Hâlık’ın nâmütenahi adı var, en başı “Hak”,
Ne büyük şey kul için hakkı tutup kaldırmak!
Yüce Allah kainattaki mevcut yaratılmışlardan sadece insana düşünme, kavrama ve düşündüğünü hayata geçirme yeteneği vermiştir.
Bu üstün meziyetinden dolayı insanoğlu sorumlu tutulmuş ve yeryüzünün halifesi kılınmıştır. Halife kılınmak, insanoğlu tarafından yapılan tüm işlerin Allah rızasına uygun ve Allah için yapılmasıdır.
Sosyal bir varlık olan insan çeşitli isim ve ideolojiler adı altında örgütlenerek fikirlerini yaymak ve yaşatmak ister. Eğer üretilen fikirler ve yapılan işler Allah’ın rızasına uygun değilse yaratılış gayesi anlaşılmamış demektir. Yüce Allah bizleri hakkın hakimiyetine ve dinin yayılmasına hizmete davet ederek şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Eğer siz Allah’ın dinine yardım ederseniz Allah da size yardım eder”, ayaklarınızı hakkı koruma yolunda kaydırmaz, sağlam tutar. (Muhammed/7)
Fert ve topluluklar olarak davranışlarımızın, yapıp ettiklerimizin ne sonuç vereceği, bizi nereye götüreceği, hem geçici hem de ebedi alemde bize neleri kazandırıp neleri kaybettireceği konusunu çok iyi ama çok iyi düşünmek ve bilmek lazım. Aksi halde hüsrana uğrayanlardan oluruz.
Hakkın hakimiyeti ve hakka hizmet için yola çıkan ve ömrünün son nefesine kadar bu kutsal dava için mücadele eden rahmetli Erbakan Hocamız insanları hep Hakkın hakimiyetine ve Hakka hizmete çağırdı. Allah kendisine bol bol rahmetler ikram eylesin.
Fussilet suresi ayet 33’de yüce Allah hakka çağırmanın önemine işaretle “Allah’a, Hakka çağıran kimseden daha güzel sözlü kim olabilir?” diye sorarak bizleri daima Allah’a, hakka çağırmaya davet ediyor.
Hocamızın “Milli Görüş” diye tanımladığı dava, insanları hem dünyada hem de ahirette mutlu olma amacına yönelik hizmet için var olan bir davadır. Adı sanı duyulmamış pek çok insan Erbakan hocamızın sayesinde dava adına insanları etkileyerek önemli görev ve makamlara yükseldiler. Ama sonradan makam ve şöhret hırsına kapılan dava mensupları davaya sırt çevirdiler. Demek ki onlar dava peşinde değil, rant ve makam peşinde idiler. Unutmayalım ki hayat bir imtihandır. Makam, şöhret ve para insanın kendisini sınaması için kurulmuş bir tuzaktır.
Erdemli insanlar her şartta davasının eri olan insanlardır. Sonunda davayı kazanan da onlardır.
Of’ta davayı bizlere anlatan ve dava sayesinde bir yerlere gelip, sonradan davaya sırt çevirip başka kulvarlarda koşanlar, ya o zaman davalarında samimi değildiler ya da şimdi değiller.
Gerçek ve erdemli kişilikler zor zamanlarda belli olur. Bir takım hadiseler ve kırılmalar karşısında insan, davasındaki kararlılığını ve samimiyetini test etme imkanı bulur. Her şeyin bir ölçüsü olduğu gibi sevginin de ölçüsü vefadır, sadakattir, fedakarlıktır. Fedakarlığı olmayanın sevgisi sahtedir.
Allah dünya hayatını imtihan için takdir buyurmuştur. İmtihan dünyasında insana takdir edilen ömür, hakkın hakimiyeti ve hakka hizmet için harcanmamışsa boşa geçirilmiş, faniye harcanmış, ebedi mutluluk bakımından iflas etmiş bir hayattır.
Ölümünden sonra da unutulmayıp hep hayırla yad edilenler, davası uğruna Allah için çile çeken insanlar olmuştur. Ne mutlu onlara.
hakikati söylemek: aynen sırt çevirenler ya ö gün samimi değildiler yada bu gün.