banner102
Ergenekon davası üzerinden tam 9 yıl geçtikten sonra yeniden görülen davada mahkeme kararı açıkladı ve 'Ergenekon diye bir örgüt yoktur!' hükmüne vararak davayı kapattı. Onlarca Amerikan karşıtı muvazzaf ve emekli askerin adeta planlı bir tasfiyesi amacını güden ve dış güdümlü bir operasyon olan bu hukuk garabeti sonunda bitti. Geçmişte bu konu ile ilgili çok şeyler söylendi, yazıldı, çizildi. Fakat hem davanın başladığı ilk günlerde hem de davanın bittiği bugün söyledikleri tutarlı olan tek bir kesim var: Milli Görüş!

Ne demişti o dönem Milli Görüşçüler…

Bu doğrudan bir ABD operasyonudur. Amacı da ülkenin en etkili kurumu olan  Türk Ordusunun emir komuta kademesini zafiyete uğratmak ve dış politika noktasında belirleyici olmasının önüne geçmektir. Uluslararası ilişkiler literatürünü bilenler bilir, Türk dış politikasının belirleyici iki kurumu vardır: Bunlardan birincisi Dışişleri diğeri ise Türk Silahlı Kuvvetleri'dir. Ergenekon adı altında Türk Silahlı Kuvvetleri'ne kumpas kurulmak istenmesinin nedenlerinden birisi de AKP Hükümetinin ısrarla uygulamak istediği ama TSK'nın kökten karşı çıktığı 1 Mart Amerikan Tezkeresi idi. Milli Görüşün etkin muhalefeti ve Silahlı Kuvvetlerin vetosu ile TBMM'den geçmesi engellenen bu tezkere Türk-Amerikan ilişkilerini gerdiği kadar ABD'yi bir hayli sinirlendirmiş ve bölgesel ve küresel çıkarlarına tehdit olarak gördüğü TSK'yı 'dış politika yapıcısı' olmaktan çıkarmak için 9 yıl önce bu operasyonu başlatmıştı. Sonuçta TSK'nın ABD karşıtı bir güç olarak denklemin dışına çıkarılması sahneyi 14 yıldır Türkiye'yi yöneten AKP iktidarına bırakacaktı. Öyle de oldu. TSK'nın emir komuta kademesinde yapılan bu operasyonun Türk ordusunu inanılmaz bir zaaf içersinde düşürmüş hatta bazı kritik üst komuta kademelerine Ergenekon davası nedeniyle hapse tıkılan muvazzaf askerler nedeniyle personel yerleştirmekte güçlük çekilmişti. Bugün bir kumpas olduğu su götürmez bir gerçek olan Ergenekon davası hem sivil siyaseti dizayn ederken hem de TSK'yı tam beyninden vurmayı hedeflemişti.
 
Neyseki dava bitti…

Ama o dönem 'Ergenekon'un savcısıyım' diyen dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan şimdilerde bu hukuk garabeti dava için kumpas ifadelerini kullanıyor. Sadece O mu? Onunla beraber aynı düşünceyi paylaşan tüm AKP’liler koro halinde kumpas diyorlar.  O dönem Ergenekon davasının savcısı Zekeriya Öz için methiyeler dizip ‘İtalyan tipi temiz eller operasyonu yapıyor’ dediği, altına zırhlı mersedesler, emrine korumalar verip övdüğü bu ismi bugün paralel örgütün en kirli adamlarından biri diye tanıtıyorlar. Ergenekon operasyonlarının ilk günlerinde ve dava süreci boyunca AKP kabinesindeki bakanlar, milletvekilleri, yandaş medya kalemleri bu davanın Türkiye'nin önünü açtığını, karanlık bir dönemin bu sayede kapandığını ve darbecilerle hesaplaşıldığını söylemekten bir an olsun bile geri durmuyorlardı. Davanın usül ve içerik yönünden yanlış seyrettiğini söyleyenlere ise hiç acımadan darbeci, erenekon üyesi demekten de geri durmuyorlardı. Ülkeyi yöneten zihniyetin dışardan yapıldığı su götürmez bir operasyonu 'farkedememesi' ve sürecin sonunda her önemli konuda olduğu gibi 'aldatıldık' diyerek topu kendi elleri ile atadıkları hakim, savcı ve bürokratlara atmaları ne ironik bir durum! Adama sormazlar mı TSK'ya kumpas kurduğunu iddia ettiğiniz bu hakim ve savcıları kim atadı? 14 yıldır bu ülkenin yönetiminde siz değilmiydiniz? Size bu dava hakkında çok önemli merkezlerden 'yapmayın, yanlış yapıyorsunuz' diye uyarılar geldiği halde bunları kulak arkası edenler sizler değil miydiniz?

Evet sizler bu ülkeyi yönetenler olarak bu gerçeği biliyordunuz. Yani operasyonun dış destekli olduğunu biliyordunuz ama ses çıkarmadınız. Çıkarmadığınız gibi seçim meydanlarında tüm bu olan bitenleri bir başarı gibi gösterip 2009, 2011 ve 2013 seçimlerinde 'bakın bakın darbeci paşaları nasıl da içeri tıkıyoruz!' diyerek oy devşirdiniz. 2010 yılındaki referandumda da bu davayı en büyük seçim malzemesi olarak kullandınız. Tüm bu gerçekler gösteriyorki bu süreç boyunca tüm Türkiye kaybederken ülkeyi yöneten sizler bu süreçlerden kadrolaştırdığınız cemaat ile büyüyerek, semirerek ve güçlenerek çıktınız. Şimdi de utanmadan Ergenekonun savcısıyım dediğiniz bu olayda milletin gözünün içine baka baka bizi gene aldattılar diyorsunuz. Bununla beraber çarpıcı başka bir gerçek ise Ergenekon Operasyonları yapılırken ben bu davanın savcısıyım diyen dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP yönetimi, 27 Nisan e-muhtırasını bizzat ben yazdım diyen dönemin genel kurmay başkanı Yaşar Büyükanıt için suç duyurusunda bulunmamış, görevini kötüye kullandığı için hakkında idari soruşturma başlatmamıştır. Düşünebiliyormusunuz darbelerle mücadele ettiğini söyleyen ve böylece her seçimde oy devşiren AKP yönetimi kendisine darbe teşebbüsünde bulunan askerler için sesini çıkartmamıştır. Tüm bunların ardından o dönem Dolmabahçe köşkünde dönemin genelkurmay başkanı Yaşar Büyükanıt ile dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın aralarında geçen görüşmenin içeriği hala sır gibi saklanmaktadır.

Şüphesiz bu davanın içeriğinde devletin ve milletin aleyhine bir takım yanlış hesaplar içine giren askerler de vardı. Bu askerler hükümete darbe teşebbüsü içne de girmiş olabilirler. Ama TSK içersindeki belli başlı bazı isimleri YAŞ toplantıları ile etkisiz hale getirecekken bu konuyu dava sürecine dönüştürmek en büyük yanlış olmuştur. TSK içersinde dönem dönem cuntalar, darbe heveslileri olagelmiştir. Ama onlarla mücadele etmek bahanesiyle TSK’da tüm ABD karşıtlarını tasfiye etmek büyük sıkıntı doğurmuştur.

Geldiğimiz noktada Ergenekon Operasyonu adı altında TSK daha geniş anlamda Türkiye Cumhuriyeti büyük bir tehlike atlatmış, devletin ve milletin geleceğine yönelik önemli bir tehlike savuşturulmuştur. Tüm bunların yanında siyasi iktidar bu süreci düzgün yönetememiş, işine geldiği gibi davranmıştır. Oysaki ülkeyi yöneten siyasi otoritenin devlete yönelik tehlikeyi en başından beri farketmesi gerekirken bunu yapmamış ve süreci oy rantçlığına dönüştürmüştür. Devletin nerdeyse tüm kurumları yıpranırken AKP’nin bu süreç sonunda güçlenerek yoluna devam etmesi enine boyuna tartışılması gereken en önemli konulardan birisi olmuştur. Siyasi iktidar bu sürecin hesabını mutlaka millete vermelidir. 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90