banner102

Cumhuriyetin ilanından sonra sözde demokrasiye geçiş süreci 1950 yılına kadar ağır baskı ve sindirme politikaları ile gelindi. Ta ki halktaki memnuniyetsizlik patlama noktasına geldiğinde Demokrat partinin kurulması zarureti doğmuştu. Toplumu tekrar kontrol altına almak, sözüm ona taleplerine cevap vermek gerektiği toplum mühendislerince sisteme kabul ettirilmişti. Böylece Demokrat parti 1950 seçimlerinde tek başına iktidara geldi. Bu şekilde büyük bir sosyal patlamanın önüne geçilmiş oldu. Lakin faşist cunta sistemin kontrolden çıkma ihtimalini göze alamadı ve Menderes ve arkadaşlarını şehit ettiler.

Daha sonra Adalet partisi kuruldu ve “biraderi” göreve getirdiler. Yıllar boyu sistem “çoban sülo” ile toplumun gazını almaya devam etti. 1969 dan itibaren siyasete yeni bir soluk geldi. Bu yeni fakat tarihi derinliği olan ekolün adı “milli görüştü” milli görüş, Demokrat parti ve Adalet partisi gibi halka yabancı ama kendilerini ülkenin efendileri addeden bir siyasi partiye tepki olarak kurulmadı. Bu bakımdan, gerek ANAP ve gerekse AKP de bir tepkinin sonucu olarak kurulmuştur. Bu iki partinin de büyük patlamaların önüne geçmek için suni olarak meydana getirilen fay kırılmalarının ortaya çıkardığı ve sistemi kurtaran pozitif enerji olduklarını icraatlarından görmekteyiz.

Sisteme ilk başkaldırı olarak lanse edilen Demokrat parti, yaptığı pek çok icraatla sistemi daha da baskıcı bir duruma getirdi. Atatürk’ü koruma kanunu bu dönemde çıkarıldı. Adalet partisi de sürekli olarak pansuman tedbirlerle sistemi ayakta tutmanın mücadelesini verdi. 12 Eylül’den sonra kurulan ANAP ise Global dünya sistemine giden yoldaki engelleri ortadan kaldırdı. Serbest piyasa ekonomisine geçiş, paramızın çevrilgenlik (konvertibilite )sistemine uydurulması, dövizin serbest dolaşımı, ithalatın azdırılması, lüks yaşamın özendirilmesi ve en önemlisi, toplumu iş bilen, iş bitiren ve “bir koyup üç almak” gibi “kazan kazan” mantığını egemen kılan düşünceyi bilinç altımıza yerleştiren bir ekol.

ANAP’ın son yıllarında eğitim sistemimize vurulan ağır darbeler, yüksek enflasyon ve faizlerle ülkemizin soyulması. Devlete tüccar sıfatını iliştirip AKP döneminde ”babalar gibi satarım” noktasına getirilen bu düşünce ile yerleşen algının faturası önemli kamu kuruluşlarının haraç mezat satılması ile sonuçlandı.

Her olağanüstü olayların geliştiği ve toplumun kendi özünden nur topu gibi bir evlat doğuracağı günlerin sancılarının çekildiği durumlarda olduğu gibi, 28 Şubat’tan sonra AKP ye aynı kaygılarla görev tevdi edildi. Görev, “doğacak çocuğu sakatlayacak ve gerekirse yok edeceksin”. Bu görev verilirken öylesine ustaca hazırlıklar yapıldı ki, öylesine inandırıcı senaryolar ve söylemler geliştirildi ki. Başrol oyuncusundan karakterine kadar senaryoya gerçekmiş gibi inandılar ve oynamaya devam ediyorlar. Ara sıra doğaçlama yapmalarına da müsaade ediliyor. Bazen “van minute” ya da “Nato’nun Libya’da ne işi var” dozunda senaryoya eklemeler yapıyorlar.

Evet, AKP de diğerleri gibi projedir.  Ve bundan önceki başbakan “toplumun / Müslümanların gazını aldığını” bizzat kendisi itiraf etmişti. Peki, icraatları DP, DYP ve ANAP’tan farklı mı oldu.? Hayır. AKP de, almış olduğu kararlar, çıkarmış olduğu kanun ve kararnamelerle CHP nin yapamayacaklarını bu ülkede yapmıştır.

Türkiye’de gazı alınmamış, iğdiş edilmemiş bir topluluk her zaman vardı ve bundan sonra da olmaya devam edecektir. Bu topluluk bütün hatalarına rağmen “özgün, doğal ve insana dair en yüce değerleri savunmaya devam ediyor.” Bu yolda olanların adresi Saadet Partisidir. Sarıldıkları değerler manzumesinin ismi “milli görüştür” ve milli görüş milletin görüşüdür.Hidayete erenlere selam olsun..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90