2015-06-28 03:30:06

Terazinin Hangi Tarafı Tartıyor?

Fahri HACICAFEROĞLU

arkarizma@gmail.com 28 Haziran 2015, 03:30

Yeryüzünde yaşayan, bu güne kadar gelmiş geçmiş ve gelecek olan bütün insanlık sadece ve sadece Allah Zülcelal ve Tagaddes Hazretlerine kulluk için yaratılmıştır. Bunun dışında hiçbir gaye ve amaç yoktur. Bunun için her insan bu yaratılış gayesini çok iyi düşünmesi ve ona göre hayatını sürdürmesi lazım. Tabi ki bu ilahi söze kulak verecek olan sadece Müslümanlardır. Diğer insanlar ise dünyaya neden gönderildiğini düşündüklerinde, eğer samimi iseler bu sorunun cevabını rahatlıkla bulabilirler.

Esas anlatmak istediğim noktaya gelmek için bu girişi yapma gereği duydum.

Aklı başında bir Müslüman ne yaparsa yapsın bu yaptıklarını ahiretini düşünerek yapmaya gayret eder. Evet kuluz ve hata yapabiliriz. Bazen yanılır günah işleyebilir, bazen bilmeyerek veya bilerek harama düşmüş olabiliriz, fakat hiçbir zaman bu yanlışlarda ısrar etmeyiz. Çünkü hesap gününü düşünür ve alacağımız cezanın şiddetinden korkarız.

Başlıkta belirttiğim terazi burada devreye giriyor ve bir Müslüman olarak akşam eve geldiğimizde küçük bir terazi kurarak gün içerisinde yaptığımız işleri hayır ve şer diye terazinin iki ayrı bölümlerine koyalım. Bakalım terazinin hayır tarafımı ağır basıyor yoksa şer tarafı mı?

Bu genellemeyi yaptıktan sonra bütün Peygamberlerin yapmış olduğu siyaset için bu teraziyi kullanalım. Kullanmadan önce ön yargılarımızı bir kenara bırakarak sadece Rabbimizin emrine kulak verelim. Rabbimiz Kur'an-ı Kerimde bizlere "Siz de ortalıkta bir fitne kalmayıp din, tamamıyla Allah'ın dini oluncaya kadar onlara cihad edin, eğer vaz geçerlerse her halde Allah amellerini görür." (Enfal Süresi 39. Ayet) ayeti ile emrediyor. Bu cihad emri ülkelere göre değişiklik arz edebiliyor. Bazı ülkelerde cihad'ın bir bölümü olan savaş ile, bazılarında ise ilmi siyaset ile yerine getiriliyor. Bugün ülkemizde de ilmi siyaset ile cihad ediliyor. Fakat bunu kim veya hangi parti yapıyor onu siz terazi ile bulacaksınız. 

Ülkemizde yapılan seçimlerde önümüze adaylar getiriliyor ve biz Müslümanlara seçin deniyor. Bizde ya dünyalık ya da ahiretlik kriterlere göre adayları seçip ülkemizi yönetmeleri için seçiyoruz.

Başta dedik ya, biz kuluz ve hata da yapabiliriz diye. Bunu hesaba katarak önümüze gelen adaylara ve onların bağlı bulunduğu Partilere oy verirken teraziyi önümüze koyalım ve partileri ahiret eksenli tartalım.

Biz Müslümanız ve her işimizi ahiret eksenli yapmak zorunda olduğumuzu Allah Zülcelal ve Tagaddes Hazretleri İlahi Kitabında bize emrediyor ya, bundan dolayı bu teraziyi ahiret eksenli kullanalım ve partileri tartalım. Her Müslüman inandığı kadar terazinin her iki tarafını ya şer yada hayır ile doldurur. Fakat bunu eğer samimi şekilde yapmıyor ve vicdanını bir kenara bırakarak dünyalık hesapları düşünerek yapıyorsa, şer tarafına hayırları, hayır tarafına da şerleri doldurur ve kendince hesap yaparak seçimini yapmış olur.

Ben Müslümanım diyen herkes yarın öleceğini düşünsün ve kendisini ve insanlığı ilgilendiren konularda düşüncelerini ahiret eksenli yapsın. Aksi halde şu üç günlük dünyadan ebedi aleme gittiğimizde sonsuz cehennem azabından kurtulamayız.

Bu konu ile ilişkisi olduğunu düşündüğüm şu fıkra ile yazımı tamamlamak istiyorum;

Uzun yıllar önce, bir çiftlik sahibi kahyasıyla birlikte kasabaya inmeye karar vermiş. At arabasını hazırladıktan sonra yola koyulmuşlar. Yolculuk sırasında kahyasıyla eğlenmek isteyen çiftlik sahibi "Kahya, bu ara­bayı sana satayım" demiş. Kahya "Ağam, bende bu ara­bayı alacak para ne gezer!." dediğinde, çiftlik sahibi ara­bayı toprak yoldaki bir inek pisliğinin yanında durdurup "Bunları yersen bu araba, atıyla birlikte senin" demiş. Kahya arabadan inerek önce yerdeki inek tezeğine, sonra arabaya bakmış. At arabası gerçekten o zamanın güzel ve değerli arabalarından biriymiş. Atın ve arabanın güzelliğine daha fazla dayanamayan kahya, yere çömelerek inek pis­liğini sonuna kadar yemiş.

Atı ve arabayı kahyaya veren çiftlik sahibi, kasaba­dan dönerken pişmanlık duyarak "Ya kahya!. Ben yanlış bir iş yaptım. Sen bana bu arabayı geri sat" demiş. Yediği pislikten içi dışına çıkan ve hala midesi bulanmakta olan kahya, arabayı bir başka inek pisliğinin yanında durdura­rak "Ancak aldığım fiyata satarım. Arabayı geri almak isti­yorsan, işte bedeli orada duruyor" demiş. Çiftlik sahibi de önce yerdeki pisliğe ve daha sonra uzun uzun arabasına baktıktan sonra, yere çömelerek inek pisliğini yemeye baş­lamış.

Çiftliğe döndükleri zaman, kahya önce at arabasına ve daha sonra çiftlik sahibine bakarak "Ya ağam!. Biz çiftlikten ayrılırken senin bir araban vardı ve benim hiçbir şeyim yoktu. Şimdi çiftliğe geri döndük. Senin yine sadece bir araban var ve benim yine hiçbir şeyim" dedik­ten sonra düşünceli gözlerle "Peki, biz o tezekleri niye yedik" demiş.

Hayatımızın özü bence bu fıkrada saklı! 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.