banner102

Osmanlının varisi Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşayan yaklaşık 80 milyon insanın büyük bir çoğunluğu alenen ben Müslümanım der ve gereği olarak ta Kur'an-ı Kerim ve Peygamberimize inandığını beyan eder.

İnsanların büyük bir çoğunluğu bu inançla yaşarken, son 14 yıldır yöneticilerin de büyük bir çoğunluğu bu şekilde inandığını biliyoruz. Müslümanlığın, yâni teslim olmanın gereğinin sadece inandım demekle olmayacağını hepimiz biliriz ama, aynı şekilde büyük bir çoğunluğumuzun da bu gereği yerine getirmediğine de maalesef şahit oluyoruz.

***

Ülkemiz son 14 yıldır, toplumun büyük bir çoğunluğu tarafından muhafazakar olarak bilinen Müslümanlar tarafından yönetiliyor. Dünyalık olarak birçok rahatlığı sağlayan bu yöneticiler, Ahiretimizi karartacak birçok icraata da maalesef imza attılar. Yapılan güzellikleri veya yanlışları burada sayacak değilim, sadece yapılanların dünyalık mı yoksa Ahiretlik mi olduğunu anlama açısından bu kısa açıklamayı yapma gereği duydum.

Her Müslümanın şunu net olarak bilmesi gerekiyor; Bu dünyaya imtihan için geldik ve imtihan gereği olarak ta görevimiz sadece ve sadece Yüce Rabbimize kulluktur. (Emredilen ve gösterilen şekilde)

***

İnandık dediğimiz bütün Peygamberler, geldikleri zamanın şer sistemini kaldırmak ve Hak olan sistemi hakim kılmak için, dönemin zalimlerine karşı mücadele etmişlerdir. Dikkat edin onarmak demedim, kaldırmak dedim! Bunun içindir ki Kur'an-ı Kerim'in birçok ayet-i celilesinde Yüce Rabbimiz, zalimleri detaylı şekilde bize tanıtmış ve onlarla hiçbir şekilde dostluk kurmamamız gerektiğini emretmiştir. Hatta Müslümanlar olarak bizim başımıza bir iyilik gelse, onların huzuru kaçar (Tevbe 50), yaptıkları hiçbir anlaşmaya uymazlar(Enfal 56), diye de uyarılarda bulunmuştur.

Bu uyarılar açık beyan ortada iken, Müslümanım diyen yöneticiler ve onları destekleyen din önderleri ile imamlar, nasıl oluyor da bu uyarılara karşı duruş sergileyebiliyorlar! İnanın en kalbi duygularımla söylüyorum ki  bunu anlamakta zorluk çekiyorum..

***

Tahminimce yanlışları savunur tarzda sohbetleri yapan imamlardan ve din önderlerinden destek alan yöneticiler, makam ve mevkii uğruna zalimlere karşı münasebetlerini Kur'an-ı Kerim'e göre değil, heva ve heveslerine göre şekillendiriyorlar..

Alimler şehri Of İlçesinde bir Cuma namazı öncesi vaaz veren ilçenin vaizcisi! Sohbetin bir bölümünde Müslüman olmayanları hiçbir şekilde dost edinilmemesi gerektiğini de ifade ederek, "Rabbimiz ne şart olursa olsun kafirleri dost edinmememizi bize emrediyor." dedikten sonra "Ha, siyasi politik olarak ayrı bir olay." dedi.

Böyle bir sohbet Of gibi bir yerde binlerce Müslümanın gözüne baka baka yapılırda kimse  ses çıkarmazsa, siyasiler neden kendi heva ve heveslerine göre kafir ve zalimleri dost edinmesinler?

***

Bu konuda konuşacak en son kişi olarak bu sorunu kaleme aldığım için özür diliyorum. İnşAllah bu ve bunun gibi bir çok ahiretimizi karartacak önemli konularda konuşması gerekenler konuşurda, bizde susar dinleriz..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90