banner102

           “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır” buyurmuş Allah Resulü (a.s).  Ne güzel bir hareket prensibi bizim için. İnsanlık adına güzel şeyler yapmak ve yaptıklarımızla Rabbimizin rızasını kazanmaya çalışmak biz Müslümanlar için ne güzel bir davranıştır. Her Müslüman, düşüncesi, hareketleri ve eylemleriyle hayrın merkezi haline gelmek, hayatını bu amaca uygun biçimde geçirmenin gayreti içinde mücadelesini sürdürmek durumundadır şüphesiz ki. Çünkü bizler “insanlık için çıkarılmış en hayırlı ümmetiz” ve sürekli hayrın; her çeşidiyle hayrın taşıyıcılığını üstlenmekle yükümlüyüz. Bu, inancımızın bize yüklediği en hayırlı ümmet olmanın yüklediği kaçınılmaz sorumluluktur.

           Bizler, Allah (c.c)’ın Maide sûresinde “iyi işlerde yardımlaşın”  mesajının muhatabı olarak kırk küsur yıl önce bir hayır hareketinin içerisinde yer alarak, “önce ahlak ve maneviyat” diyerek çalışmalara başladık. Ahlaki ve manevi bir eğitim gerçekleştirilmeden hiçbir gelişimin insanlığın faydasına olmayacağının/olamayacağının bilinciyle bu alanda hareketimizi sabitledik. Allah (c.c)’ın yardımıyla kısmen de olsa bazı hedeflere ulaştık. İlk önce İstanbul’da iktidar olduk, ancak asıl imtihanımızın bu iktidar başlangıcıyla birlikte başladığını da fark etmekte gecikmedik. Meğerse mücadele esnasındaki imtihan, kazandıklarımızla beraber başlayan süreçteki imtihandan çok daha kolaymış. Ve bir kısmımız döküldük. İmtihanın yükünü taşımakta başarılı olamadık maalesef.  Tıpkı Kur’an’daki “Talut ve Calut” kıssasında olduğu gibi döküldük. Kalanlar bir süre daha idare etti, ta ki darbelerin en kötüsüyle, '28 Şubat' darbesiyle sınanana kadar. Yine döküldük… Adeta hazan mevsimine uğramıştı hareketimiz, dökülüyor, dökülüyorduk sürekli. Elimizde son kalan cevherlerde 2002 de yeni oluşumla sınandı ve en acı dökülüşü o zaman yaşadık. Yılların birikimiyle yetişen değerlerimiz birer birer saflarımızdan ayrıldı, kendilerine yeni hedefler belirleyerek uzaklaştı bunca yıllık mücadele hayatımızdan.  Şimdi bir avuç insan, bu hareketin varlığının insanlık için ne kadar önemli olduğunun bilinciyle donanmış bir avuç insan Rabbimiz (c.c)’in, “içinizden Hakk’a çağıran bir topluluk bulunsun” emrine uyarak yine mücadeleye devam ediyor. Bir daha anladık ki varlıkla imtihan olmak yoklukla imtihan olmaktan çok daha zormuş.

             Kim bilir hangi niyet ve düşüncelerle bizlerden kopan eski dava arkadaşlarımız birazcık akl-ı selimle düşünseler bizim gördüklerimizi görecek ve bizim duyduklarımızı duyacaklardır. Neden bu kadar canhıraş feryatlar kopardığımızı anlayacaklardır. Bizim ızdırabımızın kaynağının inançlarımız olduğunu fark edecekler ve eminim bize hak vereceklerdir. Birazcık bizi anlamaya çalışsalar, birazcık derdimizi dinleseler onlar da bizimle birlikte yanacaklardır bu ateşte.

              Bugün insanımız, gençliğimiz, yeni yetişen nesillerimiz ahlaki açıdan inanılmaz bir sefalete sürüklenmektedir. Tamamıyla dünyevileşen bir ahlak anlayışıyla çıkar ve menfaatleri neyi gerektiriyorsa onun peşinde koşan bir nesil yetişiyor. Bizler de bilerek veya bilmeyerek bu rüzgara kapılıp gidiyoruz. Bu rüzgar hepimizi savuruyor sağa sola. İnancımız yanıyor, ahlakımız yanıyor, insanımız, gençlerimiz yanıyor bu ateşte. Değişiyoruz, değiştikçe bir şeyler kaybederek, bir şeylerimizi yok ederek geriliyoruz. Artık ahlaksızlığın yeni ahlak biçimi olduğu bir dünyamız var. Artık kimliğini sormadan mazlumun yardımına koşmuyoruz, artık zalimlere karşı mertçe bir tutum sergilemiyoruz, insanlığın kanını sömüren, dünyayı kin, nefret, kan ve vahşetle dolduranlara karşı öfkemiz bile kalmadı. Dinimizin, insanlığın düşmanı Siyonistler kendi oyunlarının oyuncuları olarak bizi kullanıyorlar da farkına bile varamıyoruz bir türlü. Gözler görmüyor, kulaklar duymuyor, algılar körelmiş gibi. Artık haramlar ve helaller birbirine karıştı. Haramları meşrulaştıran bir zihniyet inşa edildi çünkü. Her şeye bir çözüm üreterek, Müslümanlar alabildiğine dünyaya bağlı/bağımlı hale getirildi. Ve en acısı…artık temiz rüya göremiyoruz. Oysa geleceğe ümitle bakabilmemiz için temiz rüyalar görmeye o kadar ihtiyacımız var ki.   

            Mü’minler olarak bizler gücümüz nisbetince Allah rızası için bir şeyler yapmaya çalışır, iyi işlerde birbirimize destek oluruz.   Şayet iyi işlerde destek olmazsak zımnen kötülüğe destek olmuş oluruz. İnancımız gereği bizler sadece mazlumlara destek olmayız zalimlere de destek oluruz.  Nasıl mı?  Zulmüne mani olmakla veya destek vermemekle yardım etmiş oluruz.  Dünyadaki zalimlerin başarılarının sırrına bakınca şunu görüyoruz, hak dava olmamasına rağmen teşkilat olarak çok iyi organize oluyorlar, bizler ise kendi içimizde sürekli ihtilaflar üretiyoruz. Onun için de burnumuz yerden kalkmıyor.    

             Ahlâk ve maneviyat bir milleti ayakta tutan en önemli unsurdur,  bunlar yok olunca iyi ile kötü arasındaki farkı anlayamayız.  Çünkü iyi ve kötü tanımını oluşturan düşünce dini kaynaklı olmazsa herkes kendi anlayışına göre bu kavramları anlamlandırmaya başlar. Bu anlamlandırmada da en önemli etken şüphesiz ki dünyevi çıkarlar olacaktır. Mesela mübarek üç aylarda, Ramazan arifesinde,   2014 yılının Haziran ayının başında Türkiye de kurumlar vergisinin rekortmenleri Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından açıklandı. Listenin başındaki ilk on tanesinin yedi tanesini bankalar oluşturuyordu. Daha garibi bunlardan üç tanesi de devlet bankası. Yani bildiğimiz faiz kurumları. Bunlar sizce ne yaptı ki bu kadar büyük vergi ödediler, hangi fabrikada ne ürettiler ve hangi ülkeye neyi ihraç ettiler de bu kadar kâr yapıp vergi rekortmeni oldular?  Ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek de bunlara teşekkür ederek can-u gönülden kutlamış.  Anladık, buraya kadarı dünya gerçeği. Peki, bundan sonrası ne?  Evet bildiniz. Bir sonraki gerçekte ahiret gerçeği… mi? Bizim Müslümanlar olarak en büyük vergi gelirimizin faizcilikten geldiği gerçeği karşısında titrememiz gerekmez mi idi? Hiç etkilenmedik değil mi? Hani faiz alıp verenler Allah ve Resulüne savaş açmıştı ya. Bir hatırlatayım dedim. İşte bu büyük bir beladır ve inanın bundan daha büyük bela da bu belayı anlayamıyor oluşumuzdur.

              İdrak etmekte olduğumuz Ramazan ayının bütün insanlığa hayır getirmesi temennisiyle…

               Allah’a emanet olunuz.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90