Maalesef kabuslu günler yine geliyor!..
Seçim diyorum, seçim...
Ülke yine seçime gidiyor.
Yine kavga gürültü... yine sataşmalar... yine dil dalaşı...
Kandırmacalar...
Yalan vaatler...
Horoz dövüşleri...
Edep sınırlarını aşan tartışmalar...
Tabi bunlar tepede yaşanınca otomatik olarak tabana da yansıyor.
Ondan sonra ortalık ver yansına dönüyor.
Bazen de meydanlar savaş alanına dönüyor.
Hele gına getiren dev posterler
Yalan sloganlar içeren pankartlar,
İsrafın dik alası bayraklamalar...
Devletin kasasını parti kasalarına aktarmalar...
Seçim sonrası yanından geçilmeyecek, seçim öncesi vaatler...
Adaletsizliğin tavan yaptığı bir konuma getirdikleri, Hz Ömer adaletinden bahsetmeler...
Yolsuzluğun adı adalet olmuş
Kandırmanın adı dürüstlük olmuş...
Kendi işledikleri suçları asla yapmamış gibi davranmalar... yetmedi gayet ustaca da başkasının üstüne yıkmalar...
...
Ahlâk standartları değişti...
Manevi anlayış değişti...
İyi, kötü; kötü de iyi olarak çok rahat lanse edilebiliyor.
Darboğaza girmiş, borç batağına düşmüş bir ülke ekonomisi dünyanın en iyi ekonomisi olarak gösterilebiliyor.
İçki, kumar, fuhuş, bina, zina... memleket ahlaksızlık hurdalığına dönmüş.
Dört etrafımız ateş çemberine dönmüş...
Ümmeti getirdikleri hal ortada...
Müttefik, stratejik, dost ülkeler, İslam coğrafyasında kıyamet senaryoları canlandırıyorlar...
Arz adeta mahşer alanına dönmüş...
Kıyametten önce kıyamet sahneleri yaşıyor insanlık sayelerinde...
Dünya yanıyor ama içinde bir yorganımız bile yok havasındalar zatı muhteremler...
Kısacası bir deccalizm süreci yaşıyoruz.
...
Millet mi?
Orası kolay, kandırmaya ne varki...
Bay Kemal siyaseti işi bağlamaya yetiyor...