Öncelikle müstesna ve bir o kadar da anlamlı bir dün geçirdik, temennimizde aynı şekilde daha da güzel günlerle yarınlar geçirmek ve inşa etmektir. Yarınlarımızı kurarken dünden ders almayı öğrenen ve geleceğini daha isabetli bir kurguyla nasıl inşa edebileceğimizin sorusunu araştırmak için çok anlamlı bir ziyaret gerçekleştirdik.
Evet konumuz Kıbrıs ‘tı ve Kıbrıs ‘ ı konuştuk, geçmişi ve geleceği değerlendirdik. Kıbrıs müzakerelerinin son bulduğu günlerde birçok akademisyenin yanı sıra, her biri birbirinden değerli yazarlar, hocalar, araştırmacıların dışında bu işin alın terini döken, canını hiç göz kırpmaksızın feda etmeyi göze alan hem duygusal hem de gerçek boyutlarıyla ele alabileceğimizi düşündüğümüz gazilerimle güzel bir sohbeti eda ettik.
Ziyaretimiz “ Türkiye Muharip Gaziler Derneği “ nin Kocaeli ili Gölcük ilçesinin temsilciliğiydi. Gazilerimizle buluşmamızda dertlendik ve bir o kadar da değerli bilgiler elde ettik. Bu düşünceyle Öncelikle dernek başkanına ve yönetimine teşekkür ediyorum.
Burada öncelikle şehitlerimize rahmet ve gazilerimize hayatlarında selametler dileyerek, konumuzun içeriğini dolduran bu anlamlı ziyaretten sizlere kısaca değinmek istiyorum.
Gazilerimizin söylediklerini ve bizlerinde sohbet esnasında alabildiğimiz notlardan kesitler net olarak anlaşılır dildedir. İlk olarak Kıbrıs görüşmelerini nasıl görüyor ve ne şekilde değerlendiriyorsunuz sorusuydu. Tek tek ifade etmekten ziyade gazilerimizin görüşlerinin genel kabulünü birkaç cümleyle özetleyebiliriz: Görüşmelerin asıl amacı ve onların temel niyetleri “AB ‘ye girmek için taviz vermemizdir. “ Bu nedenle “AB onların safındadır.”Ancak “ Müzakereler her zaman ki gibi devam edecektir.”
Bu durumun önemine binaen garantörlüğün devam etmesi, Türk askerinin adadan çekilmemesi gerektiğini aksi halde “ gemi gibi bir üssü kaybedeceğimizi “ dile getirdiler. Türk askerinin adadan çekilmesinin tek faydasını ise “Türkiye Cumhuriyeti’ ne ekonomik fayda sağlayabileceğini ifade ettiler.
Duyduktan sonra bizleri üzen ve öğrenince hüzünlenmemize vesile olan Kıbrıs Türkleri’ nin bir kısmının gazilerimizin gözünden ve gönlünden değerlendirmeleridir. Bu konuda gazilerimiz: Kıbrıs’ ta tekstilin olmadığını, üretimin çok kıt olduğunu, akabinde dışarıya bağımlı olan Türklerin tembelleşmesine yol açtığını bunun sonucunda da temel düşüncelerinin “ AB ‘ ye girersek bu durumdan kurtuluruz.” Mantığıyla hareket etmeleridir. Kurtuluşun reçetesini maalesef ve maatteessüf ( bir kısım ) AB ‘ degörüyorlar.
Bir diğer açıdan gazilerimizin çeşitli nedenlerden dolayı Kıbrıs ta yaptıkları ziyaretler esnasında edindikleri bilgiler ve izlenimleri doğrultusunda kendilerini Kıbrıslı Türk olarak addeden bir kısım insanlar, bizleri son derece üzen, elimiz yazmak istemese de, dilimiz söylemeye varmasa da ifade ettikleri çok önemli bir hususu sizlere iletmek istiyorum. Bu bir kısım insanlar vatanını “ Benim vatanım burası değil İngiltere dir.” Söyleminde bulunarak ifade ediyor. Ayrıca Bunu söyleyen bu vatandaşların iki vatandaşlıkları varmış.
Manevi bir boşluğun olduğunu söyleyen gazilerimiz bu boşluğun somut verisini ise “ Kıbrıs’ ta geçtiğimiz sene Nene Hatun adında ilkokulu, ortaokulu, imam-hatip lisesi, Kur’an Kursu ve külliye açılarak ” ispatlamışlardır.
Sonuç olarak edindiğimiz bilgiler ve değerlendirmeler ışığında Kıbrıs için yapılması gerekenleri iki maddede toplarsak.
1. Kıbrıs manevi kalkınma başta olmak üzere maddi ve manevi olarak kalkıınmalıdır.
2. Mevcut konjonktürde ulusal çıkarlarımız göz önüne tutularak ülkemizin ve bölgemizin güvenliği için Kıbrıs’ ın varlığının devam ettirilmesidir.
Son olarak asıl mesele KKTC’ nin varlığının korunması, kendi içinde tanınması ve en önemli husus ise KKTC’ nin tanıtılmasıdır.
