banner102

Bizleri son derece üzen insanlık onurun yerle bir edildiği bir katliam sonrası olup bitene dair bişeyler yazıp çizmenin pekte anlamı kalmıyor ancak bize düşeni elimizden geldiğince dilimiz döndüğünce yapmamız gerekir. Bu olay oldu evet ölenleri gözyaşı ve dualarla yad ettik ancak; ölenleri geri getirmeyeceğimize göre önce biz Müslümanlar olarak kendimize çeki düzen vermemiz, bir hayat muhasebesi yapmamız gerekmektedir.

 Ecdadımız İslam topraklarının dışında olduğu süre içerisinde davranışları ve yaşayışıyla Allah'ı hatırlatıyordu. Hademe-i hayrat olan ecdadımız gittiği yerlerde  Müslüman olmayanlara karşı davranışı ve yaşayışı ile onların gözlemlerinde bıraktığı en önemli değerlerimizden bir kaç tanesini yazacak olursak:

1. Müslüman(lar) elinden ve dilinden emin olunan insandır.

2. Müslüman(lar) asla yalan söylemez.

3. Müslüman(lar) adil ve dürüst insandır.

4. Müslüman(lar) nezaket sahibi insandır.

5. Müslüman(lar) misafirperverdir.

 Nitekim Avrupalılar “Biz İslam’ ı inkar etsek bile, şu Abdulkadir’ i (Abdülkadir Geylani) nasıl inkar edelim.” Diyerek  açıkça itirafta bulunmuşlardır.

 Bizim Müslümanlar olarak karşı tarafa sunduğumuz izlenim budur. Bu olmalıdır. Müslüman olmayanların, en zalim bir insanın bile fıtratı gereği asla kötüdür diyemeyeceği bu değerleri biz Müslüman olarak tekrar ikame etmek ve insanlara karşı bir kimliğimiz (sertifikamız) olduğunu göstermek son derece zaruridir. Sözü fazla uzatmaya gerek yok, yapmamız gereken naçizane bu değerlere tekrar sahip çıkmamız ve bu değerleri her geçen gün yaşamamızdır. Bu konuda sınıfta kaldığımız açık ve nettir. Harekete geçmediğimiz (yaşayış, kültürel, ekonomik, siyasal vb) sürece bu tür olaylar giderek artan bir şekilde devam edecektir. 

 Diğer taraftan size bir şey söyleyeyim mi? Hani lanet okuyanlar, kınayanlar, çok üzülenler... duydunuz mu? Geçtiğimiz günlerde Yeni Zelanda da katliamın yapıldığı caminin önünde binlerce farklı inanç, değişik millet ve çeşitli görüşe sahip insanlar bir arada toplandı. Hepsi insanlığın kurtuluş reçetesi olan İslam'ın ezanını Ezan-ı Muhammet’ i dinledi. İçlerinden bir çoğu eminim ki o manevi atmosferde İslam'ı merak edip araştıracaklardır diye içimden geçirdim ki, Nitekim içimden geçirdiğim oldu bile! Katliamdan birkaç gün sonra aynı camide 50 tane Yeni Zelanda' lı polis İslam’ı öğreniyor. Ardından Başbakan bizzat cenaze merasimine katılıyor, Cuma günü ülkenin bütün camilerinden ezanlar duyulacak ve ülkenin iki farklı televizyon kanalından bu ezanlar vatandaşa bizzat aktarılacak... Duamız şu olmalıdır: Kısaca Rabbim hidayet nasip et, sayılarını arttır.

 Bu olay keşke olmasaydı ancak oldu. Eden bulur demiş atalarımız. Ne doğru demişler. Katliamı yapan zaten yaptıklarının bedelini ödeyecektir. Buna inancımız tamdır. Bizler ise İslam' a göre yapmamız gereken çok açık ve nettir: AFFETMEK. Şunu da belirteyim ki: Her olanı biteni göz göre göre affetmek değil, bu tür olayların olmaması için elinden gelen gayreti göstermektir.

  Kur'an-ı Kerim' in birçok yerinde rabbimiz insanları affetmemizi ve öfkemizi yenmemizi emreder ancak hepsini burada yazamayacağımıza göre  ismimin de içerisinde bulunduğu Ali-İmran Suresinin 134. ayetinde Rabbimiz: Onlar varlıkta ve yoklukta Allah'ı anarlar, öfkesini yeneler ve İNSANLARI AFFEDERLER... Emrediyor. Ayetin ışığından hareketle, başka bir haberde vereyim size katliamda şehit düşen Ahmet abinin eşi katliamı yapanı affetti. Yok artık nasıl olur! demeyin oldu. Eşim yaşasaydı onu affederdi diyor. Bu söylem Müslümanın gönlünün ne kadar geniş olduğunun, merhametli insan olduğunun açık ve net nişanesidir.

 Hafızamızı az zorlayalım hatırlayacaksınız Amerika' da oğlu öldürülen bir baba vardı. Oda oğlunun katilini bağışladı ve o katil sonrasında Müslüman oldu. Bu insanlar dinimizin gereği ve Resul'ün sünnetini yerine getirdiler insanları affettiler; tıpkı Peygamber Efendimiz' in amcası Hz. Hamza' yı öldüren Vahşiyi affettiği gibi. İkrimey’ i affettiği gibi.

 

 

 Buradan şu sonuca varmak istiyorum:

1. Müslüman(lar) affedicidir.

2. Müslüman(lar) öfkesini yenendir.

3. Müslüman(lar) acziyeti gereği beddua eden değil, insanlığın hayrı için harekete geçendir. Nitekim Resulullah:”İnsanların en iyisi, insanlara en çok faydası dokunandır.”

 Gönenli Mehmet Efendi’ ye kulak verelim: “Nafile ibadetlerin en büyüğü insana hizmettir.” Bizde kendimize çeki düzen verip değerlerimize dönelim, insanlığa örnek olalım.

 Merhum Aliya İZZETBEGOİÇ' in bir sözü ile konuyu şimdilik! kapatıyorum:

“Ben Müslümanım ve Müslüman olarak kalmaya kararlıyım. Bu hayatımın sonuna kadar böyle devam edecek. Çünkü; İslam benim için iyi ve asil olmanın en doğru ifadesidir.”

NOT: Cami önünde okunan ezanı dinlemek için bakabilirsiniz. https://www.facebook.com/100001187929228/videos/2071306862918891/?t=0

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Gamze kul doganay 2019-03-27 21:24:39

Helal olsun sana kardesim

banner90