Rabbimize hamd olsun ki bizi bir İslam ülkesinde, müslüman anne ve babanın müslüman evladı olarak dünyaya getirdi. Bu, kıymeti bilinmesi gereken bir lütuftur.
Tabi ki müslümanın yerine getirmesi gereken önemli vazifeleri vardır. İşte bunlardan biri de Ramazan ayını layıkıyla idrâk ve ihya etmektir.
Bu dersimizde Ramazan ayını nasıl idrâk etmemiz gerektiği üzerinde duracağız. Ancak öncelikle Sevgili Peygamberimizin bir hadisini nakledelim.
Peygamber Efendimiz bir keresinde hutbeye çıkarken üç basamağın her birinde bir amin der. İlk defa bu durumla karşılaşan sahabe nedenini sorar. Buyurur ki Sevgili Peygamberimiz; ‘Cebrail üç duada bulundu ben de “amin" dedim.’
Cebrail as, şu duaları etmiştir:
Bir: ‘Annesine, babasına veya sadece onlardan birine ulaşmış bir evlat, (onlara güzel hizmet edip, onların hayır duasını alıp) cenneti kazanamadıysa, ona yazıklar olsun/burnu yerde sürünsün!'
İki: 'Sen peygamber olarak bir insanın yanında anıldığın zaman, sana salat-ü selâm getirmezse; ona yazıklar olsun!.. Onun burnu yerde sürünsün!'
Üç: 'Bir insan, Ramazan’a eriştiği halde, onun feyzinden, bereketinden istifade edememiş, Ramazan gelmiş geçmiş de hâlâ Allah'ın mağfiret ettiği bir kul olamamışsa, Allah'ın affını, mağfiretini kazanamamışsa; yazıklar olsun o kula!.. Burnu yerde sürünsün!' (Buhari)
O halde mübarek Ramazan ayını Yüce Allah'ın razı olacağı ve af ve mağfiretine nail olunacağı şekilde idrâk edebilmek gerekir. Bu bir fırsattır ve kul bu fırsattan en yüksek verimi almanın peşinde olmalıdır. Kul, Ramazan ayından, önündeki zorlu geçecek on bir aya karşı her türlü tedbirini almış olarak çıkmalıdır. Çünkü şeytanlar sadece Ramazan’da bağlanıyorlar.
Ramazan'da ne mi yapılmalı?
Evvela Ramazan öncesi kendini iyi bir çek-ap etmeli. Bir kul, bir ümmet, bir aile bireyi, bir toplum bireyi vs. olarak nasıl bir insanım-ın envanterini çıkarmalı.
Kul ve ümmet olarak imanını, amelini ve tebliğ yani cihat vazifesini ne denli yerine getirdiğini sorgulamalı. Yüce Allah’ın tabir ettiği şekliyle bir çoban olarak raiyatındakilere karşı Rıza-i Bari'ye uyup uymadığını sorgulamalı.
Şu kadar ki; nefsinin heva ve hevesini aşıp, şeytanı elinin tersiyle itebilen kul, mutlak surette bir çok eksiğini tespit edecektir. Hatta kendince doğruluğuna inandığı bir çok eyleminin meğer ne kadar da yanlış olduğunu görecektir.
Mümin kulun en birinci ve en önemli kulluk vazifesi namazdır. Kılmıyorsa bu ayı fırsat bilip namaza başlamalıdır. Şayet kılıyor da namaza gevşeklik gösteriyorsa, Yüce Allah’ın şu kınamasına muhataptır: ‘Şu namaz kılanların vay haline. Onlar namazdan gafildirler. Onlar gösteriş yaparlar.’ (Maun/4-6) Namazın en sevaplısı beş vaktin tamamının camide cemaatle kılınmasıdır. Ramazan ayı bunun için büyük bir fırsattır. Öte yandan bütün teravih namazlarını da yine titizlikle camide cemaatle kılmak güzeldir.
Ramazan ayı, içerisinde Kur’an’ı Kerim’in indirildiği Kadir Gecesi’ni barındıran aydır. Bundan dolayı bol bol Kur’an okuyup, hatimler indirilmesi için büyük bir fırsattır.
Camilerimizde imsakla birlikte mukabele okunmaktadır. Sahurdan hemen sonra böyle bir sevabı da kaçırmamak gerekir.
Ramazan ayının bir başka bereketi de hayır ve hasenatın çokça verildiği ay olmasıdır.
Müminler zekâtlarını sair hayır ve hasenatlarını bu ayda verip mali ibadetlerini yarine getirme gayreti içerisinde olurlar.
Ramazan aynın bir bereketi de sahurda ve iftarda ailecek bir araya gelip, varsa aile içerisindeki dağınıklığın, huzursuzluğun unutulmasına vesile olmasıdır.
Yüce Allah Ramazan ayımızı bizlere en bereketli bir şekilde geçirmezi nasip eylesin. Ayrıca başta Ümmet olmak üzere bütün insanlığın kurtuluşuna vesile kılsın inşâllah!..
