Dönemin süper güçleri;Rusya ve İngiltere karşısında yalnız kalmamak adına kendine bir müttefik arayan Osmanlı, Almanya ile yakınlaşmış bu amaç doğrultusunda Alman imparatorunu İstanbul'da ağırlamış ve Almanlar'la muhkem bir dostluk kurmaya azami gayret sarf etmiştir.
Osmanlı'nın Almanya'ya mecburiyeti salt kurtlar sofrasında yalnız kalma korkusundan ileri gelmiyordu.ilerleyen silah teknolojisinden de nasibini alamayan Osmanlı, Alman subaylarının eğitimine ve Alman silah sanayinin ürünlerine de ihtiyaç duyuyordu.
Anadolu şimendifer hattı ihalesinin Alman bir firmaya verilmesi de tesis edilmeye çalışılan dostluğun bir nişanesi olarak ta kabul edilebilir.
O yıllarda Abdülhamit güçlü bir müttefik arayışındaydı ve Almanya'da bunun farkındaydı..
Yine o yıllarda donanmaya büyük önem veren Alman imparatoru sürekli deniz aşırı ülkelere yol alan Alman gemilerinin kömürsüz kalmaması için uzak denizlerde kömür depoları aramaktaydı. Abdülhamit'in onlarla kurmak istediği dostluğun gerekliliğinin farkında olan Almanlar, Hudeyde civarındaki ıssız bir adayı Abdülhamit'ten istediler.
Bu rica üzerine hemen Yemen valisi Feyzi Paşa'ya bir telgraf çektiren hünkar,o adaya kafi miktarda asker gönderilmesini ve lazım gelen tüm hazırlığın yapılmasını buyurmuştur.
Akabinde Baron Marshall'a Hudeyde civarında öyle bir ıssız adanın bulunmadığını o civarda bulunan tek adanında askeri mevki olarak kullanıldığını bildirmiştir..
Siyasetin;her isteneni vermekle olmayacağını,düşmanın her oyununa karşı bir oyunla cevap verilmesi gereken bir sanat olduğunu gösteriyor bize Abdülhamit.
Kandırılsa,beni kandırmışlar deyip işin içinden çıkamayacağı için işleri sıkı tutuyor cennet mekan..