banner102

İnsanoğlu imtihan için yaratılmış mükemmel bir varlıktır. Mükemmelliği de yaptığı ameli ile değer kazanıp, ya meleklerden üstün, yada hayvanlardan da aşağı derecede olur.

Bunu idrak edebilen insan Müslüman olur ve bunun gereği olan yaşamı hayatına aksettirmeye gayret gösterir. Bu gayret içinde tek hedef vardır ki; buda Allah Zülcelal ve Tagaddes Hazretlerinin rızasıdır. Bu rıza ile elde edeceği nimetler ise işin teferruatıdır.

Ben Müslüman'ım dedikten sonra yaşantısında bir iş yaparken işin sonucunu değil, yaptığının yararlımı yoksa yararsız mı olduğunu kontrol eder.

Bir inşaat ustası kendisine teslim edilen binanın yapımında, sonuca göre iş yapmamalıdır. Yapacağı iş, işin Hakk'ın rızasına uygun yapılıp yapılmadığıdır. Yoksa; 'bu zamanda insanlık için faydalı olanı yapmaya kalkarsam zarar ederim' deyip yanlışa düşmemelidir. Sonucunda maddi olarak çok zarar etse dahi kul hakkına düşecek durumdan uzak durmalıdır!

Bu konuyla ilgili neredeyse her gün bir olayla karşılaşıyorum. Söyleyebildiğim kadarıyla birçok kişiye bu konuda bildiğim doğruları anlattuysam da, maalesef birçoğu yine bildiğini yapıyor!

Halbuki kim olursa olsun en gaddar insan dahi kendisine yapılmasını istemediği bir işi başkasına yapmaz! Bunun için hangi işi yapıyorsak yapalım, yapmadan önce empati kuralım.

Konuyla alakalı bir diğer hususta, önümüzdeki yerel seçimler için çalışanların hedefinin yanlış oluşudur!

Kimin ne için ve hangi niyetle çalıştığını bildiğim falan yok. Sadece bazı gerçekleri ortaya koymak için yazıyorum.

Samimi şekilde x partiden belediye başkan adayı oluyorum, diyerek binlerce insana hizmet etmeye talip olmak her yiğidin harcı değildir. Sadece harcı olmakla kalmayıp bu akıl işi de değildir. Çünkü bu tür bir göreve talip olmak İmam-ı Azam Ebu Hanefi'ye göre büyük bir sorun olmakla birlikte, bazı rivayetlere göre şahitliği dahi kabul edilmiyormuş. Bu kadar ehemmiyetli bir işte, hangi akıllı insan çıkarı! olmadan sadece Hakk'ın rızası için bu yola talip olur? Ben şahsen böyle akıllı insan tanımıyorum!!!

Eee... Peki bu işler nasıl yürüyecek, diye bir soru akla gelebilir. Çok basit; önümüzde uygulanmış gerek Peygamberimiz (Sallahu Aleyhi Vesellem) döneminden gerekse sonraki dönemlerden misaller vardır. (Araştırın, bakın, bulun ve öğrenin) Bu konuda yapılacak tek iş; ehil kişiler tarafından yapılacak istişareler sonucu, ehil kişiye görev verilir. Daha açık bir tabirle, görev istenmez - verilir.  

Görev verildikte sonra iş bitiyor mu? Kesinlikle hayır.

Görev alındıktan sonra esas görev başlar ve ateşten gömleği giyip sadece ve sadece Hakk'ın rızası için çalışılır. Sonuç şu olur, bu olur düşüncesi kafadan silinir ve sadece yapılan işin rızaya uygun olup olmadığı kontrol edilir.

Sonuç Allah Zülcelal ve Tagaddes Hazretlerinin elindedir ve bunu kimse ne etkileyebilir nede değiştirebilir!

Şu şekilde yaparsam, bunu söylersem, o projeyi açıklarsam, x partiden girersem veya karşımda şu aday olursa oy verirler ve kazanırım demek, niyetin bozuk olduğunu gösterir! Bunun için bu ve diğer bütün çalışmalarımızda ilk önce niyetimizin halis olduğunu kontrol etmeliyiz.

Konuşmalarımızda, yazılarımızda, susmamızda ve bakışlarımızda dahi niyetimiz halis, yani Hakk'ın rızasına uygun olmalıdır. İnşallah, inandım diyen ve inandığı davanın hakim olması için gayret gösteren bütün Müslümanlar bu hassasiyete önem gösterirler.

Dillerinde samimi olduklarını söyleyenler, bu hassasiyete önem gösterirse, diğerleri de ister istemez önem göstereceğine inanıyorum!

Mevla'm cümlemizi son nefesinde samimi niyetle Hakk'ın hakim olması için doğru yolda mücadele edenlerden eylesin. 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90