banner102
 Suriye politikasındaki yanlışlarımızı net olarak ifade edelim önce:

-Suriye’nin BOP çerçevesinde istikrarsızlaştırma ve parçalama politikasına çanak tuttuk!
-Esad’ı sırf ABD istedi düşman belledik!
-Suriye ile daha önce elde ettiğimiz tüm kazanımları (ortak stratejik hedefler, ortak bakanlar kurulu çalışmaları, ortak sınır güvenliği vs) bir çırpıda çöpe attık!
-Suriye’de Esad’a karşı direniş gösteren muhalif grupları destekledik, örgütlenmesine yardım ettik ve hatta ABD ile bu gruplara ‘Eğit-Donat’ projesi ile silahlı eğitim vererek Suriye’de iç savaşın alevlenmesine katkı sağladık!
-Diplomatik tüm çabaları rafa kaldırdık!
-En kötüsü de ABD, Suriye konusunda ne dediyse inandık, güvendik!

Bu yanlışların sonucunda ABD ve Rusya’nın kıskaca aldığı Suriye yumuşak lokma haline geldi. İç savaştan kaçan 4 milyona yakın Suriyeli ülkemize geldi. Terör tehdidi ülkemizde daha sık ortaya çıkmaya başladı. En kötüsü de Suriye’nin kuzeyinde İsrail’in BOP planları gereği YPG denen bir terör oluşumu ortaya çıktı.

Silahlı Kuvvetlerimiz hem kara hem de hava unsurları son bir aydır Afrin merkezli bir harekat düzenliyor Suriye’de. Türkiye’nin  güvenlik gerekçelerinden ve bölgesel bir güç olmanın şartlarından dolayı haklı nedenler bu harekat gerçekleştiriliyor. Fırat Kalkanı ne kadar gerekli ise şu anda sürmekte olan Zeytin Dalı Harekatı da o derece önemli. Türkiye’nin geleceği ile ilgili çok kritik bir adım atıldı. Geçmişte yapılan yanlışların bir bedeli olarak TSK bu harekatı başarı ve kararlılık ile sürdürüyor. Fakat şu bir gerçek ki askeri müdahale Türkiye’nin güvenlik endişelerini tam anlamıyla gideremeyecek. Çünkü bir süre Afrin ve çevresinde kalsak bile iç ve dış faktörlerden dolayı çok geçmeden operasyonel askeri güçlerimizi geri çekmek zorunda kalacağız. ABD, YPG kozu ile bölgeyi dizayn etmeye devam edecek. Özellikle Fırat’ın doğusundaki alanda terörist YPG unsurlardan oluşan bir de facto bir haydut devleti hayata geçirecek. Türkiye’nin Afrin’den sonra Menbiç diye ileri sürdüğü koza karşın ABD, ‘Menbiç’te askeri varlığımızı sürdüreceğiz’ diyerek Türkiye’ye gözdağı veriyor. Bunun Türkçeleşmiş haline, ‘Menbiç’e girersen karşında beni bulursun’ resti demek doğru olur. Dolayısıyla Afrin’den başarı ile çıkmak bile Türkiye’nin nihai hedefine ulaşmasına yetmeyecek.

Peki Ypg terör örgütüne bu denli destek veren ABD ile ilişkilerimiz normal mi? Hükümet kanadından gelen açıklamalara bakacak olursak bize göre hiç de normal değil. Şu süreçte bile ABD ile stratejik ortaklık konseptini sorgulayan tek bir hükümet yetkilisi olmadığı gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD’ye teklifte bulunup Suriye’yi beraber dizayn edelim diyor! Suriye’de yaşanan katliam ve akan kanın baş sorumlusu ABD’ye AKP hükümetinin bakış açısı bu maalesef. Bir yanda çok önemli bir adım olan Afrin Harekatını kararlılıkla sürdürmeye çalışan ama öte yanda ABD ile stratejik ortaklığa ses etmeyen bir AKP hükümeti. İlginç! Bu kritik durumu yılarca yanlış değerlendirmekten doğruyu göremez olduk. AKP hükümetinin öncelikli olarak bu noktayı düzeltmesi lazım. Eğer düzeltmezse bu durum Türkiye için yeni felaket senaryolarının bataklığı olur. Türkiye’nin, ABD’nin terör örgütü Ypg ve Pkk’ya destek verdiğini itiraf etmesinden sonra yapması gereken muhatabına misli ile cevap vermesi olacaktır. Bu diplomatik adımların ilk ikisi ABD ile stratejik müttefikliği sonlandırıp, topraklarımızdaki Amerikan üslerini kapatmak olmalı.

Askeri harekatın başarıya ulaşması, sonuç vermesi diplomatik adımların daha kararlı atılması ile pekiştirilmeli.

Suriye’de son 5-6 yıldır yapılan yanlışlardan derhal dönmemiz lazım. Suriye’de ABD’nin bize kazık attığını anladığımız günden bu yana içine Rusya, İran gibi ülkeleri içine alan daha geniş perspektifli politikalar izlemeye başladık. Bunlar olması gereken adımlar. Ama Suriye’de bizi batağa çekmeye çalışan ABD konusunda daha kararlı adımlar atılması gerekiyor. YPG’yi silahla besleyen ABD’ye hem diplomatik hem de askeri ölçekte daha sert cevaplar verilmeli. Bölge ülkeleri ile özellikle Suriye konusunda daha geniş istişareler yapılarak çözümler aranmalı. Belki de en önemlisi rejim ile muhalefeti bir araya getirecek hamleler yapmak gerek. Evet Türkiye hem bölgesel güç olmanın bir gereği olarak hem de kendi sınır güvenliğini sağlamak açısından Suriye sorunun da rejim ve muhalefeti bir araya getirebilir. Bu durum Suriye’de akan kana dur diyebilir.

AKP Hükümeti bu adımlar ivedilikle atmaya başlamalı…

Çok geç kalmadan…
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90