İslamiyetin doğuşundan önce Araplar, Muharrem ayında savaş açmayı talep ederse, o yıl Muharrem ayının ismini, bir ertesi aya koyarlar. Böylece sonraki ay da, Muharrem ayı olurdu. Haram ay ise, Muharremin ertesi ay olurdu.
Ancak ”Bir ayın haramlığını başka aya geciktirmek, ancak kâfirliği arttırır Kâfirler, böylece sapıtıyorlar Onlar, Allah’ın haram kıldığı ayların sayılarını denk getirmek için, haram ayı bir yıl helal edip, başka yıl onu yine haram ederler Böylece, Allah’ın haram kıldığını helal kılmaya çalışırlar” mealindeki, Tevbe suresinin 37 âyet-i kerimesi, ayların sıralarının değiştirilmesini men etti.
Mübarek dört ay Kuran-ı kerimde şöyle geçer; ”Muharrem ayı, Zilkade, Zilhicce ve Receb’le beraber Kur’an-ı kerimde kıymet verilen 4 aydan biridir” (Tevbe 36)
Bu konuda söylenen bazı hadis-i şerifler ise şöyledir:
(Ayların efendisi Muharrem, günlerin efendisi Cuma’dır) [Deylemi]
(Ramazandan sonra en faziletli oruç, Allahü teâlânın ayı Muharrem ayında tutulan oruçtur Farzlardan sonra en faziletli namaz, gece namazıdır) [Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai]
(Nafile oruç tutacaksan, Muharrem ayında tut! Çünkü o, Allahü teâlânın ayıdır O ayda bir gün vardır ki, O günde Allahü teâlâ geçmiş kavimlerden birinin tevbesini kabul etti Yine o gün, tevbe edenlerin günahlarını da affeder) [(irmizi) (e-okul)