banner102

Yüce Allah kâinattaki diğer bütün varlıklardan farklı özellikte olarak insanı, akıl ve irade gibi hakkı batıldan ayırt edebilme yetenekleriyle donatmıştır. Allah, yaşamını kolaylaştırması için eşyayı ve tabiatı insanın emrine musahhar kılmıştır(boyun eğdirmiştir). Ayrıca onu rehbersiz bırakmayarak kendi cinsinden peygamberler görevlendirerek ilahi bilgiyle bilgilendirmiş ve bilgilendirdikten sonra da onu sorumlu tutmuştur.

İnsan önce yaratanına sonra da yaratılanlara karşı sorumludur. Bu sorumluluk aynı zamanda insanın yüksek değerini ifade eder. Çünkü diğer bütün canlılar ölümleriyle yok olup giderken yalnız insanoğlu ölümünden sonra yeni ve sonsuz bir hayatla karşılaşacaktır. Kuranı kerimin pek çok ayeti bu gerçeği bizlere haber vermektedir.

İnsan vahyin rehberliğinde aklını kullanarak hakkın, gerçeğin ve iyinin arayışı içinde olmalıdır. Aksine batılda ısrar ederse kalbi iyice kararır, hüsrana uğrayanlardan olur. Allah’ın onu zorla doğru yola sevk etmesi mümkünse de, bu durum Allah’ın vermiş olduğu özgürlük, yetki, sorumluluk, ceza ve mükâfat düzeniyle çelişir, uyuşmaz.

Hiçbir özgürlük alanı bulunmayan birini sorumlu tutup iyilik ve kötülükler hususunda imtihana tabi tutmak, iyilik yapanları ödüllendirirken, kötülük yapanları cezalandırmak adil olmazdı.

İlahi irade, dünyada insanlara sınırlı bir egemenlik ve özgürlük alanı belirlemiştir. İlahi yasalara saygı ve uygunluk çerçevesince, dünya hayatında verilen sınırlı imkânlar içinde kendi düzenlerini yine kendileri kurma, eylemlerini seçip yapma özgürlüğü vermiştir. Bu surette belirtilen seçim ve eylemlerinden dolayı sorumlu tutulup sınavdan geçirmeyi murad etmiştir. Hakkın gereğini yerine getirmemek, inanç özgürlüğünü kötü anlamda kullanmak zulümdür. Bunu yapan da zalimdir.

İşte bu yüzden Cenabı Allah “Ve deki! Gerçek rabbinizden gelendir. Artık dileyen iman etsin dileyen de inkâr etsin. Biz zalimler için alevleri kendilerini çepeçevre kuşatan bir ateş hazırladık… ”(Kehf-29)

“İman edip de Salih amel işleyenler, iyi işler yapanlar da bilmelidir ki biz güzel iş yapanların ecrini asla zayi etmeyiz.” Buyurarak daima sorumluluk bilincinde olmamız bizlere hatırlatılmaktadır. (Kehf-30)

“Allah’ın kendilerine bahşettiği söz konusu yetkiyi, egemenliği, özgürlüğü sorumluluk bilinciyle vahyin rehberliğinde akıllıca kullanmayanlar ve yanlış kişileri dost edinenler bütün gerçeklerin apaçık ortaya çıkacağı hesap gününde onlar kendi kendilerine duydukları öfke ve pişmanlık duygularıyla ellerini ısırarak haktan sapmış olmanın acısını ve elemini yaşayacaklardır.(Furkan-27,28)

Unutmayalım ki gerçek özgürlük Allah’a kulluktadır. “Kul için en büyük ödül Allah’ın rızasını kazanmaktır. Büyük bahtiyarlık da budur.”(Tevbe-72)

Allah’ın rızasını kazanan takva sahibi kullar dünyaya ve dünyalıklara bağımlı olmaz.

Yunus Emre’nin bir dörtlüğüyle sözlerimi bitiriyorum

"Canlar canını buldum bu canım yağma olsun 
Assı ziyandan geçtim dükkânım yağma olsun 
Ben benliğimden geçtim gözüm hicabın açtım 
Dost vaslına eriştim gumanım yağma olsun "

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90