1. Yolsuzluk algısı: AKP, 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarını tam olarak açığa çıkaramadı. Tüm bu soruşturmaları adeta halının altına süpürürcesine üstünü örterek kurtulmaya çalıştı. Yüce Divana gönderilmesi gereken ve adı yolsuzlukla anılan bakanları kendi partisi içinde 'aklayarak' daha büyük bir skandala imza attı. Tüm bunlar sürerken seçim öncesi bizzat Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın ağzından ortaya saçılan yolsuzluk iddiaları üstüne tabiri caizse tüy dikti. Hal böyleyken yani hükümetin 2 numaralı isminin dahi kendi partisinde yolsuzluk olduğunu ifade etmesi seçmeni iyice etkiledi.
2. Çözüm süreci: Pek çok uzman isme göre daha çok çözülüm süreci olan bu süreç, Pkk'nın ve onun meclisteki siyasi uzantısının gücünün en yüksek noktaya ulaştığı dönem oldu. Pkk, dağ kadrolarını iyice güçlendirdi. Hdp, mecliste en yüksek sandalye sayısına yine bu dönemde ulaştı. Pkk'nın elebaşılarının ve bebek katili Apo'nun 'sözü dinlenir' isimler olması bu dönemde oldu. Öyleki hükümet içindeki isimler dahi Öcalan'ı övücü ifadeler kullanmaktan geri durmadı. Öte yandan güneydoğumuzda kolluk güçlerimiz çözüm sürecinin çatışmasızlık durumu gereği terör örgütüne operasyonlarını durdurdular. Bu boşluğu terör örgütünün silahlı güçleri doldurmaya başladı. 2003 sonrasında Kuzey Irak'ta Barzani'nin hüküm sürdüğü 'de facto' tipi resmileşmemiş bir devlet yapısına göre tehlikeli bir gidiş var. Çözüm Sürecinin aslında Büyük İsrail planının bir parçası olduğu gün yüzüne çıkmaya başladı. Milletimiz Akp hükümetinin bu noktadaki vurduymazlığını ve iş bilmezliğini kabul edemiyor.
3. Ekonomik sorunlar: AKP'nin 13 yıllık tek başına iktidarına rağmen halkın ezilen sınıfı bir türlü ezilmekten kurtulamadı. İşsizlik ve maddi imkansızlıkların boğmaya çalıştığı orta ve alt sınıf hala sıkıntı çekiyor. Bugün resmi verilere göre 17 milyon insanımız açlık sınırı altında yaşamaya çalışıyor. Asgari ücretlimiz ise bugün resmen iflas etmekte olan Yunanistan'daki bir asgari ücretliden daha düşük maaş alıyor. Tüm bunların yanında faiz lobisi milletin gırtlağına çökmüş durumda. Milyonlarca insan faiz lobisinin esareti altında. Kredi kartı ve kredi kullanımı had safhaya uşamış durumda. Tüm bunlar olurken Akp Hükümeti işsizliği çözmek için adım atmıyor. Ülkenin her yanına fabrikalar kurulması gerekirken millet için sosyal patlamaya neden olmasın diye pekçok şehre 3 katrilyon TL tutarında stadyumlar inşa ediyor. Seçim döneminde emekliye zam yapılırsa ülke sarsılır diyen Akp için stadyumlara nasıl oluyor da bu kadar para bulabiliyor sorusu akla geliyor.
Tüm bu temel sorunlar Akp'nin 7 Haziran'ın kaybedeni olmasına neden oldu. Eğer medyanın yüzde 80'inden fazlasına sahip olmasaydı ve algı yönetimi oluşturmasaydı bu kayıp çok daha fazla olacaktı. Akp'nin bu saatten sonra kendine bir çeki düzen vermesi şart. Anap olmak ya da olmamakla ilgili kararı vermek zorunda.
milli ittifak bu barajı Asmalı diye yazinizdaki Verdiğiniz oranlarla ak partinin oyunu kıyaslarsanız asil kaybedeni bulursunuz sizin neden kaybettiginizi hic merak ettinizmi onlarida okumamıza fırsat verirseniz memnun oluruz