bir düşmandır, demedim mi?" (Araf 22)

Dikkat etmemiz gereken konu, Allah(Celle Celalühü),  kendilerine hitap edince "Yarabbi şeytan bize geldi de şunları söyledi ve senin adına yemin etti." diyerek şeytanı suçlamadılar. Böylece kendi nefislerini temize çıkarmadılar.

Böyle bir mazeret nefislerini temiz çıkaramazdı.Çünkü Allah'ın(Celle Celalühü),  kesin bir yasağı var. Şeytanın düşmanlık yapacağız daha önceden Adem ve Havva ya bildirilmiş. Bunun sonucu olarak da düşmana kulak vermenin, sözüne itibar etmenin felaket getireceğini bilmek zorundadırlar.

Nitekim Adem babamız ve Havva annemiz  suçu bizzat kendilerinde görerek, şöyle yalvardılar; Rabbimiz, biz nefislerimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve esirgemezsen, gerçekten zarara uğrayanlardan olacağız." dediler. (Araf 23)

Gurur yapıp yanlışından dönmeyen şeytan kafirlerden oldu. Hatasını anlayıp tövbe eden Adem ve Havva zalimlerden oldu!

Bugün de ümmet olarak bizler, Allah'ın(Celle Celalühü),  emirlerine kulak tıkayıp, yüzümüzü Avrupa Birliğinin ölçülerine dönmemiz! ve bu hatamızda ısrarımız, bizleri şeytanın durumuna düşürecektir.

Selam hidayete tabi olanların üzerine olsun..

Devam edecek.