Meydanları esip gürleten siyasilerden geriye devamlı tekrar ettikleri bir kaç söz kaldı akıllarda... Bahçeli’nin pisköviti, Kılıçdaroğlu’nun “Recep Bey’i” ve Erdoğan’ın “Farkımız Bu” naraları, siyasi hayatımıza yeni bir söylem dili olarak eklendi...
...
Türkiye siyasi tarihi çok köklü bir hazine… Bugün ya da dün meydana çıkmamış köklü bir bütün. Ve o bütünün içindeki en önemli unsur da hiç şüphesiz tüm yönleriyle İslam’dır. İslam’ı kabul etmeden önce Türk dendiğinde anlaşılan medeniyyet yoksunu, kaba, yobaz insanlar topluluğuydu. Hiç kimse İslam öncesi Türkler’e ait bir şair, bir muharrir veya bir edip gösteremez. Ama tanıdığımız ve dünyanın bugün bildiği tüm meşhur karakterler tamamıyla İslam’ın bereketiyle ortaya çıkmışlar, doğru tabirle adam olmuşlardır.
O halde sorulacak soru şudur: Böyle köklü bir İslami medeniyetin varisleri olarak bizler Ak Partiden ne beklemekteyiz?
Açlığı gidermesi, yolsuzluğu önlemesi, duble yollar yapması,hastaneler, köprüler inşa etmesi, elektronik kitaplar dağıtması vs… mi? Elbette...
Yoksa, kaybettiğimiz, günden güne uzaklaştığımız ve yozlaştırılmaya çalışılan mukaddesatımızı yeniden ihya etmesi mi?
Bizler açken, ayağımızda çarıklar varken, duble yollarımız yokken, yedi cihana hükmeden bir imparatorluk kurmamış mıydık? Neyle nasıl olmuştu bu güç? Bugünkü anlamda Teknoloji mi vardı, bilim mi? Elbetteki onları da kullandık. Ancak bizim hepsinden önce Din-i Mübin-i İslam’ın ana kaidelerine bağlı kalplerimiz vardı. O kaideler gün geçtikçe küresel dünya tarafından koparılıyor… Ve biz fark olarak Ak partiden veya bütün siyasi partilerden bu kaidelere karşı olan bağımızı güçlendirici bir yönetim anlayışı sergilemesini bekliyoruz…
Bir şiirinde Akif, ibadethanelerin haraplığından, mihrapların örümcek ağları bağlamasından, camilerin müminsiz kalışından ağlıyor… Bugün kimse bu konularda ağlayamaz değil mi? Anadolu’nun en ücra köşesindeki camimiz bile çok temiz. Diyanet sağolsun, bu işi iyi takip ediyor. Camilerimizde en güzel halılar, ışık organizasyonları, her türlü ruhani havayı yansıtacak materyaller var…
Ama ruh yok? Ama iman sarsılmış… Ama kalpler artık Allah’ın zikri ile değil, dünyanın sevgisi ile tatmin olmaya çalışıyor…
Biz ne isterdik oysa? Yöneticiyim diye ortaya çıkacak bir müminin evvela mukaddesatımıza sahip çıkmasını en azından devletin ve milletin ortak emeğiyle edinilen mülkleri satıp faize vermemesini beklerdik doğrusu.
Bizim bu beklentimizin aslında yapılması gereken işlerin en başında geldiğini sizde kabul etmektesiniz. Yani bu bir beklenti olmaktan öte zorunluluktur.
Bir gün CHP eski genel başkanı Baykal grup toplantısında bağırmıştı: “Türkiye’yi sizin hadisiniz, fıkhınız, tefsiriniz mi kurtaracak?” demişti İmam-Hatiplere... Tabi CHP grubu çok yoğun alkışlarla başkanlarını taltif ettiler…
Deniz Baykal’ın sanırım unuttuğu bir yer var. Bu ülke,milli mücadele döneminde beğenmediği peygamberimizin hadisleriyle kurtuldu. İmamlar camilerde bu hadisleri, ayetleri okuyarak halkı milli mücadeleye ikna etti. Zaten ardı ardına gelen bir sürü savaşta yorgun düşmüş bir milleti Allah’ın ayetlerinden başka ne uyandırabilir, ne ayağa kaldırabilirdi ki?
Ak Partiden istediğimiz, dini dünyadan ayrı gören bir zihniyetin yerine, dini dünyanın temeli gören bir anlayışı yeniden hakim kılarak bizi aslımıza döndürmesidir.
Ürneğin, milyonlarca öğrenci ders vakitleri yüzünden Cuma namazı kılamamaktadır. Bunu düzeltmek çok mu zor? Sadece ders vakitlerinde bir oynama yapılarak bu düzeltilemez mi? Peki Ak parti bunu neden kendine bir dert edinmez? Yoksa şöyle mi diyeceksiniz: Bizden önce de böyleydi...
Bu soruyu sorana şöyle bir cevap verilir ki, konuşmaya mecali kalmaz: O zaman senin müslümanlığının anlamı ne?
Biz tepeden tırnağa İslamız… Kime niye, ne için yaranmaya çalışıyoruz? Ben aslında böyle inanıyorum. İnandığım için şöyle iddia ediyorum; Bütün bu söylediklerimizi bir iktidar kolaylıkla gerçekleştirebilir.
Sözlerimi Cemil Meriç’in bir tespitiyle sonlandırıyorum, umarım konuyu aydınlatacaktır…
“ Bütün Kur’anlar’ı yaksak, bütün Camileri yıksak, Avrupalı’nın gözünde biz Osmanlıyız… Yani düşman bir yığın…”
Selam ve dua ile Berat’ınız, affınız, yükselişiniz mübarek olsun…