banner102
 Doğrusu babasının Esma’ya yazdığı mektuba duygulanmamak elde değil. Yüreğinde iman taşıyan herkes hele baba olan herkes o mektupta yazılanlar karşısında elbette ki duygulanır hatta belki yıkılır. Ancak bu vakarlı duruşun getirdiği gururlu bir hüzündür. Bunun karşısında yıkılmak değil bilakis dimdik ayakta durmak gerekir. Bu haklı gurur Esma’nın babasına aittir. O mektuptaki temenniler de inancımıza göre inşaallah gerçekleşecektir.

Ama ancak Sayın Başbakanım; sizin, babasının Esma’ya yazdığı mektubu dinlerken ağladığınızı seyrettikçe aklıma başka şeyler geldi. Aklıma Iraklı Nur bacımızın mektubu geldi. Sanırım o mektup okunurken dinlemediniz. Ama Saadet Partisi’nin Çağlayan’da yaptığı ‘Zalimlere Lanet Mitingi’nde bir bacımız gayet duygulu okumuştu Nur Bacımızın mektubunu. O gün orada bulunan herkes hüngür hüngür ağlamıştı… Ve tabii lanetler yağdırmıştı zalimlere…

Sonra Mesela sizin başbakanlık koltuğuna oturduğunuz ilk gün ulusa sesleniş konuşmanız aklıma geldi. Konuşmanızın tamamını özetler mahiyette bir yerinde şunları diyordunuz; “Bütün bu gelişmeleri izleyen hükümetimiz, Türk hava sahasının yabancı silahlı kuvvetlere mensup hava unsurlarına açılması ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin geçici bir süre yurt dışına gönderilmesi için 19 Mart Çarşamba günü yeniden Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne başvurdu. Irak’ta savaşın başladığı ilk gün 20 Mart Perşembe günü de TBMM, bu yetki talebimizi onayladı. Türk hava sahasının yabancı hava unsurlarına açılması Türkiye’nin menfaatine olup Amerika ile müttefik olmamızın gereğidir.”

Evet, hava alanlarımızdan kalkıp, hava sahamızı kullanan Amerikan uçakları Bağdat’ı bombalayıp 1,5 Milyon (1 500 000) Müslüman’ı katletmişti. Pis Amerikan Conileri Yüz binlerce bacımızın ırzını namusunu kirletmişti. Bu ifadeleri bu satırlar arasında kullanırken bile kendi insanlığımdan utanıyorum. Ve de vallahi lanetler yağdırıyorum…

İşte o bacılarımızdan biri, Nur bacımız… Ebu Guraib hapis hanesinden çığlıklarıyla özetle şu mektubu yazmıştı; “…Siz sıcak evlerinizde karınlarınızı doyurup sevdiklerinizle bir arada otururken bizim maruz kaldığımız aşağılanma ve çektiğimiz açlığımızı, sizler su içerken çektiğimiz susuzluğu, sizler derin uykuda iken Amerikalıların bize yaşattığı uykusuz geceleri, sizler giyinikken bizim yaşadığımız çıplaklığı, bizi soyup önlerinde sıraya dizmelerini nasıl anlatabilir, nasıl kelimelere dökebilirim?

…Siz ey bizim dini liderlerimiz olarak ortalarda tozup gezenler! Amerikalilar'ın bize reva gördüğü bu cinsel ve hayvani eziyetler karsisinda hâlâ nasıl oluyor da açık alınla ortalarda görünebiliyorsunuz? Peygamber Efendimizin en değerli hazineniz buyurduğu haysiyet ve şerefinizi çiğnetmekten pek sıkılmış gibi görünmüyorsunuz. Bizi ve kendinizi birkaç dolar kırıntısı karşılığında pazarlardaki köleler gibi Amerikalılara ve Siyonistlere mi sattınız? Haysiyet ve şerefinizi ne çabuk kaybettiniz? Allah’ın bizi sizlere bir emanet olarak verdiğini ne çabuk unuttunuz? Hani bizleri koruyacak, besleyecek ve namusumuzu asla çiğnetmeyecektiniz? Ne oldu size, verdiğiniz söze?

Evet, Nur Bacımız; “Amerikalılar, Ebu Guraib'de namusunuzu her gün ayaklar altına alıyor. …Bu hapishaneyi ve karnımızdaki Amerikan piçleriyle birlikte hepimizi havaya uçurun…” diye yalvarıyordu mektubunu bitirirken. Nur bacımızın feryadı hala vicdanları sızlatıyor… Sanırım o günlerde yoğunluğunuzdan bu feryat kulağınıza gelmemiştir. Ama doğru ya siz memur maaşlarını nasıl ödeyeceğinizi planlıyor olabilirdiniz. Tıpkı tezkere çıkmasa memur maaşlarını ödeyemeyeceğinizi düşündüğünüz gibi. Sanırım asıl ağlamamız gerekenler bunlar olsa gerektir.

Sonra Sayın Başbakanım; Nur bacımıza açlık susuzluk ve uykusuz geceler yaşatan pis Coniler için ettiğiniz dua aklıma geldi. Hani ‘The Wal Street Journal’ isimli gazetede de yayınlanan Amerikan başkanına yönelik makalenizde; ABD’nin Irak’ta savaşan kahraman bay ve bayan askerlerin en az zayiatla ülkelerine mümkün olan en kısa zamanda dönmeleri temennisiyle duacıyız.” diye yazmıştınız…

Şehitler için gözyaşı dökmenin ne anlamı var Sayın Başbakanım! Şehit için gözyaşı dökülmez, bayram edilir. Kaldık ki Esma’nın babası dahi şehidine ağlamadı. Hani diyorum da ağlamanız şehitler için değil de geç de olsa Nur bacılarımız için mi yoksa acaba? Eğer Nur bacılarımız içinse bu gün dahi dünyanın dört bir yanında neredeyse bütün İslam coğrafyasında Nur bacılarımız aynı zulümlere maruz kalmıyorlar mı?

Ve siz hala ‘BOP’ ve ‘Medeniyetler İttifakı’ eş başkanısınız…

Ve bizim Ülkemiz hala Amerika’yla müttefik!

Yedi ay sonra ülkemizde seçimler olduğunu da aklıma getirmek istemiyorum doğrusu.

Bu ifadeler, rahatsızlıklara neden oluyor, onun farkındayım. Ancak, Nur bacılarımızın hali beni anlatılamayacak ölçüde rahatsız ediyor. Yarın öz çocuklarımız Nur Bacımızın acılarına maruz kalmaması için neye ağlamamız gerektiğini çok iyi bilmemiz gerekiyor Sayın Başbakanım! Aslında ağlamaya değil de neye karar vereceğimizi…


Atilla Mehdigil
TV5 Haber

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90