2015-06-26 18:39:36

Kardeşim Sen Özgürsün!

Muhammet Han TOPSAKAL

muhammedhan.60@hotmail.com 26 Haziran 2015, 18:39

Şehid Seyyid Kutup kendisine verilen idam cezasının infazında asılmadan önce yan taraftaki müftüyü görür ve ona dönerek bu oyunun son figüranı sen misin diye sorar. Müftü ise kendisine son anlarında refakat edeceğini ve kelime-i şehadet getirmesini ister. Bunun üzerine büyük şehid tarihe düşecek muhteşem cevabını verir. Ona der ki " Ne garip, sen o sözü söylediğin için para alıyorsun, ben ise o söze inandığım için asılıyorum."

Yukarıdaki olayı anlatmamızın sebebine gelelim. Hakiki manada İslam'ı yaşamak ve onun yaşanması için mücadele etmek ile, efendilerin düzenine ses çıkarmadan ibadet etmek arasındaki fark yukarıdaki olayda geçtiği gibi, şehadet ve dünyalık istikbal arasındaki fark kadar açık ve nettir. Bir cümle daha eklersek, dünya düzeninin önümüze koyduğu hayat hakkı(!) o düzenin razı olduğu Müslümanlar olmamız şartına bağlıdır. Bunu kabul edenler olabilir, ama bedelini mahşerde ödemek ve açıklamak koşuluyla. Bu bakış açısıyla baktığımızda Mısır'da yaşananları doğru idrak edebiliriz.

Bildiğimiz gibi Mısır'ın seçilmiş ve meşru cumhurbaşkanına meş'um bir darbe gerçekleşmiş ve kardeşimiz Mursi hapishaneye atılmıştır. İçinde olduğumuz bugünlerde ise, adaletsiz bir mahkeme tarafından sözde bir yargılamayla, Mursi ve hareketin önde gelenleri idama mahkum edilmişlerdir. Burada darbenin, yargılamaların ne kadar meşru olduğu veya olmadığını konuşmak önemli değildir. Önemli olan darbenin niye yapıldığıdır. O da ayan beyan ortadadır.

Dünyadaki İslami hareketler üzerinde eş zamanlı olarak baskı ve zulüm uygulanmaktadır. Sadece İhvan-ı Müslimin değil, aynı zamanda Cemaat-i İslami üzerinde de aynı zulümlerin olduğunu görüyoruz. Bu olanlar sayesinde bir kez daha gördük ki, batı demokrasiyi sadece kendi menfaatleri doğrultusunda anlamaktadır. İsteklerinin dışına çıkıldığı bir ortamda kendi putunu kendi elleriyle yemekten çekinmemiştir.

Bu noktada şöyle bir cümle kuralım. Biz onların dinine tabi olmadığımız sürece onlar bizden razı olmamaktadır. Söz konusu vaziyet, bizlerin üzüleceği bir durum değil, aksine duruşumuza dair sağlam bir delildir.

İhvan, Cemaat-i İslami ve Milli Görüş'ün üçünün de aynı süreçlerden geçtiğini, aynı haksızlıklara maruz kaldığını da belirtelim. Küresel sömürü düzenine ve ırkçı emperyalizme boyun eğmeyen, bununla yetinmeyip karşılarına fıtri bir nizam çıkaran hareketler, yeni bir dünyayı da zihinlerinde ve söylemlerinde taşıyan hareketlerdir.Düşmanlığın ve baskının altında yatan neden taşıdıkları hakikatlerdir.

'Su akar, yatağını bulur' sözünü de yeri gelmişken buraya yazalım. Sonuna da şunu ekleyelim ki, küresel baronlar ne kadar uğraşsalar boş, vaat edilen günü geldiğinde gerçekleşecektir.

Müslüman dünyanın bu olanlar karşısında söyleyecekleri vardır tabi ki. Üzerimize düşen ne kadar kaim sözler de olsa, konuşmaktan çok daha fazlası olan harekettir. Müslüman gözlerinin önünde küresel zalimlerin rahatça istediklerini yapabilmesi, onların gücü değil bizim acziyetimizdir. Acı da olsa durum tam budur.

Şehirlerin meydanlarında sloganlar atmak, basın açıklamaları yapmak, süslü edebiyat yüklü dövizler açmak ve bol bol Rabia işaretleri yapmak, bizlerin vicdanlarını rahatlatmaktan öteye geçmiyor. Üzerimizdeki kardeşlik, bunlardan çok daha fazlasını gerektiriyor. Kardeşliğimiz gereğini yapabiliyor muyuz sorusuna da üzülerek hayır cevabını veriyoruz. Hiç bir şeyin değişmediğini kabul ettiğimizde söylediğimizin de doğrulamasını yapmış oluruz.

Tarihi yazanlar ve tarihe yazılanlar diye bir ayrım vardır..Duruşları ve mücadeleleriyle tarihi yazanlar Mursi gibi kardeşlerimizdir. Tarihe yazılanlar ise, ipleri birilerinin elinde olan Sisi gibi zavallılardır. Dünyanın her yerinde farklı inançlarda olsa da var olan bu kuklaların ortak bir noktası vardır. Müslümanlara sömürüye boyun eğdirme projesinin ucuz ve adi taşeronlarıdır. Herkes bilmelidir ki onların dediği değil, Allah'ın dediği olacaktır.

Bizler elimizde az veya çok ne ölçüde bir güç varsa bunları işe koşarak zülmü durdurmak zorundayız. Özgürlük beylik laflarımızdan değil, gösterdiğimiz mücadeleyle gelecektir. Eğer takatimizin son noktasına kadar bu emelde çalışırsak, o zaman kardeşim sen özgürsün diyebiliriz. Rabbimiz elbet de mücadelemizin karşılığını verecektir. Aksi bir durum olursa bu bizden kaynaklanan sorundur. Vesselam..

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.