banner102

Ortadoğu'da ateş çemberi gittikçe daralıyor. Türkiye dış politikada çok önemli kararların arefesinde. Tezkerenin meclisten, “ ulusal güvenliğimiz tehdit altında” gerekçeleriyle geçmiş olması, bu karar muvacehesinde ülkemiz üzerinden Irak ve Suriye’ye yapılacak kara ve hava saldırılarının sonuçlarının vebalinden bizi kurtaramaz. Özellikle IŞİD bahane edilerek Türkiye savaşın içerisine çekiliyor. IŞİD'le ilgili birçok bilinmez ve şüpheler devam ederken Türkiye mayın tarlasına girmemek için çok dikkatli olmak zorunda.

Sıcak gündem - her zaman olduğu gibi- ortadoğu, ve kanayan yara IŞİD; Türkiye'nin genel olarak ortadoğu ve özelde kuzey Irak ve Kürt politiklarında yeni gelişmelere sebep olan IŞİD, gerek kuzey Irak ve Suriye'deki gerekse Türkiye’de yaşayan Kürt kardeşlerimizin merkeze yakınlaşmasına sebep olurken ülkemizdeki Kürt siyasetçilerin hoşnutsuzlu da belirginleşti. Buradan şu sonucu çıkarmak mümkün; Kürt politikacılarla kardeş Kürt halkının talepleri örtüşmüyor veya süreç böyle devam ederse Kürt politikacılar siyasi yelpazedeki yerlerini kaybetme endişelerini taşıyor olabilirler. Bağımsız Kürdistan veya özerklik beklentisi içerisinde olanlar pabucun pahalı olduğunu, etnik temelli yapılanmaların dışında farklı ekollerin de Ortadoğu’da var olabileceği ve bunun zamanla şu anki zeminden daha sağlam ve gerçek bir sünni ümmet hareketine dönüşebileceğini, Türk, Kürt, Arap ve Acem velhasıl bütün Müslümanları bir bayrak altında toplayabileceğini hatırdan çıkarmamaları gerekir. Nebevi haberler bunu söylüyor ve İslam ümmetinden beklentimiz de budur.

IŞİD’le ilgili bilinmeyenler varlığını sürdürüyor. IŞİD silahları kimden ve nasıl temin ediyor, ayrıca para kaynaklarının dolar cinsinden ve bayağı kabarık olması da düşündürücü. Müslümanların hiç bir şartta yapmaması gereken yargısız infazları –ne derece doğru bilinmiyor- da dikkate aldığımızda durum içinden çıkılmaz bir hal alıyor.

Benim şahsen kafamın takıldığı bir nokta var ki ; esir alınan konsolosluk görevlilerinin alınması için yapılan onca girişimin karşılıksız kalması, Türkiye gibi arabuluculukta önemli başarıları olan ve de sunni ! bir çephe ile müzakere halindeysek durum çok kritik demektir. Bu durumda elbette komplo teorileri devreye giriyor diyeceksiniz. Evet bende öyle düşünüyorum. Türkiye’nin elindeki önemli kartlardan biri olan esir konsolosluk görevlileri gerekçemizin yüzbir gün üzerine ve Tayyip beyin dediği gibi “tereyağından kıl çeker” gibi Türkiye’ye teslim edilmesi de hayli düşündürücü.Türkiye'nin gerek İran ve gerekse Suriye ile savaşa bulaşması için yapılan bir çok plan ve provakasyon sonuç vermedi. İnşallah bu da sonuç vermeyecek ve Müslüman Türk askerinin Müslüman kanı dökmesine sebep olacak bu tuzağa düşmeyeceğiz. Birileri kan döküyor, Müslüman kanı dökülmesi için elinden geleni yapıyor. IŞİD ya da ismi ne olursa olsun. Ortaya çıkış sebebi temsil ve hakların bölüşümündeki adaletsizliklerden kaynaklanıyor olsa da, Müslümanların kendi aralarında bu şekilde bir çözüme başvurmaları İslam hukuku açısından doğru değil. Bunun delili, Huzeyfe el-Yeman(r.a.)’dan gelen şu rivayettir: “… O’nu(Emir’i) dinleyin ve emirlerini yerine getirin. Hatta sırtınız kırbaçlansa, servetiniz kapışılsa bile dinleyin ve itaat edin!”

Sayın Ahmet Davutoğlunun da söylediği gibi, IŞİD’in ortaya çıkış sebepleri yok edilmedikçe yeni Işid’lerin çıkması kuvvetle muhtemeldir. Başbakan Ahmet Davutoğlunun değerlendirmelerine katılmakla birlikte Türk dış politikasının, "bekle gör, siyaset üret" mantığı çoğu kez ülkemiz lehine sonuçlar vermiyor. Fakat söylemler açısından duymak istediklerimizi duyuyoruz ve ülkemiz insanı bununla yetinmeye razı. 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90