banner102

Son günlerde Türkiye’de çok önemli yasal düzenlemeler ve uygulamalar hayata geçirildi.  Gerçekten ihtiyaç mı , değŸil mi  bilemiyorum ;ama tek görünen şŸiddetin üzerine şŸiddetle gidilmesi.  Kadınlarımızın devlet  tarafından  korumaya ihtiyaç  duyması. Oysa bundan 20 yıl önce solcular buna ihtiyaç var derken biz bu projeye şŸiddetle karşŸı çıkmışŸtık. 20 yılda ne oldu da o İslam'dan nasibini alamamışŸ insanların projesine  ihtiyaç duymaya başŸladık . Bilemiyorum ama bu işŸi elbette bizden iyi bilenler vardır diyebilir miyiz. Aileden sorumlu bakanımız Fatma şžahin vicdanlar eğŸitilmeli, nasırlaşŸmışŸ kalplerle bu işŸler olmaz, diyor; ama vicdan nasıl eğŸitilir demiyor, vicdan nereden beslenir, vicdanın gıdası nedir, diyemiyor.  YaklaşŸık bundan bir ay önce aynı sözleri başŸbakanımızın eşŸi  Emine ErdoğŸan’dan da  şžÜ–NİM*lerin açılışŸında  dinlemişŸtim. Vicdanlar eğŸitilmeli  diyor ve ekliyor: ‘’EğŸitimden maksadım elbette diploma değŸildir .  Ama İslam, ahlak  ve iman ile  olur.’’, diyemiyor bu kadar zor mu bunları söylemek ?

Aile ve sosyal politikalar bakanımız Fatma şžahin uluslararası aile ve şŸiddet konferansının açılışŸ konuşŸmasında  bakın ne diyor:’’ Son 15 yıllık bilançomuz içler acısı, yılda ortalama 550 bin ile 650 bin kişŸi evleniyor, bunların tam dörtte biri boşŸanıyor .’’BoşŸanmaların önüne nasıl geçilir, nasıl huzurlu bir aile ortamı oluşŸur  diye de bir şŸey  söyleyemiyor.  O da şžÜ–NİM diyor.   Biz de imanımızın ve inancımızın gereğŸi  olarak şŸöyle inanıyoruz:

İnsan denen varlığŸın görünen ,  bir de görünmeyen  yönü  var. Görünen kısmına beden , görünmeyen kısmına da  ruh diyoruz. Bedenimizin diri ve sıhhatli olabilmesi için gıdaya; ruhumuzun da sıhhatli olabilmesi için  imana ihtiyacı vardır. Onun da arka planında  bir şŸeyler  daha var. Onlara da  vicdan,  akıl  ve kalp diyoruz.  Ruh halimizin  diri olabilmesi için  vicdan ve kalbimizin sıhhatli olması lazım.  Allah’a, Kur’an’a,  Peygambere,  hesap  gününe  inanma ihtiyacı vardır.   Bunu da ancak ve ancak vahye  tabi olma  yoluyla  elde edebiliriz.  Kalbin, vicdan temizliğŸinin ve saflığŸının muhafaza edilebilmesi için kötü ahlaktan uzak iyi ahlakla ahlaklanmak gerekir.  Farzların sünnetle korunduğŸu gibi  bunu da  ancak vahyin kontrolünde  olursak muhafaza edebiliriz.

Güngören’de yaşŸadığŸımız için bir anımızı sizinle paylaşŸmak istiyorum: 90’lı yılların başŸında Bakırköy’den ayrılan Güngören,  ilk mahalli  seçimde Yahya BaşŸ’ın başŸkanlığŸında belediye başŸkanlığŸını kazandık. Sayılarını tam bilmiyorum  ama İstanbul’da birkaç tane kadın sığŸınma evi  vardı. Bir tanesi de Güngören’de bugünkü Güngören Hastanesi’nin olduğŸu yerde idi.  Bizim o günkü önderlerimiz,  bu günün Ak Parti kurmaylarının ilk işŸi, kendilerinin deyimiyle o utanç verici yer olan kadın sığŸınma evini kaldırmak olmuşŸtur.  Belediye  BaşŸkanımız Yahya BaşŸ  ve bugünkü  BaşŸbakanımız olan o günün İstanbul İl BaşŸkanı  şŸöyle dediler:  ‘’Kadının sığŸınacağŸı yer ya babasının ya kocasının ya da oğŸlunun yanıdır. Bizim kültürümüz  ve inancımız bunu söyler.’’ ve ardından da dozerlerle geldiler. O günün solcuları direndiler, yürüyüşŸ yaptılar; amma boşŸ! o inançlı kadrolar kararlılıkla o evi yıktılar ve yerine bugünkü  Güngören Hastanesi’ni yaptılar. Ne güzel hizmet değŸil mi? Hep alkışŸladık.  Peki ne oldu da yirmi yıl önce kadının yeri babanın , kocanın ve evladının  yanı iken şŸimdi  şžÜ–NİMLER  oldu. Tekrar sığŸınma evlerine ihtiyaç duyuldu.  Koca bakanlık kuruldu ve o kadar büyük bütçeler ayrıldı, kadınlarımıza sahip çıkılmaya başŸlandı. O zaman örfümüze ters, inancımıza ters iken  şŸimdi yeni vahiy mi geldi? Yani milli görüşŸ varken solcuların önünden gidiliyor, gömlek çıkınca solcuların arkasından hem de yirmi yıl arkalarından . 

On bir ilde şŸiddet gören kadınlar için can simidi şžÜ–NİM  görev başŸında .Her  ne ise, on bir ildeki kadınlar kurtuldu, diğŸer yetmişŸ ildeki kadınların işŸi her halükarda  Allah’a kaldı. Onların da sırası gelirse kurtulurlar.  Anılarımızda kalmışŸ bir başŸka  tatlı anımızı daha paylaşŸalım: Sayın başŸbakanımız İstanbul  Belediye BaşŸkanlığŸı’nın  ilk günlerinde idi.  Solcu gazeteciler kendilerine sordular: Tabii ki  onlara göre Tayyip’ in başŸarısızlığŸı onlara başŸarı olacaktı. Soru, İstanbul’un 20 günlük suyu kaldı, ne yapacaksın yağŸmur duası mı, yağŸmur bombası mı...  O da cevaben;  zamanı gelince olması gereken olur, gerekirse yağŸmur bombası, gerekirse yağŸmur duası yaparız.  Ertesi gün gazete manşŸetleri: Tayip’in işŸi Allah’a kaldı... Bizim de  Trabzonlu olarak kadınlarımız çok şŸanslı; çünkü şžÜ–NİM  lerin  bağŸlı olduğŸu 11 ilin içinde Trabzon da vardır. Bizim işŸimiz Allah’a kalmadan aileden sorumlu bakanımız bizim  kadınlarımız  için bir şŸans, diğŸer 70 ilimizin işŸi Allah’a kaldı. 

Selam ve dua ile...

*şžÜ–NİM: şžiddeti ܖnleme ve İzleme Merkezi       


Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
ASIM KURBETOğLU 2013-02-18 21:56:55

Köyleri yaricilara teslim edince sığŸınacak yerumuz kalmadi tabi Celal Abi..E hanımlar da boş kalmaktan ne yapacağŸını şaşırınca böyle oldu. Eskiden şönime ihtiyaç yokidi, çalişmaktan zaman mi varidi:)))

banner90