banner102

Hayatı kolaylaştırdığı iddia edilen teknoloji, neredeyse yaşamın her anına müdahale eder oldu.  Doğru, ancak, sağladığı kolaylık yanında insanlığa çelme taktığı da göz ardı edilemez. Hem öyle-böyle bir çelme de değil, izzet-i ikram diyerek insana zillet yaşatan kocaman bir çelme.

Teknolojik her plan, güya insanlığa hizmet adına kurgulanıyor, ama maalesef madalyonun öteki yüzünde hep hezimetler var. Bir başka ifadeyle teknolojiyi kurgulayanlar, ne yazık ki arka planında hep insanı insanlık rotasından çıkarmayı hedeflemişler.  

Bugün dehşetengiz bir adaletsizliği tercih etmiş olan teknolojik kurgular, maalesef insanlığı acımasızca bir girdabın içerisine sürükleyip duruyor... Bugün dünyada işlenen teknolojik ayıplar had safhaya ulaşmış durumda... Maalesef teknoloji geliştikçe insan hayatı da adeta hiçe sayılıyor...

Günümüzde teknoloji sayesinde medeniyetler yok ediliyor, insanlık zulme maruz bırakılıyor. Savaşlar insanlığı canından bezdirmiş durumda. Bir yanda medenilik diye çalım satanlar, öte taraftan insanlığa çelme takıp duruyor.

Teknoloji, insanlığa sadece savaşlarla zillet yaşatmıyor, sadece katliamlarla hayatlara son vermiyor, sadece insanları yerinden yurdundan edip, aç bi-ilaç bırakmıyor... İnsanı mânâ değerlerinden de uzaklaştırıyor, adeta ruhsuzlaştırıyor ve ailede ise çatıları çatırdatıyor.

Teknolojik silahların işledikleri insanlık ayıbı kadar, yaşamakta olduğumuz iletişim çağı da insanın mânâ değerlerini görmezden geliyor ve toplumun temel dinamiklerini hiçe sayıyor. İletişimde kullanılan ağ ve araç-gereçlerin hepsi de insanı hissizleştirme yönünde hızla yol alıyor.

Orta kuşağı da neredeyse hegemonyası altına almış olan iletişim denilen canavar, özellikle yeni yetişen neslin bir taraftan beyin fonksiyonlarına adeta uyuşturucu etkisi yaparken diğer taraftan farklı frekanslara yönlendiriyor ve bilinçaltlarını ha vira tarumar ediyor.

Oysa teknoloji, insanlığı bir girdabın içerisine sürüklemek yerine pekâlâ zilletten-izzete kavuşturabilir. Ancak, insanlık özürlülerinin, “Güçlüyüm o halde ben haklıyım.” Anlamındaki safsataları ne yazık ki böyle bir fırsatın önünde dağ gibi bir engel olarak duruyor.

Evet, kısaca teknolojinin insanlığa bahşettiklerini, bu şekilde özetlemek mümkündür. Peki, bu böyle mi devam etmeli? Bu işin arka planına bir müdahalede bulunulamaz mı? Acaba sorun nerede? İnsanlık özürlülerini kurguladıkları bu hain planlardan vazgeçirmek mümkün olamaz mı?

Kanımca sorunun bizi ilgilendiren boyutu esasen bu olsa gerek!

Sorunun cevabı aslında bir bakıma kolay! Kolay da yalnız kendini bilen irade sahibi biri için kolay. Şeytana ve nefsine yenik düşmüş biri için zor. İşte asıl sorun burada. Yani ki esasen bu insanları uyandırıp, iradelerinin güçlenmesine yardımcı olmak gerekir.

Tabi iş bununla bitmiyor. İnsanlık özürlülerinin yolunu da kesmek gerekir. Onların kurguladıkları bazı sinsi teknolojik planları avantaja çevirmek, bazılarını da daha kaynağında iken kurutmak gerekir. Tabi bunun için de alternatif teknoloji planları gerekir.

Peki, işe nereden başlanabilir? ... İşe misal iletişimde kullanılan teknolojiyi avantaja çevirmekle başlanabilir. Yani?! ... Yani mesela, bilgisayar ve akıllı cep telefonları bir takım oyun ve müstehcenlik yerine ilim ve bilim öğrenme amaçlı kullanılabilir.

Daha somut ifade etmek gerekirse. Mesela Hz. Peygamberin ‘Bir dil bilen bir kişi, iki dil bilen iki kişi’ hadisini düstur edinerek, internetten Arapça, İngilizce ya da başka bir dil öğrenme tercih edilebilir. Ya da mesela bilimsel bir takım çalışmalar ve araştırmaları takip etmek gibi...

Teknolojinin insanlığa taktığı çelmenin birinci aşamasını bu şekilde bertaraf ettikten sonra esas maddi açıdan yaşattığı zillet boyutunu çözmek gerekir. İş burada ferdi boyutu aşıp toplumsal boyuta ulaşıyor. Yani meseleyi toplumsal olarak ele almak icap ediyor.

İşin bir de siyasi (yönetimsel) boyutu olacak. Meseleyi bu boyutlarda bütünlük sağlayarak çözmek gerekir. Açıkçası Milli pencereden Milli bir bakış açısıyla bakmak gerekir. Peki, bu zaviyeden bakıldığında insanlığa zillet yaşatan teknoloji nasıl izzeti-ikram sunan hale getirilecek?

Milli Görüş Lideri Erbakan, bunun formülünü şu şekilde özetliyordu. Geliştirilecek teknolojiyle insanlık özürlülerinin insanlığı yok etmek için fırlattığı füzeyi daha havada iken, yönünü değiştirerek fırlatıldığı rampa imha edilecek...

İşte kısaca çözüm formülü verilen ve insanlığı zilletten izzete taşıyacak, bir daha insanlığa çelme takamayacak teknolojinin geliştirilmesi ancak Milli bir bakış açısı olan ‘Yaşanabilir bir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye ve Yeni Bir Dünya’ kurulması hedefiyle gerçekleşecektir.

İnsanlığın huzur içerisinde yaşayacağı ‘Yeni Bir Dünya’ kurulması için çalışmak herkesin boynun borcudur!..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90