banner102
Rabbimizin inzal buyurduğu, insanların hidayet kaynağı Kur’an-ı Kerim’in hidayetimizin kaynağı olabilmesi, bizleri milletlerin en şereflisi yapabilmesi için; ondan bizlerin ne anladığı değil ayetlerdeki “Murad’ı İlâhi” (Allah’ın (cc) neyi anlatmayı murad ettiği) ni yakalamak önemlidir. Yani; okumuş olduğumuz ayette Cenab-ı Hakk neyi Murad etmiştir, neyi anlamamız gerekmektedir? Bunu elde edebilmenin gayreti içerisinde olmamız gerekir. “Muradı İlahi”yi elde etmenin en sıhhatli ve kaçınılmaz yolu ise Kur’an-ı Kerim'i Hz. Peygamber (sav) in O’nu tefsir edişine, hayata tedbik edişine, açıklamasına müracaat etmelidir.

Gerek Kur’an-ı Kerim’in toplanıp Mushaf haline getirilişi esnasında, gerekse Hz. Peygamberin mübarek sünnet’i saniyelerinin bizlere aktarılmaları itibarı ile, Ashab-ın (Rızvanüllahi aleyhim ecmein) rolleri çok büyüktür. Hz. Ebubekr’e yazılı ayet nushalarını iki şahid desteğiyle getirip müsfahın toplanmasında görev yapan sahabe ile, Resulullah (sav)’in mübarek sünnetini, Hadis-i Şeriflerini bizlere kadar ulaştıran sahabe aynıdır. Onlarca sahabenin rivayet zinciriyle ulaştırılan Hadis’i şerifler hakkında Mü’minlerin kafalarını karıştırmaya çalışanlar esasen; aynı kişilerce  zapta geçirilmiş olan Kur’an ayetlerini tartışmaya açma, Kur’an-ı tahrif etme de dahil pis  çalışmalar içinde olanların öncü kuvvetleridirler.

Nefislerini emmare makamından kurtaramamış hâlâ beş vakit namaz görevini halletmemiş, İslâmî hayat hassasiyeti bulunmayan bir takım sözümona ilim adamlarının kirli lisanlarıyla Kur’an-ı Kerim'e heva ve hevesleriyle mânâ verebilmelerinin önündeki en büyük engeli teşkil eden, Hz. Allah’ın haklarında Kur’an-ı Kerimde nass buyurduğu, hidayetleri ve cennetteki makamları Allah tarafından garanti edilmiş olan sahabe-i kiram ve onlara en güzel bir şekilde tabi olan tabiindir.

 “( İslâm dinine girme hususunda) “Öne geçen ilk Muhacirler ve Ensar ile onlara güzellikle tabi olanlar varya; işte Allah (cc) onlardan razı olmuştur. Onlarda Allah’tan razı olmuşlardır. Allah onlara, içinde ebedi kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük kurtuluştur.” (Tevbe 100)

Anlaşılıyor ki hadis-i şerifleri bizlere rivayet zinciri ile ulaştıran Ashab ve Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerden İslâm hukukunu oluşturmuş olan “Müctehit”ler; Cenab-ı Hakk’ın Kur’an da hidayetlerini onayladığı, makamlarına erişilmesi mümkün olmayan büyük zatlardır.

Sahabesiz Kur’an-ı Kerim’den “Murad’ı İlahi”nin tam tersine anlam çıkartma tehlikesinin en açık örneği Bakara suresi 195. Ayeti kerimesidir. Ayet-i Kerimede şöyle buyrulmaktadır:

 “ Allah yolunda harcayın, kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın.” (Bakara/195)

Bu ayeti kerimedeki “Murad’ı ilâhi’yi elde etmede Hz. Halid bin zeyd (Eba Eyyüb el ensari) nin tefsirinin katkısı büyüktür. Bilindiği üzere bu sahabi; Hz. Peygaber’in (sav) İstanbul’u fethedecek komutan ve askeri övmesi nedeniyle Resulullah’ın övdüğü asker olabilmek aşkıyla İstanbul’a gelmiş, İslâm ordusunun Bizans kuşatmasına katılmış ve orada şehid olmuştur. Kuşatma esnasında askerlerden birisi kendisini Rum ordularının üzerine atmış, onların arasına dalıp saldırmış olan bu mücahid için arkadaşlarının; “Sübhanellah! kendi elleriyle kendisini tehlikeye attı.” Söylemeleri üzerine; Eba Eyyüb-el Ensarî ortaya atlayıp şöyle buyurur. “ Bu ayet-i Kerime Medineli ensar topluluğu ile beraberken bizim yanımızda Resülüllah (sav)’e nazil olmuştur. Ne zamanki İslâm izzet bulup hakim olmuştu. İslâmın yardımcıları çoğalmıştı. Hz Peygambere şöyle dedik.    

 “Ya Resulellah! Evlerimizin, mallarımızın başına dönsek, kaybettiklerimizi elde etmeye, bozulanları düzeltmeye başlasak olmaz mı? İşte ayet bu esnada inmiştir. Allah (cc) şöyle buyurmuştur.

 (“Evlerinizin, mallarınızın, başına dönüp onları düzeltmekle onlarla meşgul olmakla İslâm düşmanlarıyla cihad-ı terk etmek suretiyle) “Kendi elerlinizle kendinizi tehlikeye atmayın.” (Bakara/195)

 “Yazdıkları meallerden, cihad’ın kelimesini bile çıkarmış olanların bu ayet’e “Halid bin zeyd”in tefsiriyle yaklaşmaları elbette beklenemez.1

Kur’an-a sahabe ve tabiin anlayışıyla yaklaştıklarında karşılarına Hz Aişe validemizin buyurduğu müslümanın hayat çizgisi çıkacak ki; buda piyonluğunu yaptıkları, aralarında ilân’ı aşk ettikleri batılı müsteşrik dostlarının işlerine gelmeyecektir. Hz Aişe (r.anha) validemiz:

 “ Elinizden gelirse başınızı bile Peygamber (s.a.v) gibi kaşıyın.” Buyurmuştur.  

Allah (cc) Islah etsin.                                                               

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Sadık tiryaki 2016-05-20 12:36:06

Sayın yazar merhabalar.geçen kanal dini kanal da duydum yanılmadıysam lalegül tv .hz muaviye sözü geçti sok oldum muaviye yezidin babası degilmi imam hüseyinin katili degilmi .lütfen anlatın yazın

Avatar
baştürk 2016-05-25 13:23:08

allah resulunun sunnetınden bahset ve tek kelıme bıle olsa ehlı beytten söz etme.lutfen bıze ehlı beytı de tanıtırmısınız.allahın sevmemızı farz kıldıgı bu zevattan neden bahsedilmez.

banner90