Günlük hayatımızda Kuran’a ne kadar yer veriyoruz?
Sorusunu kendimize sorarak bu konuyu gündemimize alalım. Ramazan münasebetiyle günde en az yarım saatimizi Kuran’ı Kerim okumaya ayırarak, Kuran’ın feyiz ve bereketinden istifade etmiş oluruz.
Ramazanda başlatmış olduğumuz Kuran dersini bundan böyle ömrümüzün sonuna kadar devam ettiririz inşallah. Hemen hemen her Müslümanın evinde bir veya birkaç tane Kuran’ı Kerim vardır. Kuran rabbimizin yüce kelamıdır. Ona gereken saygı ve hürmeti itina ile gösteririz. Onu evimizin en güzel köşesine asarız veya kapalı bir yerde muhafaza ederiz. Ama seneler gelip geçerde ondan açıp bir ayet dahi okumayız.
Ne gariptir ki gece yarılarına kadar televizyon karşısında kumanda ile kanallar arasında zaping yaparak geceyi geçiririz de bu arada sabah namazı da tehlikeye girer.
Gençliğimizde Kuran okumayız, yaşlandığımızda da Kuran okumayız. Peki, ne zaman Kuran’ı Kerim okuyacağız?
Hacca ve Umre’ye gidenlerimiz şuna şahid olurlar. En az Kuran okuyabilen bizim Türk hacılardır. Oysa ecdadımız, asırlarca İslam’ın bayraktarlığını yapmıştır.
Katiyetle bilelim ki Kuran, okunmak, anlanmak ve yaşanmak için gelmiştir.
Milli Şairimiz Merhum Mehmet Akif Ersoy Kuran’ı Kerim’in sadece okunmuş olmak içi değil, okunup anlaşılması ve yaşanması için gönderildiği gerçeğine dikkatimizi çekmiştir. Bakın bu gerçeği nasıl ifade etmiştir:
Ya açar nazmı celilin bakarız yaprağına
Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına
İnmemiştir hele Kur'an şunu hakkıyla bilin
Ne mezarlıkta okunmak ne fal bakmak için.
Kuran’ı en iyi anlayan, onun ne kadar yüce bir kitap olduğunu en iyi takdir eden hiç şüphesiz ki sevgili Peygamber (s.a.v.) Efendimizdir. O, Kuran’ı bütün ağırlığıyla gönlüne sindirmiş, öyle ki gece gündüz Kuran’ı dillinden hiç düşürmemiştir.
Yüce Allah Kuran’ı Kerim’de, hakiki manada Müslüman olmakla Kuran okumak arasında çok ciddi bir münasebet olduğuna dikkatimizi çekerek şöyle buyuruyor: “Bana Müslümanlardan olmam ve Kuran okumam emredildi.” (Neml,91-92) Diğer bir ayeti kerimede ise “Onlar Kuranı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli mi?” (Muhammed,24)
Peygamber efendimiz hadisi şeriflerinde “Kuran okuyunuz, çünkü Kuran kıyamet günü kendisine dost olanlara şefaatçi olarak gelecektir.” buyurmuştur. Yine diğer bir hadisi şerifinde de “Evlerinizi, namaz kılmak ve Kuran okumak suretiyle nurlandırınız.” buyurarak Kuranı Kerimle hem hal olmamızı bizlere telkin ediyor.
Kuranı hayatımıza hayat edelim. Çünkü Kuran sayesinde insan, Allah’la muhatap olma gibi mevkilerin en şereflisine yükselir. Çünkü Kuran insanları en doğru yola iletir.
Kuran’da Allah bize, bizi anlatıyor, kâinatı anlatıyor ve yine Allah kitabında kendisini anlatıyor. Allah, kâinat ve insan arasındaki irtibat Kuran ile anlaşılır. Ve bu hakikat ancak Kuran ile yakalanır.
Öyleyse, Ramazanı Şerif vesilesiyle hep beraber genciyle yaşlısıyla haydi Kuran okumaya, anlamaya ve de yaşamaya.
Ne mutlu Kuran’ı okuyup anlayanlara ve anladığını hayatına hayat yapanlara.
Yüce Allah’tan niyazımız, Ramazan’ın özünü kavrayıp, bayramın esenliğini de yaşamak temennisidir.
